Hindistan'da,
Günlük hayatın içinde önemli bir yeri olması nedeniyle olsa gerek,
Fillerle ilgili onlarca belki de yüzlerce deyim var…
Bunlardan biri de;
'Deli fil gibi…'
Sanırım,
Kontrolden çıkmış, zapt edilemeyen ya da doğru yanlış demeden, bilmeden, dinlemeden, anlamadan yapacağını yapan kişiler için kullanılıyor olmalı…
Bir fili,
Aklı başındayken bile zapt etmek, ne kadar zordur kim bilir…
Bir de başınızın 'deli bir fille' derde girdiğini düşünsenize…
Gözümün önüne getiremiyorum…
Bu Hintlilere özgü deyişi, bir de bizde de kullanılan deyimle birleştirelim…
'Zücaciye dükkanına giren fil…'
Ya da
'Zücaciye dükkanına giren deli fil…'
Birincisi sıkıntı yaratmak için yeterliyken, başınıza ikincisinin geldiğini düşünsenize…

***

Ülke olarak, deli fillerin giderek çoğaldığı bir dönemden geçiyoruz…
Ülke olarak mı dedim…
Pardon, dünya olarak diyecektim…
Avrupa'da terör belasının nasıl bir noktaya doğru gittiğini canlı canlı izliyoruz…
İçeride ise,
Gerim gerim gerilmiş bir ülkenin ahalisi olarak, giderek artan suç oranları gözümüzü korkutuyor…
Bunun yanına bir de trafik belasını ekleyin…
İşte önümüzde 10 günlük bayram tatili…
Ülkenin en azından yarısı, bir yerlerden kalkıp bir yerlere gidecek…
Korkarım,
Tatil sonunda yine büyük puntolarla 'acı bilanço'yu okuyacağız…
'Elbette, ölmez de sağ kalırsak…'

***

İnsanlar artık normalleşmek istiyor…
Geçtiğimiz günlerde;
Yılmaz Büyükerşen'e yöneltilen 'Cumhurbaşkanlığı adaylığı' sorusu ile ilgili haberlerin altına yapılan yorumlarda en dikkat çeken konulardan biri, bu talepti…
'Artık normalleşmek istiyoruz…'
Vatandaş için, fillerle uğraşmak zaten yeterince zor…
Üstüne bir de,
'Deli fillerle' uğraşmak eklenince,
Üstesinden gelmek neredeyse imkansızlaşıyor…

***

Her birimiz her an,
Şikayet ettiğimiz 'deli bir file' dönüşebiliriz…
Bu, giderek daha kolay, daha yakın, daha çoğalarak artan bir tehlike haline geliyor…
Üzerimize,
Delirmiş fillerden oluşan bir sürü geliyor…