Türkiye'de artık iyi ve güzel şeylerin olmasının zamanı geldi ve geçiyor. Güzel ülkemizde yaşayan tüm insanların zihinlerini berraklaştırarak iyi niyet, iyi duygu, iyi zihin (bilgi ve beceri), iyi plan, iyi eylemlerin içinde olması ve iyi sonuçları alabilecek düzeye gelmesi gerekiyor.

Ülkemizde her geçen gün artan bir şekilde istenmeyen olaylar, istenmeyen durumlar, istenmeyen sonuçlarla karşılaşıyoruz. Bu sonuçlar siyasiler, açık oturumcular tarafından tartışılıyor. Nedenleri üzerinde durulmadan sonuçlara bakılarak çözümler üretiliyor. Ama ne yazık ki bir faydası olmuyor. Çünkü sonuçları ortaya çıkaran nedenler ve kök nedenler yeterince anlaşılmadan üretilen çözümler bir fayda sağlamıyor.

Bu yazımda ülkemizde her gün ortaya çıkan istenmeyen olaylar, durumlar, sonuçlarla ilgili suçlu aramak yerine çözüme katkı sağlayacak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Bu çerçevede öncelikle eğitim sistemimizin düşünme becerilerine sahip, ortak bir değer yapısı oluşmuş, zihin yapısını düşünme sistemine ve değer yapısına göre geliştirebilen bireyler yetiştirebilecek duruma getirmemiz gerekiyor. Eğitim sistemimizin ve okullarımızın yetiştirdiği bireylerin araştırma ve gözlem becerilerini kullanarak bilimsel bilgi üretebilmesi, karar verme becerilerine sahip olması, nedenler ve sonuçları doğru analiz edebilmesi, kendisi, ülkesi ve dünyası için iyi niyetlere sahip olması temel koşul olmalıdır.

Eğitim sistemimiz ve buna uygun olarak geliştireceğimiz modelin yetiştireceği insanımız, öncelikle iyi niyet, yürek, zihin, tasarım, uygulama ve iyi-güzel-istendik sonuçlar alabilecek özelliklere sahip olmalıdır.

İyi, güzel ve istendik sonuçların alınması öncelikle iyi niyetle başlar. Niyet bir anlamda bizim gelecekle ilgili amaç ve hedefimizdir, kişisel ve kurumsal olarak nerede olmak istediğimizdir. Yani vizyonumuzdur.

İyi niyetin (iyi vizyonun) gerçekleşmesi için ona inanmak, yüreğimizle niyetimizi desteklemek, inanç sistemimizi niyetimizle uygun hale getirmek ve duygusal olarak niyetimizle bütünleşmemiz gerekir. Sanıyorum davranış biliminde bunun adına biraz da motivasyon deniyor.

İyi niyetimizi açık, net ve anlaşılır bir şekilde tanımladık. Yüreğimizi, inancımızı, duygularımızı ve motivasyonumuzu niyetimizin peşinden koşturacak, onu gerçekleştirecek bilgi ve beceriyi almaya hazır hale getirdik. Demek ki sıra iyi niyetimizin gerçekleşmesini sağlayacak bilgi ve becerinin kazanılması, yani zihin yapımızın niyetimizle bütünleştirilmesine geldi. Eğer niyetimizin, yani amaç ve hedeflerimizin gerçekleşmesini sağlayacak bilgi ve becerilere sahip değilsek; zihin yapımızı bu bilgi ve becerilerle donatmazsak istediğimiz sonucu alamayız. Niyetimizi gerçekleştiremeyiz.

İyi niyet var. İyi bir zihin ve yürek yapısı var. Gerekli bilgi ve beceriye de sahip olduk. Artık sıra iyi bir tasarım ve planlama yapmaya geldi. Tasarım-plan, niyetimizin gerçekleşmesini, amaç ve hedeflere ulaşmamızı, hangi eylem/faaliyetleri yapacağımızı ve eylemlerimizin adımlarını gösterecek. Bir anlamda niyetimiz ve elde etmek istediğimiz sonuçlar için yol haritamız olacak. Bunun da kurumlar için olanına stratejik plan, kişisel olanına da kariyer planı deniyor.

İyi niyet, yürek, zihin, tasarım ve eylemden sonra iyi sonuçların elde edilmesi kaçınılmazdır. Şimdi kendi kendimize soralım. Mevcut eğitim sistemimiz ve uyguladığımız modeller (varsa tabi) açıkladığımız bu özellikleri yerine getirebilecek düzeyde mi? Maalesef EVET diyemiyoruz. Bu özelliklere sahip insan yetiştirebilmemiz için eğitim modelinin dört boyutu olmalıdır. Bu boyutlar, akademik eğitim, beceri eğitimi, kişilik eğitimi ve yabancı dil eğitimi. Bu dört boyutun temel özellikleri hakkındaki düşüncelerimi de ileriki haftalarda fırsat buldukça okurlarımla paylaşmak istiyorum. Niyetiniz iyi, yüreğiniz ve zihniniz berrak, eylem ve sonuçlarınız niyetinize, yüreğinize ve zihin yapınıza uygun olsun.