Gelinen noktada kavram kargaşası yaşanıyor olabilir ve yeni nesil hangi coğrafyada hangi ülke neyle yönetiliyor farkında olmayabilir. Değişen dünyada her kavram 'reform' dönemini yaşamak zorunda kalıyor ancak gelecek farkındalık kazanmak zorunda da olunan noktaözgürlük anlam değiştirdi mi? Cumhuriyete kendine özgü karakterini kazandıran, onu diğer düşünce akımlarından ayrıştıran en önemli kavramlardan biri özgürlüktür. Özgürlüğün cumhuriyetçi yazın içinde kendine özgü anlam ve çağrışımları vardır. Öte yandan özgürlük, aynı zamanda, cumhuriyetçiliği -liberalizm gibi- başka düşünce akımlarına komşu kılar ve onlarla bitmeyen tartışmalara sürükler.
Cumhuriyetçi düşünürler, özgürlüğü tartışmak, savunmak ve yeniden kavramsallaştırmak için yüzlerini hep Antikçağ'a dönmüşlerdir. Bu yüzden cumhuriyetçi gelenek içinde özgürlüğün niçin bu kadar temel bir kavram olduğunu anlamak için incelemeye, Antikçağ'ın kent-devletlerindeki özgürlük anlayışından başlamak gerekir. Antikçağ'da Yunanistan ve İtalya topraklarının, diğer uygarlıklardan çok farklı ve üstün bir uygarlığı yarattıkları ve bu uygarlığın, Hıristiyanlık gibi birtakımönemli eklenti ve dönüşümlerle modern zamanların Batı uygarlığına evrildiği, bilimsel olarak savunmak için çok genel, tarihsiz ve harcıalem bir görüştür. Bununla birlikte, bu topraklarda, özgül koşullar gereğince, başka yerlerdekilere benzemeyen bazı gelişmelerin yaşandığı da açıktır. Antik Yunanistan'ın kentsel gelişme açısından Mısır ve Mezopotamya'dan farklılaşması, cumhuriyet fikrinin ve kurumunun kökenlerini incelemek için iyi bir giriş sağlar.Antik cumhuriyetin özgürlüğüne ve onun yeni uyarlamalarına karşı alternatif bir özgürlük kavramlaştırması ihtiyacı 19. yüzyılın başlarında şiddetlendi. Bunun nedeni, antik özgürlüğün Rousseau'yla canlanmasının ardından gelen Fransız Devrimi'nin antik özgürlüğün potansiyelindeki bazı tehlikeleri açığa çıkartmışolduğu inancıydı. Bu bağlamda Sellers'ın liberalizmin 19. yüzyıldan önce bilinmediği, 19. yüzyıl başında özgürlük destekçilerinin anayasal monarşiyle uzlaştıkları ve bundan sonra kelimenin katı anlamıyla 'cumhuriyetçi' olmalarıyla ortaya çıktığı şeklindeki saptaması önemlidir. Saptama, liberalizmi cumhuriyetçiliğin bağrından çıkan ve onun 19. yüzyıl öncesindeki tarihini yok sayan aşırı bir vurguyu içerse de, 18. yüzyılda birbirinden kolayca ayrıştırılamaz görünen cumhuriyetçilik ve liberalizmin Restorasyon Çağı'nda birbirinden ayrılmasının tarihsel nedenini yakalamaktadır. Bu ayrılığa imkan tanıyan kuramsal ölçüt ise Benjamin Constant'ın geliştirdiği antiklerin özgürlüğü – modernlerin özgürlüğü ayrımıdır.
Constant'a göre özgürlük, tam egemenliğin tüm gereklerini topluca ama aracısız olarak yerine getirmek anlamına geliyordu. Bu özgürlük, halk meydanlarında siyasal tartışmalara ve kararlara doğrudan katılarak yaşanıyordu. Antikçağ'da amaç, 'siyasi gücü aynı ülkenin yurttaşları arasında paylaştırmaktı; onlar için özgürlük buydu.' Antikçağ savaşçı bir çağdı ve yurttaş-askerler için bireysel özgürlük, topluluğun özgürlüğüyle kaynaşmış durumdaydı. Modern özgürlük ise, 'yalnızca yasalara tabi olmak ve bir ya da birkaç kişinin keyfi iradesi sonucu tutuklanmamak, gözaltında tutulmamak, öldürülmemek veya herhangi bir kötü davranışa maruz kalmamak anlamına gelir.' Bizdeki demokrasi ve özgürlük tariflerini nasıl incelersek inceleyelim özüne bağlı kalan tanımlamalar maalesef yok.