10 Şubat'tan bu yana sayısı az olsa da tahılına üst gübre atmaya çıkmış üreticiler gördüm. Bazı üreticiler ise 'Gübreyi atayım mı?' diye aradılar. Toplantılarımızda ve köşe yazılarımda sıkça özellikle üst gübre atma zamanı konusunda uyarıyı yaparım. Gübre atmak için en uygun zaman çiftçi tabiriyle 'bitkilerin çalışmaya başladığı' zamandır. Diğer bir deyişle bitkilerin durağan dönemden (buna kış uykusu da diyebiliriz) çıkıp, kökleriyle topraktaki suyu kullanmaya başladıkları zamandır.
Besin maddelerini de suda erimiş halde alabildikleri için bu zaman önemlidir. Kardeşlenme yapıp, kışa öyle girmiş olan bitkiler, toprak sıcaklığı ortalama 5 0C'nin üzerine çıktığı andan itibaren hava sıcaklığına da bağlı olarak giderek artan bir hızla büyümeye başlarlar ve bu nedenle hem suya hem de besin maddelerine çok ihtiyaç duyarlar. Gübrenin bu döneme uygun bir zamanda verilmesi, hem verilen gübreden bitkilerin daha fazla yararlanmasını, hem de gaz halinde ve/veya toprak içinden hatta bazen toprak yüzünden yıkanma ile yaşanan kayıpların daha az olmasını sağlar. Gübreyi doğru zamanda vermek için koşullar her yıl istendiği gibi olmaz. Bazen iklim koşulları (kar, yağmur yağışı, toprağın ıslak veya çamur olması vb.), bazen de üreticinin kendi koşulları gübre atma zamanını etkiler.
Bazı üreticiler ise komşusu veya köylüsü vb. gübre atmaya çıktı diye, bazıları güneşi gördüğünde tarlası girilebilecek durumdaysa hemen atıp kurtulayım diye, bazıları başka işler sıkıştıracak fırsat bu fırsat atıp çıkayım diye gübreyi verir. Bu gibi durumlarda bir yandan gübreye verilen paranın bir kısmının boşa gitmesi göze alınıyor, diğer yandan bitkilere sağlayacağı yararın, örneğin verimin, kalitenin veya strese karşı direncin ciddi düzeyde bir kısmından da fedakarlık ediliyor demektir. Şartların zorladığı, başka imkanın olmadığı zamanlar hariç, gübrelerden en yüksek derecede yarar sağlamaya yeterince önem vermeyen bir üretici, bitkilerce kullanılmayan kısmının topraklara, içme suları dahil tüm sulara, içinde yaşadığımız atmosfere ne zararlar verdiğini de önemsemiyor demektir.
Sadece bu kadarla da kalmıyor, biz kimyasal (mineral) gübrelerin toplamda %90'ından fazlasını doğrudan veya hammadde olarak ithal etmekte ve yığınla para ödemekteyiz. Gübrelerin miktar olarak fazla verilmesi, yanlış gübre çeşidinin tercih edilmesi veya doğru zamanlarda atılmaması bu yığınla paranın önemli bir kısmının da boşuna hem de başka ülkelerde sarf edilmesine neden olmaktadır. Bir süre önce yazdığım bir köşe yazısında; birçok üreticinin taban gübresi kullanmadığını (kendi ifadelerine dayanarak), bazılarının az, bazılarının çok az kullandığını, bazılarının hayvan veya tavuk gübresinden (bazıları ikisini karıştırarak) kullandığını belirtmiştim. Yılın ekonomik koşulları nedeniyle zorunlu olarak hiç gübre vermeyenlerle, bitkilerin ihtiyacından daha az verenlere ilkbahar üst gübresini yapabildikleri ölçüde gerektiği miktarda vermelerini, doğru gübre çeşidi seçmelerini, atma zamanını doğru seçmelerini ve en az iki saferde atmalarını kuvvetle tavsiye etmiştim.
Toprakları organik madde bakımından fakir olan çok sayıda üreticimizden özellikle kuru tarım yapanların bu tavsiyelere uyması tahmin edeceklerinden daha önemlidir. Yağışların bu güne kadar olduğu gibi uygun gitmesi, toprak neminin kaybolmaması, gübre açığını bir miktar kapatsa da, normal koşullarda elde edilebilecek verim miktarı ve ürün kalitesinin ulaşabileceği potansiyel düzeye çıkmasını sağlayamayacaktır. Dikkatli ve tavsiyelere uygun hareket edilirse, beklendiğinden daha fazlasını elde etmek mümkün olabilecektir.