Geçtiğimiz haftanın önemli olayları arasında en acı haber Adana'da çoğunluğu küçük yavrulardan oluşan 12 yavrumuzun yurtta yargından hayatlarını kaybetmesi idi. İkinci konu ise Brezilya'da bir uçakta meydana gelen kazada 81 kişiden 76sının ölmesi, 5 kişinin ise kurtulması idi.
Burada biz olaya değişik bir açıdan (KADER) açısından bakmak istiyoruz. Önce kader nedir ona bir bakalım. Bilindiği gibi imanın şartlarından biri de kadere inanmadır. Bir insanın özellikle ecel yönünden kaderi hiçbir zaman değişmez. Bu alemde meydana gelen her şey Yüce Allah'ın bilmesi, dilemesi ve yaratmasıyla var olur. İşte herhangi bir şeyin belirli bir şekilde meydana gelmesini Ulu Allah'ın ezelde dilemiş olmasına kader denir. Ve Yüce Yaradan'ın bu dilemiş olduğu şeyi dilediği zaman var etmesine de kaza denir.
Ulu Allah'ın falan kişiyi, filan günde yaratmayı ezelde dilemiş olması kaderdir. O kişinin takdir edilen günde dünyaya gelmesi de bir yaratma bir kazadır. Burada kader ile kaza birbirinden ayrı şeylerdir. Aslında kaza, takdir ve hüküm manalarına da gelir. Her Müslüman kişi kader ve kazaya inanır. Çünkü bunlar inanılması şart olan esaslardır. İşte burada uçağın düşmesi neticesi; 76 kişi ölüyor, 5 kişi sağ kurtuluyor. Demek ki 76sının hayatı bitmiş, Yüce Allah o 5 kişinin biraz daha yaşamasını takdir etmiştir. Daha enteresanı ise sakatlık nedeniyle uçağa binemeyen insanların bu kazadan kurtulmasıdır. Yine yangında hayatlarını kaybeden yavrulardan alt kattakiler kurtulmuş ama üste yatanlar vefat etmişlerdir.
Burada kısa bir bilgi olarak aktarmak istiyorum. Rivayete göre suda boğulan, hamilelikte ölen, yangında vefat edenlerinde şehit sayıldığı söylenir. Yüce Allah kıyamette o yavruları da şehitlerle birlikte haşretsin.
Konuya gelince, kaderde olan dünyada insanoğlunun başına gelecektir. Ama insanoğlunun bunları beklemeden mutlaka tedbiri alması, tehlikenin kendilerine gelmeden defetmeye çalışması ise Allah'ın emridir.
Yüce Allah 'Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın' buyurarak, tehlikeli ve hayatımıza kastederek tüm varlıklardan kendimizi korumamızı emrediyor. Bu farzdır. Yine bazı kitaplara göre; Allah Teala 4 büyük meleği huzuruna çağırarak onlara görevlerini emretmiştir. Sıra Azrail Meleği'ne gelince; ona da, senin görevin de insanların ruhlarını kabzetmektir. (Öldürmek, canını almak) O zaman Azrail Meleği, Yarab en zor görevi bana tehvid ettin. Herkes bana lanet okuyacak diye serzenişte bulunmuş. Allah Teala'da Azrail'e, Ya Azrail sen kullarımın ruhunu kabzederken (canını alırken) öyle sebepler halk edeceğim ki (yaratacağım) hiç kimse senin ismini anmayacak ve lanet okumayacak. İşte bugün bunları yaşıyoruz. Hiç kimse Azrail falancanın canını aldı demiyor. Kazadan gitti, yangından gitti, hastalıktan gitti deniyor. Azrail Meleğinin adını bile anan yok.
Ne yaparsak yapalım. İsterse diyor Allah Teala gümüş konakların içinde olun ölüm sizi bulur.
Netice olarak ecele çare yok.