Çağımızın genç bilim insanı; yayımladığı 'Düz Dünya Teorisi' adlı makalede Dünya'nın düz olduğunu kanıtladı.
Dedi ki,
'Dinsel inançlarımızda, örneğin herkesin belli bir istikamete dönmesi küre Dünyada imkansızdır ama düz Dünyada herkes aynı yöne, örneğin Kabe'ye dönebilir. Dünyanın yuvarlak olması mason uydurmasıdır. Dünya düzdür.'
Benim de söylemek istediğim tam buydu işte:
Dünya düzdür!
***
Bunun yanında, NASA tarafından çekilen fotoğrafların tamamının 'fotoşop ürünü' olduğu iddialarını da çeşitli görüntülerle kanıtladı.
Bununla da kalmadı, bilim insanımız.
Ay'a yolculuğun komplo olduğunu da belirtti makalesinde. Ay'a yolculuk edilmediğini, yolculuk görüntülerinin, stüdyo ortamında gerçekleştirildiğini gösteren 'birçok kanıtsal görüntü ve analiz' bulunduğunu yazdı.
Zaten ben ta başından beri biliyordum bunun Jules Verne'in 1865'te yazdığı 'Ay'a Yolculuk' romanına kendini kaptıran bir takım hayalperestin Ay'a gittiği yalanından başka bir şey olmadığını.
Don Kişot'un şövalye romanlarını okuduktan sonra Rosinenta'nın sırtına atlayıp şövalyeliğe soyunması gibi bir şey bu anlayacağınız. Ay'a gidildiği falan yok yani.
***
Bilim insanımızın, bir diğer önemli buluşu ise yer çekimi diye bir şeyin olmadığıydı. Yer çekimi kavramını, insanları, uzayda süratle ilerleyen bir kürenin üzerinden düşmeyeceklerine inandırmak için uydurduklarını yazdı makalesinde.
***
Görüyorsunuz değil mi, çağımızda, ülkemizin ne müthiş bilim insanları yetiştirdiğini.
Evet! Dünya düzdür ve düz kalacaktır. Dünya yuvarlaktır, diyenlerin kendileri yuvarlaktır!
Onun için yıllardır bizi kandırmaktadırlar, 'Dünya yuvarlak,' diye.
Top mu bu!
Top gibi yuvarlak olsa Dünya, yuvarlanıp gitmez mi?
***
Dünya düzdür ve öküzün boynuzundadır.
Mesela depremler nasıl oluyor?
Öküz, biz dinsiz imansızlara öfkelendikçe, burnundan soluyarak başını iki yana sallıyor.
E işte o zaman deprem oluyor.
Zaten Attila İlhan da 'Öküz' şiirini bu yüzden yazmıştır.
Öküzlere iyi gözükmek için yani. Demiştir ki,
'yaşamaklı musanın yaşmaklı öküzü ho!
aya karşı ay gibi gövermiş boynuzu ho!
gözüne yıldız düşmüş tependeki beş yıldız
bir su içer bilin mi
hele yarabbi şükür
aşka gelir bilin mi
bulam bulam böğürür
salyası iplik iplik, boynuzları mıhladız
yaşamaklı musanın yaşmaklı öküzü ho!
gidinin imansızı yabanın domuzu ho!
ha öküz, goca öküz, ruşena öküz...

kuyruklu dağ dedin mi musanın hınzır öküzü
karanlıkta pırıl pırıl burnunun teli yaldızı
güdeş dökülenece sabahın körü şafaktan
şol mübarek bilin mi
boynunda boyunduruk
övendire bilin mi
ahh derik gocunuruk
ter dökmesi bizden, bereketi topraktan
garibin garip öküzü
musanın mustar öküzü
kaşında çifte lamelif, gözünde kudretten yazı
ha öküz, goca öküz, ebeda öküz...
***
Benim de son diyeceğim budur:
'ha öküz, goca öküz, ebeda öküz…'