Geçtiğimiz hafta Orhangazi Ortaokulu'nda 'duygu durum bozukluğu' olan kaynaştırma öğrencisinin bir öğretmen tarafından dövülmesi olayı ülkede gündem oldu.

ASLA KABUL EDİLEMEZ
Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü Kürşad Önder Ceylan olayı duyar duymaz öğrenciyi dövdüğü iddia edilen Hasan Hüseyin Ö. hakkında soruşturma açtı. Bir 'kaynaştırma öğrencisinin okulda dövülmesi' asla kabul edilemez. Peki bu dayak olayı ile ilgili kamera görüntüleri nasıl dışarıya sızdırıldı? Okulda saldırıya maruz kalan öğrencinin annesi Gülşah İzgi'nin iki adamla birlikte okula gelip, okul müdürüyle birlikte kamera görüntülerini izledikleri iddia ediliyor. Çocuğun dövüldüğü kısmı telefona kaydedip gittikleri öne sürülüyor. Yani görüntülerin okul müdürü tarafından iki kişiyle okula gelen anneye verildiği iddia ediliyor. Bu görüntüleri okul müdürü dışında birisi verebilir mi? Milli Eğitim yöneticileri okul müdürüne 'bu görüntüleri anneye sen mi verdin'diye sordu mu? Milli Eğitim Müdürünün izni olmadan her isteyene kamera görüntüleri veriliyor mu?

BİR KİŞİNİN YANLIŞI
Görüntülerin tamamı izlendiğinde çocuğun güvenlik görevlisine yumruk attığı bir kadın öğretmene de tekme attığının görüldüğü ifade ediliyor. Güvenlik görevlisi ve kadın öğretmenin çocuğa hiçbir şekilde karşılık vermedikleri belirtiliyor. Çünkü çocuğun durumunu bildikleri için böyle davranıyorlar. Daha sonra Hasan Hüseyin Ö. adlı öğretmenin bu dayak olayını gerçekleştirdiği görülüyor. Okuldaki diğer öğretmenlerin bu öğrenciye hep sevgiyle yaklaştıkları, kendilerine ve diğer öğrencilere fiziki saldırıda bulunmasına rağmen hep onu kolladıklarını ifade ediliyor. Zaten olması gerekeni yapıyorlar. Bir öğretmenin 'yaptığı yanlış yüzünden diğer eğitimciler' suçlanamaz. Okulun 'tamamı zan altında' bırakılamaz. Umarım bu çocuğumuz benzer bir saldırıya daha maruz kalmaz. Sağlığında iyileşme yaşanır. Topluma kazandırılır.
-----------------------
CEBECİ İÇİN RİCACI MI OLDU?

Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ve Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Eskişehir İl Temsilcisi Muammer Karaman ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte önce Vali Özdemir Çakacak'ı sonra da İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt'ı ziyaret etti. İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt 'kurumda rotasyon için ilk düğmeyi' bastığı bir ortamda yapılan bu ziyaretler kafaları karıştırdı. Eğitim Bir-Sen Eskişehir Şubesi'nin Milli Eğitim'deki 'eli, gözü ve kulağı olan' İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Osman Cebeci'nin kurumun en kritik bölümü olan İnsan Kaynakları'dan (Atama) alınacağı iddialarının olduğu dönemde yapılan bu ziyareti çok manidar buldum. Ali Yalçın, aynı zamanda 'hemşerisi olan ve daha önce Milli Eğitim Müdürü olması için' çalıştığı Osman Cebeci'nin Atama'nın 'başından alınmaması için Cırıt'tan ricacı' oldu mu? Bu konuda Vali Özdemir Çakacak'tan destek istedi mi? İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt bir süredir Cebeci'nin yerine Atama Bölümünün başına İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Murat Sertsöz'ü getirmek istiyor. Sertsöz, Eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya yakın bir isim. Avcı'da Sertsöz'ün 'bu önemli göreve gelmesine olumlu' bakar. Cebeci bu bölümden alınması halinde yandaş sendikanın Milli Eğitim'deki 'gücü iyice' zayıflar. Cırıt 'sendikanın baskısını aşıp', Avcı'ya yakın bir isim olan Sertsöz'ü Atama'nın başına getirebilecek mi? Ya da 'istemeye istemeye' Cebeci'yi Atama'nın başında tutacak mı? Bunu bekleyip göreceğiz...
-----------------------
HASAR İMALAT HATASINDAN MI?

Eskişehirspor'un maçlarını oynadığı 35 bin kişi kapasiteli Yeni Atatürk Stadyumu'nun 'çatısı, çatı direkleri, gerdirme demirleri ve halatlarında' yoğun kar yağışının ardından hasar meydana geldi. Valilik çatı onarılana kadar stadın kapalı olacağını açıkladı. Temeli 23 Ağustos 2013'te Suat Kılıç'ın Gençlik ve Spor Bakanlığı döneminde atılan stad, TOKİ tarafından inşa edildi. '20 Kasım 2016'da Eskişehirspor-Evkur Yeni Malatyaspor müsabakasıyla açıldı. Üç yıl önce 140 milyon liraya yapılan yeni stadyumun çatısı o kadar fazla da kar yağmamasına rağmen nasıl hasar gördü? Stadyumu yapan TOKİ bu konuda kamuoyuna neden açıklama yapmıyor? Bu hasar 'imalat hatasından dolayı mı' meydana geldi? Eğer böyleyse bu stadın devrini alanlar hakkında işlem yapılacak mı?
-----------------------
DÜNYA HEP ONU ANIMSAYACAK

Bursa Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: 'Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?' der. Nazım'ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve: 'Demek Nazım Hikmet sensin' der. Nazım'a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, 'Gidebilirsiniz' der. Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: 'Ömer Hayyam adını duydunuz mu?' diye sorar. Müfettiş hemen atılır: 'Kim bilmez ki Hayyam'ı' Nazım: 'Hayyam zamanında İran Hükümdarı kimdi?' diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür, 'Görüyorsunuz, sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak, ama dönemin Adalet Bakanını ve sizi kimse anımsamayacak' der ve çıkar. Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur, asla geri dönmez. O dönemin Adalet Bakanını kimse hatırlamıyor. Ama Nazım Hikmet her zaman hatırlanıyor. Yaptıkları haber nedeniyle tutuklanan gazeteciler yıllar sonrada hatırlanacak. Ancak Adalet Bakanını ve onları tutuklayıp cezaevine atanları kimse hatırlamayacak.
Nazım Hikmet'in dün 118'nci doğum günüydü. Büyük Şair ve Oyun Yazarı Nazım Hikmet eserleriyle sonsuza dek yaşayacak. Dünya hep onu anımsayacak...
-----------------------
BİR KÜFÜR EN BÜYÜK İLTİFAT OLABİLİR

Yıl, 1879... Gazetecinin biri, Victor Hugo'ya soruyor: 'Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?' Hugo başlıyor anlatmaya: 'Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!' Defalarca haykırmama karşın İgor'un beni duyduğu yoktu. Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle 'Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu! O işediğin, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun duvarıdır!' dedi. 'İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.'
-----------------------
NOSTALJİ:

ESKİŞEHİR'İN SELAMİ AMCASI
Yıl 1992.
28 yıl önce Eskişehir Belediye Başkanı merhum Selami Vardar Ecza-Koop'u ziyaret ediyor. Tarihi Fotoğrafta Vardar, Ecza-Koop Başkanı Azmi Kerman, Ahmet Batmaz ve Mustafa Kozanlıoğlu ile birlikte. Daha önce 1973-1977 yılları arasında Eskişehir Belediye Başkanlığı yapan Vardar 1919 yılında Mihalıççık ilçesi Ahırözü köyünde doğdu. 26 Mart 1989 Yerel Seçimlerinde 76 bin 767 oy ile belediye başkanlığına ikinci defa seçildi. Bu beş yıllık dönemde kentin geleceğine yönelik yatırımlar yaptı. Altyapı sorununu çözerek, Eskişehir'in çamurdan kurtarılmasında önemli rol oynadı. Halkın Başkanı olarak, siyasi ayrım yapmadan yaptığı hizmetler sayesinde Eskişehirlinin sevgi ve saygısını kazandı. Tüm Eskişehirlilerin 'Selami Amcası' oldu. 19 yıl önce 24 Ağustos 2001'de 83 yaşında vefat etti. Dürüst ve çalışkan kişiliğiyle Eskişehir'e büyük hizmetleri oldu. Merhum Vardar'a Allah'tan rahmet diliyorum. Hizmetlerini Eskişehir halkı hiç unutmayacak.
-----------------------
FIKRA:
GAZETELERİN YAZDIĞI
Üç soyguncu bankayı soyduktan sonra kaçıp ormanda buluşmuşlar. Biri:
– Şu paralan sayalım, demiş. İkincisi:
– Boş ver yahu, nasıl olsa yarın gazeteler yazar, öğreniriz, diye itiraz etmiş.
Üçüncüsü yerinden fırlamış:
– Deli misiniz yahu, yarın her gazete ayrı ayrı şeyler yazar, birbirimize gireriz...