Yazmakta sıkıntı çektiğim konularda, hemen Şair Fuzuli'nin mısraları düşer aklıma: 'Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil…'
Bir yanda CHP'de kongreler sürecinde amansız bir mücadele sürüyor…
Örneğin, Eskişehir'de CHP'ye oy veren yüzbinlerce seçmen ve binlerce parti üyesi 'daha aydınlık bir Eskişehir ve Türkiye' için yanıp tutuşurken; sayıları 300- 500 civarındaki 'aktif CHP üyesi (!) delege muharebelerinde(!) kıran kırana savaşıyor…
Sözde politika kurtlarının pek sevdiği bu dumanlı havada 'demokratik uzlaşma kültürü' ya da 'çarşaf liste' gibi demokratik seçeneklere de kimse pabuç bırakmıyor…
*****
Diğer yanda, CHP'ye yönelik hoyratça sürdürülen 'kumpaslar' ve 'algı operasyonları…'
Yani 'Kimimiz içeriden, kimimiz dışarıdan şu CHP'yi yıkamadık gitti…'
*****
Ben yaşamım boyunca 'susmayı değil, söylemeyi' ve özellikle 'yazmayı' kendime rehber edindim.
Elbette ki, 'yazmanın demokratik ve etik kuralarına uyarak; iyi, güzel ve doğru şeyler yazmayı…'
'TEK ADAM SİSTEMİ' KENDİ PARTİLERİNİ YARATIYOR…
Ülkemizde 'RTE'nin başkanlığı üzerine oturtulan tek adam sistemi', kendi yapısına uygun 'otoriter lider partileri' yaratmaya çalışıyor.
Bu konuda da epeyce yol alınmış durumda:
  • AKP ve MHP (ve benzerleri) zaten 'kökten otoriter lider partileri…'
  • İYİP (ve benzerleri) 'iki arada sallanıyorlar…'
  • Etnik ve dinsel kökene dayalı radikal partilerin kökeni de zaten otoriteliğe dayalıdır…
  • Ülkemizdeki 'radikal sol partiler' ise sistemin yoğun baskılarına karşı, 'parti disiplinini' önde tutmak durumundalar…
  • Sorun(!); 'CHP'yi hizaya getirmekte…'
Son günlerde 'parti dışından' yapılan kumpasların amacı da budur.
Bu amaçla 'CHP' ye parti dışından yapılan saldırılarda' çok geniş bir 'gerici ittifak' oluşmuş durumda.
Üstelik son yıllarda ülkemizde 'bir türlü kitleselleşemeyen ve kamusal karşılık oluşturamayan radikal sol partilerin', CHP'ye yönelik ölçüsüz ve haksız eleştirileri de sorunun başka bir boyutudur…
Ancak ne yazık ki 'parti içinden' de bu saldırılara/ kumpaslara fırsat yaratılmakta ya da alet olunmaktadır…
PARTİ İÇİ DEMOKRASİNİN ÖNÜ TIKANIRSA…
Demokrasi öğretisinde bilinir ki, 'Parti içi demokrasi (PİD)'nin işleyişini bozmak ya da yok etmek, o partiyi otoriterleştirir…'
'Eğer PİD'in önü tıkanırsa, partiler her türlü antidemokratik sapkınlığa açık hale gelir…'
Ülkemizdeki 'tek adam sistemi uzmanları(!)' bu gerçekleri çok iyi biliyorlar ve gereğini yapıyorlar…
Parti içi demokrasi (PİD) konusunda, zaten yetersiz olan yasal hükümler bile pratikte uygulanmıyor.
Haydi diyelim ki, 'fıtratında 'otorite' olan partilere' batıracağımız çuvaldızı bir yana bıraktık…
Ama bu konuda CHP'liler kendilerine iğne batırmak durumundadırlar…
AL BLOK LİSTEYİ, VUR TEK LİSTEYE
Demokrasi öğretisinin PİD konusunda önerdiği ve gelişmiş sosyal demokrat partilerde çoğunlukla uygulanan iki temel yöntem şudur: 'Çarşaf Liste' ve 'Önseçim'
Ayrıca konuyla yakından ilgili olanların çok iyi bildiği gibi, CHP belgelerinde de 'Parti içi seçimlerde esas olan 'Çarşaf Liste' ve 'Önseçim'dir…'
Ancak ne yazık ki, CHP'de çok uzun süredir bu iki temel ilke rafa kaldırılmıştır…
CHP'nin tabandaki parti militanları(!) kendilerini 'blok liste'nin dayanılmaz hafifliğine kaptırmış durumdalar…'
CHP'nin tepesindeki 'parti profesyonelleri' de bu duruma göz yumarak, işlerini daha çok 'merkez yoklamasının dayanılmaz gücüyle yürütmektedirler…
Üstelik bu arada, 'partinin emektar ve saygın kişilerine öncelik tanımak…' gibi, geçmişte oluşan bir parti geleneği de umursanmaz olmuştur…
Bu bağlamda, son yıllarda 'blok liste oluşturmak için etik dışı yollara girilmesi' ve ' blok liste yarışlarının neden olduğu çatışmalar' ayyuka çıkmaya başlamıştır…
Genel Başkan KILIÇDAROĞLU'nun, bu olumsuzlukları önlemek için yaptığı 'Parti içi seçimlerde 'tek liste uygulayın' önerisi de sorunun başka bir boyutudur…'
Çünkü 'çarşaf liste uygulamadan oluşturulan tek listeli seçim; otoriter partiye öykünmenin başka bir yoludur…'
*****
Sözün özü, ülkemizin bugünkü koşullarında dışarıdan ve içeriden yöneltilen haksız ve kalitesiz saldırılara karşı CHP'nin korunması, ama bir yandan da mutlaka geliştirilmesi gerekiyor.
Çünkü siyasal örgütlenme kültürü henüz yeterince gelişmemiş olan ülkemizde, beğensek de beğenmesek de; CHP Türkiye'nin en köklü, en deneyimli ve en demokratik partisidir.
Bu gerçeği önce tüm CHP'liler görmeli ve CHP'nin daha kaliteli, daha demokratik ve daha kitlesel bir parti olması için herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır.
*****
24 KASIM'DAN DAMLALAR
İzninizle, '24 Kasım Öğretmenler Günü' dolayısıyla eşimle birlikte katıldığımız üç etkinlikten süzdüğüm damlaları sizlerle paylaşmak istiyorum:
  • 22 Kasım 2019 akşamı, EĞİT- DER ve TEÖ- DER tarafından birlikte düzenlenen yemek katılımlı ve coşkuluydu.
Bu iki kardeş örgütün yaklaşık 20 yıldan beri 'birlikte' etkinlikler düzenlemeleri çok anlamlı ve önemli…
Bu birlikteliğin geliştirilerek sürdürülmesi dileğiyle, düzenleyenleri ve katılanları kutluyorum.
  • Kısa adı MİYAD olan Mihalıççıklılar Derneği'nin geleneksel olarak sürdürmekte olduğu, 'Öğretmenler Günü'nde eğitimci üyelerini buluşturma etkinliği', 24 Kasım günü yapılan bir kahvaltıda gerçekleşti.
Malıç kökenli CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur SÜLLÜ'nün de eşiyle birlikte katıldığı buluşmada anılar, bilinçler ve umutlar paylaşıldı…
MİYAD Başkanı Cemalettin ÜRGÜP ve yönetim kurulunu kutluyorum.
  • Yenikent İşletme Kooperatifi, Yenikent Mahalle Meclisi ve Yenikent Dayanışma Derneği tarafından 'birlikte' düzenlenen ve Odunpazarı Belediyesi tarafından desteklenen Öğretmenler Günü kutlaması, 24 Kasım akşamı yoğun katılımlı ve kaliteli bir biçimde gerçekleşti.
Öğretmenler Günü'nün mahalle dayanışması bağlamında anlamlı olan bu etkinliği düzenleyenlere çok teşekkürler…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…