Her mesleğin dosyalarda sürecek anısı, bilgisi, tecrübesi, öğrenme süreci ve zorlukları var ki bunlardan bence en naif olanı kuaförlük. Berberlik demem ya da kuaförlük demem aslında fark etmez. Edebiyatla çok ciddi bir şekilde ilgilenen birisi olarak dünyada küresel bir kültür devinimi yaşanırken kavram kargaşası yaratmaya gerek yok diye düşündüm. Kaldı ki benim aslında berberlik kelimesini seçmem beklenirdi zaten ama hayatın içinde yaşanan şeylerden kaçma hastalığına bulaşmak istemem. Yine de bilmek gerekiyor ki kuaförlük Fransızcada başka bir anlama geliyor. Evet, bu mesleği ciddi bir tutarlılıkla icra eden herkes diğer meslek erbapları gibi alın teri olgusuyla hayatın sonuna kadar içindeler. Bence çok ciddi sosyolojik incelemeler yapılabilecek şiire dahil bir meslek olan berberlik, naif sınırları ve sohbetin ve insanlığın hiç kaybolmadığı özel bir sahne. Peki bu mesleğin tarihçesi nedir?

Türkçedeki 'Kuaför' kelimesi Fransızca 'Coffeur' kelimesinden gelmektedir. Başlarda Türkçesi 'Kadın Berberi' olarak kullanılsa da 1970'li yıllarda kuaför kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.Kuaförlük mesleğinin yüzyıllar önceye dayanan bir tarihçesi vardır. Kadınların saçlarını şekillendirerek güzelleşmelerine dair eski çağlardan bu zamana bir çok çabası mevcuttur. Bu da kuaförlük mesleğini ve saç tasarımı yapan uzmanları gerektirmiştir.

Bu mesleğin kökeninde, Eski Mısır ve Eski Yunan döneminde yönetici ailesinden soylu kadınların saçları ve bakımı ile ilgilenen kişilerin uygulamaları vardır. Saç kestirme, süsleme ve saç bakımı yapma göreviyle çalışan bu kişileri tarihin bilinen ilk kuaförleri saymaktayız.

Eski Mısır döneminde de moda olarak öne çıkan saç tasarımları mevcuttu. Ayrıca saç boyamaya yönelik olarak kına ile saçlara parıltı verme işlemi uygulanırdı. Saçların dolaşıklarını açmak ve bigudi ısıtmak hatta kaşlara biçim vermek ilk kuaförlerin görevleri arasındaydı. Saçlar düz omuzlar üstünde kesilir, saç ayrımının başladığı yerden alına kadarki kısım lotus çiçekleri kullanılarak süslenirdi. Ayrıca alında çiçeklerden oluşan bant benzeri süsler takmak da Mısırlı kadınlar arasında sık kullanılan saç modellerindendi. Su aygırı yağından yapılmış bir bakım yağı da pomat olarak saç bakımı amacıyla ilk kuaförler tarafından soylu kadınlara uygulanırdı. Bir de metal kakmalı alın bantları takılarak ısıtma yoluyla saçlar düzleştirilirdi.

Önce omuzlara kadar düz saçlar kullanılmış, sonra daha uzun ve örülen saçlar tercih edilmeye başlanmıştır. Ayrıca saç kadar yüz bakımı da önem kazanmış, dudaklar kırmızı, kaşlar siyah boya ile boyanmıştır. Saçların kızıla boyanması için ise kına kullanılırdı. Peruk da bu dönemde tasarlanmıştır ve perukların boyanması ile bakımının yapılması da ilk kuaförlerin görevlerinden biriydi.

Eski Yunanlılar moda söz konusu olduğunda sadelikten yana olmuşlardır. Saçları dalgalandırmak için boru biçiminde metal bir alet kullanılmaktaydı. 'Calamilstrum' denilen ve ince ve kalın iki borudan oluşan bu ilkel saç şekillendirici, ince boruya sıcak kül doldurulup bu boruya saç dolanılır ve kalın borunun içine sokulurdu.

Romalılar'da kuaförlik mesleği bireysel olarak kuaförlerin soyluların evlerinde görevlendirilen kişiler olmasından çıkarak, dükkanlarda mesleklerini icra eden kişiler haline geldiler.. 'Tonstrina' adı verilen dükkanlarda özerk çalışanlar da vardı. Burada çalışan 'tonsor'un görevleri arasında saç kesme, tıraş etme, manikür ve pedikür bulunmaktaydı.

Sonuç olarak bu işin teknik haricindeki sırrına gelirsek keyif alarak mesleğini icra etmek denebilir özetle. Eskişehirli berberlerin bahsederken de alemin kralı, neşe ve keyif insanı bir dost olan Sabri'den de bahsetmeden geçmek istemem. Her seviyeye göre çok ciddi mesleki atılımların olduğu Eskişehir'de halkın gerçeği olan bir standart da önemli bir kaliteye geldi aslında. Bu işin sadece para için yapılmadığını bilen bu işin rmektarlarına, bilinçle nezaketli yetiştirdikleri çıraklarına sevgi ve selamlar.Buralardaki sohbetler de şiire dahil.