'Tamam anlıyoruz ekonomide işler kötüye gittikçe Hükümet bir takım kararlar alarak en azından tabloyu olduğundan daha iyi göstermeye çalışıyor. Ancak bunu yaparken ihtiyacı olmayan bir takım çevrelere hala ısrarla neden cici gözükme gayretine giriyor açıkçası onu anlamak mümkün değil! Bildiğiniz gibi 3 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla 30 Nisan 2017 tarihine kadar mobilya çeşitlerinde KDV oranı %18'den yüzde sıfıra, elektrikli cihazlarda ise ÖTV oranı %6.7'den yüzde sıfıra indirilmiştir. Aynı karar ile ön ödemeli konut satışlarında damga vergisi de sıfıra indirilmiştir. Buraya kadar 'Eee ne var bunda' diyebilirsiniz hatta ne güzel olmuş da diyebilirsiniz. Ancak aynı Bakanlar Kurulu kararında yatlar, kotralar, tekneler ve gezinti gemilerinde uygulanacak ÖTV oranı da sıfıra indirildi! Hem de bu indirimlerin hangi tarihe kadar olacağı belirtilmeden(!) dendiğinde 'Öyle mi?' diyerek soru işaretleri bizim olduğu sizin de kafanızda belirecektir. Zaten sorun da tam olarak bu noktada başlıyor. Dünyanın en adaletsiz vergileri olan KDV ve ÖTV'nin dar gelirli tüketicilerin en temel gereksinimleri olan su, gıda, elektrik, doğal gaz, telefon gibi mal ve hizmetlerden tamamen kaldırılması için bir şey yapmayın onun yerine, yat, kat, tekne sektörlerini kurtarıcı indirimlerini yapın. Olacak iş mi bu? Sosyal hukuk devleti anlayışına ve vatandaş haklarına uygunluk mu bu?

Durum bu kadarla da sınırlı değil Bakanlar Kurulu Kararında, vatandaşların artık en temel gereksinimlerinden olan mobilya ve elektrikli cihazlara uygulanacak KDV ve ÖTV indirimlerinin 30 Nisan 2017 tarihine kadar uygulanıp toplu konut satışları ile yat, kotra, tekne ve gezinti gemilerine uygulanacak vergi indirimlerinde tarih belirtilmemesine ne demeli? Ciddi anlamda üzerinde düşünmek gerekir. İnsan şunu sormaktan kendisini alamıyor; Hükümet yetkilileri memur, işçi, işsiz, yoksul ve dar gelirli, küçük esnafın yat, kotra, tekne ve gezinti gemisi aldıklarını falan mı düşünüyorlar acaba ya da birileri evet alıyorlar diyerek burada da mı onları kandırdılar!!

Açık ve net olan şudur ki; gerek 23 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ön ödemeli konut satışlarına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı gerekse 3 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan vergi indirimlerine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, dar gelirli tüketicilerin değil, azınlığı oluşturan zengin kesimlerin lehine olan düzenlemelerdir. Türkiye, dünyada en adaletsiz tüketici vergisi olarak adlandırılan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerde en yüksek olduğu iki ülkeden biridir. Ayrıca, Türkiye en çok vergi kaçırılan ülkelerin de baş sıralarındadır. Bu çelişki bir an önce giderilmeli ve gerekli tüm önlemler alınmalıdır. Her fırsatta dillerden düşmeyen 'Sosyal devlet' anlayışına uygun olarak vergi ve ekonomik politikaların uygulanmasını ve düzenlemeler yapılması zengin azınlığın değil yoksul çoğunluğun ihtiyacını yerine getirecektir.

Bu nedenle, dar gelirli tüketicilerin en temel haklarından ve gereksinimlerinden olan ve erişimde zorlandıkları su, gıda, elektrik, doğal gaz ve telefon gibi mal ve hizmetlerde KDV ve ÖTV'nin herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın sıfıra indirilmesi için bir düzenleme yapılması en azından alınan bu kararların zengin azınlık için değil vatandaş için alındığının göstergesi olabilir tabii gerçekten öyleyse ?'
Yaklaşık 2,5 yıl önce bu köşede yazılmış bir yazı bu paylaştıklarım. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak açıklama yaptıkça bunlar geliyor insanın aklına. Ve şunu sormak gerekiyor, bu süre içerisinde değişen bir şey var mı? değişen ne var? Hepimizin gördüğü maalesef şu ki; değişen hiçbir şey yok!...