Sevgili hemşehrilerim, Cumhuriyetçi hemşehrilerim, Atatürkçü hemşehrilerim,
'Eskişehir Kurtuluş Savaşı'nın birkaç savaş noktasından birisidir ve sizlerin babaları, sizlerin dedeleri, sizlerin nineleri 95 yıl önce 97 yıl önce bu toprakları sizlere hür olarak yaşayabileceğiniz bu toprakları bahşetmek için canlarını verdiler, kanlarını döktüler. Hepsinin ruhu şad olsun. Tabi çöken bir imparatorluktan bir cumhuriyet, yepyeni bir devlet, uygar bir devlet, azimli bir devlet, güçlü bir devlet ve onurlu bir devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde. Tam Cumhuriyetin ilan edildiği günden yani 95 yıl önce bugünden itibaren Atatürk'ün ışığında, Atatürk'ün ilkeleri ışığında büyük bir Türkiye doğdu. Savaşlara girmeden kimsenin toprağında gözü olmadı ama kimsenin de gözünün topraklarımızda olmasına müsaade etmedi. Alnımız ak, başımız dik bir millet olarak bu güne kadar hep öyle yaşadık. Ölümünden sonra da yine size emanet ettiği Cumhuriyetin 95. yılına kadar geldik. 5 yıl daha var bir asır olmasına. Ama Türkiye Cumhuriyeti bir asır ömre ulaşabilmek için sizlerle el ele göğüs göğüse, yan yana, diz dize, göz göze uğraşırken, son dönemlerde Türkiye bir taraftan savaşlarla uğraşırken, Orta Doğu'nun karanlık savaşları içerinde kendisini buldu. Lüzumsuz, gereksiz bir şekilde toprak kaybetmeye başladık. Nasıl başladık? Lozan Anlaşması'ndan sonra Türkiye'nin olduğu resmen kayıtlarda belli olan 18-19 adamızı Yunanlılar geldiler işgal ettiler ve toplarını tüfeklerini Türkiye'ye çevirdiler. Ege Denizinde toprak kaybının açık ilanıdır bu. Ama ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne şikayet ettik ne de Yunanistan'a bir nota gönderebildik. Yetmedi yine asırlardan beri Türk toprağı olarak bilinen ama sınırlarımızın ötesinde bulunan Süleyman Şah Türbesi'ni de yeri geldi bereketli toprakları da bıraktık. Bunlara müsaade edecek miyiz?
Mehmetçiklerimiz cephelerde, alabildiğince büyük yoğun bir savaşın içerisinde, Arap dünyasının karanlık, karmaşa ile dolu siyaseti içerisinde kaldılar. Kendimizi orada bulduk. Şehitlerimiz savaşta ölen şehitlerimiz, çatışma ile hayatını kaybeden şehitlerimizin yanı sıra donarak ölen şehitlerimiz de oldu. Bizim için acı değil mi bu. Çok büyük bir acı. 'Türkiye nereye gidiyor? Türkiye ne olacak?' diye sormalıyız. Galiba anayasa referandumunda farkına varmadan tarihi bir hata işledik. Cumhuriyeti bir tarafa bıraktık. Cumhuriyeti unuttuk. Cumhuriyetin temelini teşkil eden parlamenter rejimi unuttuk ve bir kişinin dudakları arasına Türkiye'yi sıkıştıracak bir rejime oy verdik. Ama bu böyle gitmez. Mutlak suretle tekrar parlamenter rejime döneceğiz. Türkiye başka türlü varlığını sürdüremez.
Eminim sizler her geçen gün demokratik parlamenter hukuk devletine olan ihtiyacınızı derinden hissediyorsunuz. Yargının dünyaya örnek teşkil edecek bir hukuk sistemi içerisine yerleştirilebileceği, parlamentonun hesap sorabileceği, parlamentonun bizim verdiğimiz vergileri nerelerde kullanılacağına karar vereceği bir meclis sistemine şiddetle ihtiyacımız var. Herhalde yine eskiden olduğu gibi yakın tarihte olduğu gibi oylarınızla parlamenter rejime dönüşecek bir referandum daha yaşayacağız. Bu sefer unutmayalım. Bu sefer şaşırmayalım. Bu sefer dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir idare tarzını bırakıp tekrar kendi kendimize, tekrar laik hukuk devleti, sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyet yapımıza kavuşalım. Türkiye bizlere emanet edildi. Bu meydanda bulunan herkes gençtir. Atatürk'ün emaneti kimedir? Ülkeyi, vatanı kime emanet etmiştir? Sizlere, bizlere. Bu emanete hıyanet etmeyeceğiz. Emanetin en iyi şekilde muhafazası için el birliği ile güç birliği ile tekrar Ata'nın izine doğru yüzümüzü dönüp, onun izinde koşacağız. Bunun başka çaresi yok. Uluslararasında Türkiye siyaseti ile, ekonomisiyle, hukuk düzeniyle, eğitimiyle diğer milletlerin önüne geçmek için yeniden büyük bir gayret gösterecek. Bugün burada Eskişehir'de yaptığımız bu yürüyüş bunun işaretidir. Bu meydanı dolduran bu kalabalığınız bunun işaretidir. Ben şahsen hepinize güveniyorum ve günün birinde yine bu meydanda mutlu günleri kutlayacağız.'
***
Konuşan: Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen
Tarih: 29 Ekim 2018
Yer: Eskişehir Vilayet Meydanı.