Bugün 29 Ekim Cumhuriyetimizin kuruluşunun 95. yılı. Kutlu olsun. Dünya tarihinde ender rastlanacak bir biçimde kurulan ve kuruluştaki çok zorlu şartlar dikkate alındığında gerçek bir kuruluş öyküsü olan bugüne kadar da birçok badire atlatıp gelmesine halen de hesaplaşma mantığı ile farklı saldırılar altında kalmasına rağmen yaşamayı başaran Cumhuriyetimize sahip çıkmak hem kuranlara hem de bizden sonraki nesillere bir borcumuz ve görevimizdir.
Sahip çıkmanın yolu da Cumhuriyeti bilmekten ve anlamaktan geçer. Bu vesile ile daha önce kaleme aldığım düşüncelerimi tekrar sizlerle paylaşmak istedim; Cumhur Arapça Halk; iyyet de aitlik demektir. Yani halka ait yönetim, bağımsızlık demektir. Cumhuriyet Arapça; demokrasi de aslında Yunanca da aynı sözcüktür. Ama uygulanışlarında demokraside olan ilkelerin tümü Cumhuriyetlerde aynı olmamıştır. Her Cumhuriyet bir demokrasi değildir. Her demokrasi de asla bir Cumhuriyet şekli değildir. Cumhuriyet halk iradesinin hakim olduğu bir yönetim biçimidir. Demokrasi bir yaşam biçimidir.
Cumhuriyet ile demokrasi arasında sıkı bir bağ vardır. Yönetimi Cumhuriyet olan bir yerde halkın yönetime katılım oranı ne kadar fazla ise demokrasi o kadar iyi uygulanıyor demektir. Demokrasilerde özgür ve adil seçimlerle hükümeti seçebilmek için siyasi bir düzen gerekir. Demokrasilerde insanların uygar yaşamda ve politikada etkin biçimde rol alması şarttır. Ve en önemlisi tüm vatandaşlara eşit şekilde uygulanan kanun uygulamaları olmak zaruriyetidir. Bu pencereden Cumhuriyete bakacak olursak; Cumhuriyet; demokrasinin gerekli fakat yeterli koşulu olmayan seçimlerde kazanan tarafın her istediğini uygulaması değildir.
Cumhuriyet sadece oy alınan kesimlerin dediğini yapmak diğerlerini dikkate almamak değildir. Aksine azınlık haklarının korunup kollanması Cumhuriyet rejiminde yine demokrasi ölçütlerinden biridir. Cumhuriyet halkın temel haklarına, özgürlüklerine sahip çıkmak onların kullanılması ve uygulanması için ortam yaratmaktır. Bunları ihlal etmek değildir.
Cumhuriyet kendi tanımlamasına aksi bir biçimde halkın yerine bir liderin ya da grubun hakimiyeti ele geçirmesi ve her dediğini yaptırması değildir. Kısacası Cumhuriyet demokrasiyi uygulamamak adına bir çıkış bir kaçış noktası değildir. Türkiye Cumhuriyeti Demokratik cumhuriyettir. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları ile 1923 yılında kurulan ve bugün 95 yaşında olan devletimizin var oluş biçimi demokrasi yönetim biçimi ise Cumhuriyettir. Onu korumak, sahiplenmek ve gerçek manada istenilen seviyeye getirmekte hepimizin sorumluluğudur, görevidir.