Dünya Engelliler Günü nedeniyle yapılan paylaşımlarda Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından Devlet İstatistik Enstitüsü'ne yaptırılan 'Türkiye Özürlüler Araştırması' dikkatinizi çekebilir vaktiniz olursa lütfen inceleyin çarpıcı veriler göreceksiniz. Söz konusu araştırmada ülkemizdeki özürlülük profili geniş kapsamlı olarak araştırılmış ve araştırma sonuçlarına göre, özürlü olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı % 12.29 bulunmuş. Buna göre ülkemizde 8.431.937 kişi özürlü olarak yaşamlarını sürdürmekte! Özürlülük sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil, ailesini ve yakın çevresini ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir sorundur. Bu açıdan bakınca rakamın ne kadar büyük önem arz ettiği daha net ortaya çıkıyor.

Araştırmayı biraz daha inceleyince özürlü vatandaşlarımızın büyük sorunu olan işgücüne katılım oranları gelip karşınızda duruyor. Buna göre; özürlülerin işgücüne katılmaları verilerine göre yaklaşık % 78'nin işgücüne dahil olmadığı ortaya çıkıyor. İşgücüne dahil olan yaklaşık % 22'lik oranın ise yalnız yaklaşık % 20'si istihdam ediliyor!.. Süreğen hastalığı olanların % 23'ü işgücüne katılmakta yaklaşık % 20'si istihdam edilmektedir. Bu grupta işgücüne dahil olmayanların oranı ise yaklaşık % 77'dir. Oranlar görüldüğü gibi epeyce düşük oranların neden bu kadar düşük olduğunu araştırdığınızda ise karşınıza hükümetimiz Temmuz 2006 tarihinde değiştirdiği 'Özürlü Raporları Yönetmeliği' çıkıyor. Çünkü yönetmelik değişince daha doğrusu değiştirilince milyonlarca özürlü bir gecede özürsüz oluvermiş! Garip ama gerçek şöyle ki; 2006 öncesi alınan rapora göre özürlü olan bir vatandaşımız (% 60 özürlü diyelim ve raporunu devlet hastanesinden almış olsun) bu raporuyla memur sınavlarına katılıp kazanabilir. Ancak bu vatandaşımız ülkemizde kazandığı bir memurluk sınavı sonucu Vergi muafiyetinden yararlanması için hastaneye sevk edildiğinde hastanede 'özürlü olmadığı' ortaya çıkabilir. İnanması zor geliyor belki ama doğru. % 60 özrü buharlaşıp % 40'ın altına düşüp vergi muafiyetinden yararlanmasın diye aynı ülkenin farklı hastaneleri farklı oranlarda rapor verebilir ve vermektedir. % 40'ın altında özürlü raporu veren hastaneye 'O zaman sağlam raporu verin hiç değilse o kapsamda işe gireyim' dediğinizde bu kez 'Hayır sen sağlam değilsin özürlüsün raporu verir mi?' Vermez demeyin verir ve veriyor. Bu bir şaka mıdır? Elbette değil! Ülkemizin özürlüler konusunda gerçeğidir. Şimdi özürlü olan, engelli olan kim oluyor acaba? Bu ülkemizde işgücüne katılımda özürlüler için fırsat eşitliliğinin ihlalidir. Bu zorlukların olduğu ortamlarda işgücüne katılımın düşük olması da gayet normal. Yukarıdaki rakamlar özürlünün üretim dışı ve tamamen başkalarına bağımlı olduğunun da bir göstergesidir.

Özürlülerin istihdam sorununun çözülmesi hem kendilerinin hem de ailelerinin üretim yaşamına katılmasının yanı sıra, bağımsız yaşama ve yaşam kalitelerinin artmasını sağlayacak tek yoldur. Bu sorun ve çözümü çok boyutludur ve devlete çok önemli görevler yüklemektedir. Devlet tüm vatandaşlarının yaşamlarını idame ettirecek miktarda gelir sağlayabilecekleri iş alanları yaratmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük özürlüler için de geçerlidir ve ek olarak özürlüler için istihdam alanında fırsat eşitliği yaratma görevi kaçınılmazdır. Ülkemizde var olması gerekirken varmış gibi yapılan özürlü haklarının yaşama geçirilmesi, korunması ve özürsüz bir hayat olması şarttır. Çünkü özürlülerimiz eksik değillerdir. Sadece farklıdırlar o kadar!!