Bu kış aldığımız kar yağışı, tarlası ister ekili isterse nadasta olsun bütün üreticileri çok sevindirmiş ve iyi bir ürün alma ümidini güçlendirmiştir. Özellikle geçtiğimiz bazı yılların kışlarında çok az kar yağışı alınması veya kar örtüsüz hatta kurak aylar geçirilmesi nedeniyle yaşanan endişeli bekleyiş, o yılların karının neredeyse toptan alınmasıyla birlikte sona ermiş bulunmaktadır. Yağan karın ağır yapılı olması, savrulmadan düştüğü yerde kalmasını ve toprak yüzünü iyi bir şekilde örtmesini sağlamış, altında kalan bitkileri bir yorgan gibi soğuktan korumuş ve havaların bir süre ısınmasıyla birlikte eriyerek bünyesinde bulunan bol miktardaki suyu toprak yüzüne bırakmıştır.
Geçtiğimiz yılda yaşadığımız kuraklık sonucu topraklarımızda büyük bir rutubet eksiği meydana gelmiş, taban sularının seviyesi de düşmüştü. Bu bakımdan 2014 sonbaharında yağacak yağmur ve devamında kış aylarında alınacak kar miktarı, toprakların su rezervinin toparlanması ve 2015 yılı hasadında elde edilecek rekoltenin yükselmesi bakımından büyük önem kazanmıştı. Yer altı su kaynaklarının beslenmesi için bu yağışların büyük önemi bulunmaktadır. Bu sayede derin kuyulardan yapılan sulamalarda hem daha temiz ve daha çok su kullanılabilmekte hem de sulama için daha az enerji sarf edilmektedir. Yer üstü su kaynaklarını da çok iyi besleyen bu yağışlar, sulamada bu kaynakları kullanan üreticiler için de çok yararlı olmaktadır.
Bu yağışlara en çok sevinenler, sevinmesi gerekenler, kuru tarım yapan üreticilerdir. Kuru tarımda alınacak ürünün miktarı, sonbahar ve kış yağışlarının toprakta biriktirdiği su ile, ilkbaharda ekili ürün üstüne alınacak yağışların birlikte oluşturacağı toplam miktara çok bağlı olduğundan, bu güne kadar yağan karın çok olması, kuru tarım alanlarında yetiştiricilik yapanların yüzünü güldürmüştür. Ancak gerek kar, gerekse arada bir karla birlikte veya kar üstüne yağan yağmurların oluşturduğu büyük su potansiyelinden yararlanma oranı, toprağın özelliklerine ve toprakta üretici uygulamaları sonucu oluşan yapıya bağlı olarak artmakta veya azalmaktadır. Derin bir yapıya sahip, su geçirmesi iyi ve pulluk tabanı, taban taşı, kist gibi geçirimsiz tabakası olmayan topraklarda, su alt katmanlarına doğru iner ve buralarda oldukça yüksek miktarlarda depolanır. Depolanan bu su, ilkbahar ayları ve yaz başında bitkilerin ihtiyacı olan suya büyük destek sağlar.
Toprak derinliği iyi olmasına karşılık 35-40 santim bazen daha da derinde oluşabilen sert, geçirimsiz bir tabaka varsa, toprağa giren su, bu tabakanın altına geçemediğinden, sadece bunun üstünde kalan toprak tabakası doyana kadar depolanır, gerisi arazinin eğimi yönünde akar, akarken bazen birlikte toprağın en verimli olan üst kısmından çözebildiği kadar toprak da alır gider, yani su erozyonu yapar. Meyilli olmayan taban arazilerde veya çukurluk alanlarda ise göllenmeler yapar. Bu göllenmeler toprak yüzünde uzun bir süre kalırsa toprak havası azalır ve oksijen olmayan ortamlarda yaşayabilen ve böyle zamanlarda bitkilerde hastalık oluşturmaya başlayan etmenler çoğalmaya başlar. Göllenen suyun çekilmesi geciktikçe, toprağın yeterince kuruyup, ısınması geciktiğinden ; ekili olan bitkilerin büyümeye başlaması, ilkbahar gübre ve ot ilacı uygulamaları, nadasta olan yerlerde toprak işlemeleri gecikir. Kök , dip ve sap çürüklükleri artmaya başlar. Bütün bunlar ürün miktarının azalmasına sebep olacak etmenlerdir.
Eriyen karlardan ve yağan yağmurlardan gelen suyun mümkünse tamamının ya da büyük çoğunluğunun toprak içine sızması ve alt katmanlara inerek orada depolanmasının sağlanması, bunun yanı sıra hızlı eriyen karlar nedeniyle oluşabilecek göllenmelerin önüne geçilmesi veya kısa bir sürede ortadan kalkması için, başta kuru tarım alanlarında olmak üzere topraklardan her 4-5 yılda bir dipkazan geçirilmesi büyük faydalar sağlamaktadır. Dip kazan sayesinde toprak alt katmanlarında meydana gelen çatlaklar ve yarıklar suyun yanında bitki köklerinin de daha derinlere ulaşabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu yıl çok su taşıyan ve yüksek miktarda yağan karların bir çok alanda oldukça yavaş erimesi sayesinde, alt tabakaları kuru olan topraklar yüksek miktarda su çekebilmiş ve göllenmeler fazla uzun sürmemiştir. Ancak topraklar epey bir doyduğundan bundan sonra alınacak kar veya yağmur suların toprak yüzünde daha çok ve daha uzun süre kalma olasılığı bulunmaktadır.