'Cuma akşamı saat 19.00'da herkesin gözü Eskişehir'de olacak. Tribünlerimizdeki birlik ve coşkunun sadece futbolun ve sportif başarının değil, inanç, nezaket, kucaklaşma, azim ve direnişin de son yıkılmaz kalesi olan Eskişehirsporumuzun geleceği için de önemli bir milat olacağını düşünüyor ve arzu ediyoruz. Tribünlerdeki her koltuğa, yürekten çarpan her kalbe, omuz omuza yaşanan her saniyeye sahadaki futbolcularımız ve teknik ekibimiz gibi, bu zorlu vazifeye kendini adamış ben ve yönetim kurulundaki arkadaşlarımın da ihtiyacı var. Biliyoruz ki, Türk futbolunun ve bu şehrin en büyük, en birleştirici kültürlerinden biri olan Eskişehirspor bu zor günleri atlatacaktır. Bunun için de tribünleriyle hayatın akışını durduran emsalsiz taraftarımız gibi, bu şehrin havasını soluyan, hizmet etmiş ve etmeye devam eden, bu şehir insanının gönlünü verdiği, oyunu verdiği tüm seçilmiş ve atanmışların da katkısı olacaktır. Bugün dünden daha iyiyiz, el ele verirsek yarın da bugünden daha iyi olacağız. Gelin daha da inanmış, daha da başı dik, daha umutlu bir gelecek için mücadele eden armamız için şehrin en güzel ve umutlu fotoğraf karesinde siz de yer alın. Eskişehirspor'un birleştirici gücüne inanıyor ve bu şehrin tribünlerinde yerinizi rezerve ettiğimizi tüm kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. ' Yukarıdaki bu sözler Eskişehirspor Başkanı Mustafa Akgören'e ait. Akgören ES ES sevgisinin ne demek olduğunu ortaya koyan bu anlamlı sözlerle taraftarı dün akşamki maça davet etti. ES ES tribünlerinden gelen takımın tarihini ve değerlerini çok iyi bilen Akgören'e Eskişehirliler olarak destek olmalıyız. Akgören sayesinde ES ES'in 'son yıllarda kaybedilen itibarının tekrar kazanacağını' düşünüyorum. Akgören ve ekibinin 'bu zorlu süreçte kulubü başarıyla sırtlayacaklarına' inanıyorum. Akgören'in dediği gibi 'azim ve direnişin de son yıkılmaz kalesi' olan Eskişehirspor'a 'hiçbir Eskişehirlinin şaşı bakmaya' hakkı yoktur.
----------------------------------------- -------------------------------------------------------------------------------------------------
HAKARETTEN ARANSAYDI BULUNURDU

ORDU Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ceren Özdemir cezaevinden firar eden bir cani tarafından katledildi. Tüm Türkiye 20 yaşındaki Ceren için gözyaşı dökerken, genç kızın ihmaller zincirinin kurbanı olması tepkilere neden oldu. Cani Özgür Arduç'un 14 yıl önce Ordu'da bir çocuğu öldürdüğü ve cezaevine konulduktan sonra 2017'de çıkan yasa ile gönderildiği açık cezaevinden firar ettiği ortaya çıktı. Cinayetin ardından herkes '14 yıl önce bir çocuğu öldüren ve 12 suçtan kaydı olan katil nasıl iyi halden yararlanıp, açık cezaevine gönderildi?' sorusuna yanıt arıyor. Ceren Özdemir, öldürülmeseydi dün 21'inci yaş gününü kutlayacaktı. CHP'nin Gazeteci Milletvekili Mustafa Balbay'ın bu olayla ilgili kendi sosyal medya hesabında yaptığı paylaşım dikkatimi çekti. Balbay paylaşımında şu ifadeleri kullandı; 'Katili 12 suçtan sabıkalı ve aranıyormuş. Bulunmamış. Cumhurbaşkanına hakaretten aransaydı anında bulunurdu.' Sizce Balbay bu görüşünde haklı değil mi?
-----------------------------------------------------------------
CUMARTESİ HİKAYESİ
10. KATTAN ATLADI 9. KATTA VURULDU


Ronald Opus kendini öldürmeye çalışıyordu. Ancak intihar girişimi sırasında vurularak öldürüldü. Şimdi bu bir cinayet miydi, yoksa intihar mı?

BAŞARISIZLIKLA
SONUÇLANACAKTI
Garip olaylar zincirini adım adım izleyen savcı sonunda olayın intihar olduğuna karar verdi. Ancak hikayenin sonunda bir sürpriz daha vardı...Tuhaf intihar vakasını aktaran kişi Amerikan Adli Tıp Derneği'nin eski Başkanı Don Harper Mills. 1994 yılında derneğin San Diego'da düzenlenen ödül yemeğinde söz alan Mills'in anlattığı hikaye şöyle: 23 Mart 1994'te Ronald Opus'un cesedini inceleyen adli tabip, adamın başından vurularak öldürüldüğü sonucuna vardı. On katlı bir binanın tepesinden intihar etmek üzere aşağı atlamıştı. (Geride bıraktığı notta umutsuzluğunu dile getiriyordu) Ancak dokuzuncu kattan geçerken pencereden gelen bir kurşun başına isabet etmiş ve anında ölümüne neden olmuştu. Apartmanın sekizinci kat penceresi düzeyinde cam silicileri korumak için bir ağ vardı ama, ne silahı çeken kişi, ne de Opus bu ağın varlığından haberdardı. Yani kurşun olmasaydı Opus'un intihar girişimi başarısızlıkla sonuçlanacaktı. ''Normal olarak'' diye devam etti Mills, ''İntihar etmeye karar veren bir kişi eninde sonunda amacına ulaşır, ancak mekanizma onun tasarladığı biçimde gelişmeyebilir. Opus'un dokuz kat aşağıda yere çakılarak ölmesi onun ölüm nedenini intihardan cinayete çevirmeyecekti. Ancak intihar girişiminin başarısızlıkla sonuçlanacak olması nedeniyle, adli tabip bir cinayetle karşı karşıya olduğuna karar verdi.''

SİLAHI DOLDURDU
Cinayet Silahının ateşlendiği dokuzuncu katta yaşlı bir adamla karısı yaşıyordu. Şiddetli bir tartışmaya girmişlerdi ve adam karısını silahla tehdit ediyordu. O kadar kızmıştı ki, tetiği çekti, karısını ıskalayan kurşun pencereye yöneldi ve Opus'a isabet etti. Bir insan A şahsını öldürmeye çalışırken B şahsını öldürdüğü takdirde, B'yi öldürmekle suçlanırdı. İşte bu suçlamayla karşılaştıklarında yaşlı adam da karısı da çok şaşırdı, çünkü silahın dolu olduğundan haberleri yoktu. Adam, karısını dolu olmayan silahla korkutmayı alışkanlık haline getirmişti, öldürmeye niyeti yoktu. Demek ki, Opus kaza sonucu ölmüştü. Ancak soruşturma devam ederken bir tanık ortaya çıktı ve altı hafta önce yaşlı çiftin oğlunu silahı doldururken gördüğünü söyledi. Anlaşıldığı kadarıyla yaşlı kadın oğlundan mali desteğini çekmişti ve babasının silahla korkutma huyunu bilen oğul, babasının annesini vuracağını hesaplayarak silahı doldurmuştu. İşin yönü yine değişmişti. Bu durumda yaşlı çiftin oğlu Ronald Opus cinayetinin zanlısı oluyordu. Ama kaderin cilvesi bu kadarla kalmıyordu. Soruşturma ilerleyince, cinayet zanlısının, annesini öldürme planı başarıyla işlemediği için umutsuzluğa kapılan Ronald Opus'un da kendisi olduğu anlaşıldı. İşte bu nedenle 23 Mart günü on katlı binadan atlamış, dokuzuncu kat penceresinden gelen kurşunun isabet etmesi sonucu ölmüştü. Adli tabip olayın intihar olduğuna karar vererek dosyayı kapattı.
----------------------------------------------------
FOTO ŞAKA

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen:
Kazım yapılacak İl Kongresinde ortak aday çıksın. O da Abdülkadir Adar olsun.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Hocam, Ahmet Abi yarışa 61-0 önde başlasaydı ortak adayı kabul eder miydi?
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: Kazımcığım, 61-0 önde başladığı için Hoca bana değil de sana söylüyor.
------------------------------------------------------
FIKRA
ŞİFREYİ GİRDUN Mİ?

Kredi kartiyla kurban kesilir mi Hocam?
Hocada diyiki: -Kesulur.
-Izah et da hoca efendi nasıl olacağını?
Alurlar kurbanı giderler fındıklığa, cebinden çıkarır kredi kartını sürter, bakti ki olmuyor arkadaşı seslenir:
'la ters tutaysun' öbür tarafından sürter 'gene olmayi.'
diger arkadaşı seslenir -ula şifreyi girdun mi?