'Ne kadar küçük şeyler için mutlu olurduk eskiden, bir oyuncak araba, bir tutam saç, bir oyuncak bebek…' der değerli şair. Bizde eskiye dönüp bir nostalji yaşarsak neler gelir aklımıza. Oysaki şimdi ufkumuz, şeklimiz gelişti çok büyük olaylar sevindirmiyor bile bizi. Geçtiğimiz seneyi göz önüne getiriyorum ve geçen seneki takımla bu takımı kıyaslıyorum ve kendime soruyorum? Şimdi daha mı güçlüyüz, yoksa daha mı alışkın. Bir voleybol sever olarak Anadolu'dan beklentilerimiz belki fazla ama Eskişehir'in voleybol olarak tek vitrini, o nedenle de bazı şeyleri ister istemez yazmak zorundayım. Geçen hafta Anadolu Balıkesir Seramiksen Acıbadem bayanlar ikinci lig Voleybol maçını izledim. Yukarıda yazdığım gibi maç öncesi gerçekten çok mutlu idim, çünkü karşı takımın seyirci ve bandosu maça ayrı bir heyecan kattı. Seramiksen takımı gerçekten bu lige iyi hazırlanmış. Üç antrenör, deneyimli oyuncular, taraftarı, yöneticisi ile tam bir bütün. Birde bize baktım; tek bir antrenör o da kaça bölünecek. Maçın analizini mi yapsın, oyuncu ile mi uğraşsın, taktik mi uygulasın, sahaya müdahalemi yapsın. Kendi evimizde sanki misafir takımız. Ayrıca maçta antrenör zayıf kaldı. Bunun nedeni yukarıda saydığım sebepler olabilir. Bunda yönetimin de suçu var. Ortaya çizmişler bir çember onun dışına çıkmıyorlar. Oynanan oyuna gelince; takım geçen seneye göre çok iyi takım fakat rakipler de çok iyi bugüne kadar oynadığımız bütün maçları kaybettik. Bir tek Karşıyaka Yaşam Pınarım dan iki set alarak bir puan elde ettik. Velhasıl galibiyet olarak elde var sıfır. Hep hüsran ve hasretleri oynuyoruz. Rakip takım boy olarak üstündü fakat bizde ev sahibi olmanın avantajını kullanamadık. Ben olsaydım pasör çaprazı Feyza'yı oynatırdım. Çünkü dörtte önünde güçlü blok vardı. Merve ve Feyza dörtte blokları geçemediler. Üç oyuncuları ile de fazla varyasyonlara giremedik. Pasör çaprazı da bir şey yapamadı. Böyle takımlar karşısında hızlı hücum veya tek ayak hücum yaptırırsın. Ya da bloktan kurtulmak için arka ortadan hücum yaparsın. Oyun rallisini takip edip ikinci sette dizilişi değiştirebilirdi. Hiç değilse dört oyuncularını bloktan kurtarırdı. Ayrıca en önemli şey karşı takımın oyun düzenini bozmak için etkili servis atmak gerekirdi. Netice olarak maçın kazanılması adına ben kenar yönetimde bir çaba görmedim. Sadece yaptığı ikili değişiklik. Biz bu gidişle çok iyi takım olmamıza rağmen galibiyet yüzü göremeyiz. Demek ki bundan Anadolu yönetimi de memnun ki sessiz kalıyorlar. Ben Anadolu yönetimini şuna benzetiyorum. Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkûm etmiş. Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkûmlardan biri hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçma öğretebileceğini söylemiş. Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bunu kabul etmiş. Diğer mahkûm inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış ve atların uçamadığını biliyorsun, nasıl olup ta böyle delice bir fikir ile çıkabildin ortaya, yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar demiş. Tek değil, demiş birinci mahkûm. Kendime dört özgürlük şansı veriyorum. Birincisi: Sultan bu yıl içinde ölebilir. İkincisi: Ben ölebilirim. Üçüncüsü: At ölebilir. Dördüncüsü: Belki ata uçmayı öğretebilirim. Bakalım Anadolu hangisini yapacak.