Ulusumuzun bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Atatürk'ün inanılmaz ileri görüşlülüğü ile gerçekleşen, aydınlanmanın simgesi, insanca yaşamanın koşulsuz yönetim biçimi Cumhuriyet'in ilanının 96. yılı dönümünü kutluyoruz.
Cumhuriyet yönetimi akıl ve bilimin ışığına inanan insanların yüzlerce yıllık mücadelesi sonunda bulduğu insanca yaşama biçimidir.

HANGİ CUMHURİYET?
Bu gün çevremizdeki ülkelere baktığımızda, çoğunun isimlerinin cumhuriyet ile birlikte söylendiğini görüyoruz.
Bu ülkelerde zengin yeraltı kaynakları olmasına rağmen, halk yoksulluk içinde.
Ülkelerin bir kısmını emperyalist güçler yerli iş birlikçi piyonlarını kullanarak işgal ediyor ve kafalarındaki haritaları insanları yok sayarcasına çiziyor.
Birçok ülkede yöneticilerin çağdışı baskıları var. Mollalar sınıfı yaratılmış. Hatta cumhurbaşkanlığını oğluna devredenler var.
O halde adının önünde cumhuriyet olan her devlet aslında gerçek cumhuriyet değildir.
Cumhuriyetimizin kurucu kadroları, Türkiye Cumhuriyeti'nin, ulusal egemenlik, laiklik ve çağdaşlık temellerine dayalı 'demokratik' bir cumhuriyet olması için çabaladılar ve hedef olarak çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmayı belirlediler. İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin farkı burada ortaya çıkmaktadır. Bu çok önemli farkın değerini bilmeyenlerin 'başka karanlık niyetleri yoksa' çok uzaklara gitmeden kafalarını kaldırıp Irak ve Suriye'ye bakmaları yeterli olur sanırım.

'CUMHURİYET FAZİLETTİR...'
Mustafa Kemal Atatürk'e göre, 'ülke yönetimi halkın hür iradesine dayalı olmalıydı.' Bu yüzden Cumhuriyet ve Saltanat arasındaki farkı 'Cumhuriyet fazilettir' sözleri ile tanımlıyor ve şöyle devam ediyordu:
'Cumhuriyet fazilettir, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık ise korkuya tehdide dayandığı için korkak, zelil, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.'
Fazilet, 'yüksek değerler ve erdem anlamındadır'. Faziletli insan, yüksek ahlaki değerlere sahip, ilkellikten kurtulmuş, vahşetten uzaklaşmış tüm canlılara karşı sevgi ve anlayışla dolu olan ve bu değerleri tüm yaşamına yaymış insandır.
Demokratik bir cumhuriyet rejimi sadece siyasal bir erdem değil, kişisel anlamda da erdemli ve namuslu insanların yetiştiği bir yönetim şeklidir. Bu nedenle 'Cumhuriyet fazilettir.'

CUMHURİYETİ KORUMAK YURTTAŞLIK GÖREVİDİR
Cumhuriyet uygar insan gibi yaşamak isteyen bir toplumun vazgeçilmezidir. Cumhuriyet, bir veya birkaç kişinin isteklerini değil tüm halkın 'ötekileştirme' yapılmadan kucaklandığı bir ortamda sürdürülmelidir.
Cumhuriyet hiç bir sivil, asker, kişi, zümre, aile tarafından vesayet altına alınmamalıdır.
Halk, yöneticilerini 'hiç bir şaibe' olmadan hür iradesi ile seçebilmeli, temsilcilerini gönderebildiği 'güçlü' bir Meclis'i olmalıdır.
Din ve devlet arasındaki ayrım giderek belirsizleşmemeli, tüm inançların ibadet özgürlüğü korunurken devlet yönetiminde ve toplumsal ilişkilerde inanç ölçütleri öne çıkarılmamalıdır.
Yargının bağımsızlığı kesinlikle korunmalı, siyasi iktidarlar yargı üzerinden ellerini çekmelidirler.
Demokratik bir cumhuriyette insanlar özgürce konuşabilmeli, yazabilmeli, yapıcı eleştirilere hakaret ve yıkıcılık gözüyle bakılmamalıdır.
Cumhuriyet, çoğunlukçu değil, 'çoğulcu' demokrasi özellikleriyle donatılmış olmalıdır.
Cumhuriyetin faziletinin, demokratik olmasından, kişi hak ve özgürlüklerini temel almasından geldiğini başta siyasiler olmak üzere hiç kimse unutmamalıdır.
Cumhuriyetimizin ilanının 96. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, aziz şehitlerimizi, gazilerimizi saygı ve şükranla anıyor, Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.