TFF 1. Lig başlayalı 6 hafta oldu.

Altıncı haftanın sonunda iki galibiyet dört beraberlikle 10 puanla namağlup altıncı sıradayız. Namağlup olduğumuza mı sevinelim? Yoksa altıncı sırada olduğumuza mı üzülelim?

Bu güne kadar taraftarın cezalı olması, oyuncuların sakatlığı gibi pek çok bahaneler ileri sürülmüştü.

Ama Milli maç nedeni ile verilen ara hocaya ve oyunculara ilaç gibi gelmiştir.

Asıl olan bu fırsatı iyi değerlendirip avantaja çevirebilmektir. Bundan sonrası saha içine kalmıştır. Süper Lig karada aslanların mücadele ettiği bir lig idi.

Bizde Süper Lig'de aslan idik ve gücümüzü biliyorduk. TFF 1. Ligi ise timsahların ligi, bir aslan sudaki timsaha kafa tutmaması gerektiğini bilir.

O halde biz de aslan değil timsah olacağız ve ona göre savaşacağız bizim yaptığımız yanlış bu idi. Aslan karanın kralı, timsah ise suyun. Biz hep karaya göre oynadık.

Demek ki bulunduğun ortama uymasını bileceksin. Şimdi Alpay hoca daha çok çalışarak yaptığı hataları görerek verilen Milli arayı iyi değerlendirmelidir. Alpay hoca yapılan eleştirileri ve yazılan çizilenleri okuduğunu söylemektedir. Demek ki bazı şeylerin mesajını almıştır. Artık kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Eskişehirspor için zor maç diye bir şey olmamalı. Rakiplerine kendi oyununu kabul ettireceksin. Sen onların oyununu değil. Tabiri caiz ise asla domuzla güreşmeyeceksin. Çünkü her ikinizde çamurda kalırsınız. Bu güne kadar kişisel hatalarla gol yedik ama bir o kadar da kişisel becerilerle gol bulduk.

Dört penaltının üçünü kurtaran bir kalecin var. Gol attığın kadar gol yiyen bir defansın var. Bu da şunu gösteriyor birinci bölge ve ikinci bölge dediğimiz orta saha ile geri dörtlüde kopukluk var. Ya geri dörtlü seçimi ya da orta saha seçiminde yanlışlık var. İşte Milli ara bunları düzeltmek için tam fırsat.

Alpay hocam biz sana güvendik. Çünkü 'sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır' dedik. Eskişehirspor taraftarı olarak biz de sabrımızın karşılığı olarak bu tatlı meyveden yemek istiyoruz.

Altı haftanın sonunda bizim karnemiz iki galibiyet, dört beraberlik alarak altıncılık olmamalıdır.

Bizim sorunumuz, ya sırtımıza alıp hamallığını yapıyoruz, ya da öfkelenip ayaklarımızın altında çiğniyoruz.

Öğrenemedik bir türlü yan yana zafere doğru yürümesini.

Taraftar olarak bizim de hakkımız takımımızın şampiyonluk havasına girdiğini görüp peşinden koşmak.

Şampiyonluğun hikayesini gelecek kuşağa anlatmak.