Son günlerde AK Parti içerisinde siyaset yapanlar ve basındaki bazı arkadaşlarımız, Harun Karacan'ın 2019'da AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmayacağı görüşünü savunuyor. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağını öne sürüyorlar.

KENTİN YAPISINA UYGUN ADAY
Karacan'ın Genel Başkan Yardımcısı olduğunu, Büyükşehir adaylığının artık ona küçük geleceğini savunuyorlar. Ben bu görüşlere katılmıyorum. AK Parti'nin Eskişehir'de 'Menderes Türel' modelini uyguladığını düşünüyorum. 2009 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybeden Menderes Türel, önce milletvekili sonra da AK Parti Genel Başkan Yardımcısı yapılmıştı. Türel, 2014 seçimlerine kadar Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. 30 Mart 2014 seçimlerinde tekrar aday olarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. AK Parti Yönetimi ve tabi ki Recep Tayyip Erdoğan Menderes Türel olmadan Antalya seçimlerini kazanamayacaklarını çok iyi biliyordu. Çünkü Türel dışında Antalya'nın 'kent yapısına uygun' aday çıkarmaları çok zordu.

2019 ADAYI KARACAN OLUR
Harun Karacan 30 Mart 2014 seçimlerinde AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Parti içerisinde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Büyükerşen karşısında çok iyi oy aldı. Az bir farkla seçimi kaybetti. 2009 yılındaki Başkan adayı Hasan Gönen gibi seçimde hezimet yaşamadı. Erdoğan, Karacan'ın 1 Kasım seçimlerinde Milletvekili adayı yaptı. Bu seçimlerde milletvekili seçilen Karacan önce MKYK'ya girdi. Sonra AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya'da olduğu gibi kentin yapısını uygun bir aday çıkarmadan, Eskişehir'in alınamayacağını çok iyi biliyor. 2019 seçimlerinde Harun Karacan AK Parti Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacaktır. Türkiye Cumhuriyet Tarihi'nin gelmiş geçmiş en başarısız Milli Eğitim Bakanlarından biri olan Nabi Avcı yerel seçimlerde Karacan kadar oy alamayacağı bir gerçek. Erdoğan Eskişehir'i kazanmak istiyorsa Karacan'ı, kaybetmek istiyorsa da Avcı'yı aday yapar. Bundan dolayı ben Karacan'ın 2019 yerel seçimlerde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağını bugünden ilan ediyorum...

******

NASIL DA İÇİMİZ ACIMIŞ

Önceki Haluk Levent Harbiye'de ki konserinde bir 'Arhavi Türküsü' söylüyordu. Türkünün ikinci kıtadında 'Gazi' kelimesi geçtiğinde kısa süreli olarak arka ekranda Mustaf Kemal Atatürk'ün bu fotoğrafı çıktı, toplam 15-20 saniye ekranda kaldı. O sırada konseri izleyen tüm insanlar bir anda ayağa kalkarak alkışlamaya başladı. Türkü bitti. Haluk Levent mikrofona uzanıp 'Bir Gazi kelimesine hepiniz ayağa kalktınız, nasıl da içiniz acımış...' dedi. Bu yaşanan olay gösterdi ki; hiçbir güç Büyük Önder'i Türk Halkı'nın gönlünden silemez. Birileri elinde ne kadar güç ve kudret barındırırsa barındırsın, kendisini Atatürk'ün yerine koyamayacak. O'nun kurduğu Çağdaş Cumhuriyeti yıkamayacak. Türkiye'yi dervişler, şeyhler, cemaatler ülkesi haline getiremeyecek...

******



CUMARTESİ HİKAYESİ
YOKSUL ÇİFTÇİ VE ARİSTOKRAT ZENGİN


İskoçya'da yoksul mu yoksul bir çiftçi yaşardı. Fleming idi adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acılı bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini.

ÖDÜLÜ GERİ ÇEVİRDİ
'Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum'' dedi. Yoksul ve onurlu Fleming ; 'Kabul edemem!'' diyerek ödülü geri çevirdi.Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü. 'Bu senin oğlun mu?'' diye sordu aristokrat. Çiftçi gururla 'Evet!'' dedi. Aristokrat devam etti ; 'Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.''

ONU NE Mİ KURTARDI?
Bu konuşmalar sonunda Fleming'in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü. Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mary's Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve tüm dünyaya adını penisilini bulan Sir Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı. Onu ne mi kurtardı? Penisilin! Aristokratın adI Lord Randolp Churchill'idi... Oğlunun adı ise Sir Winston Churchill. Kurtaran doktor Çiftçinin oğlu Sir Alexander Fleming. Paraya gereksiniminiz yokmuş gibi çalışın. Hiç acı çekmemiş gibi sevin. Hiçbir şey beklemeden verin. Karşılığını mutlaka bir gün alırsınız...

******

NOSTALJİ
CİNDORUK'A FAHRİ DOKTORA


Tarih: 20 Şubat 1995. Yer: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) 22 yıl önce ESOGÜ Yönetimi dönemin TBMM Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Hüsamettin Cindoruk'a 'Fahri Doktora Unvanı' veriyor.

AYRILIP PARTİ KURDU
Tarihi fotoğrafta, Cindoruk fahri doktorasını almadan önce tören salonunda ESOGÜ'nün Kurucu Rektörü merhum Prof. Dr. Esat Erenoğlu, DYP Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek ve YÖK Başkanı Mehmet Sağlam ile birlikte görülüyor. Onların arkasında dönemin Emniyeti Müdürü İsmail Taşkafa da dikkat çekiyor. Cindoruk 1995 seçimlerinde milletvekili adayı olmadı. DYP'den ayrılan bir grup milletvekiliyle birlikte 7 Ocak 1997 Demokrat Türkiye Partisi'ni (DTP) kurdu. Bu parti Anavatan ve DSP ile birlikte koalisyon hükümeti kurdu. Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki bu koalisyon hükümeti 30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasında işbaşında kaldı. DTP'den İsmet Sezgin Başbakan Yardımcılığı ve Milli Savunma Bakanlığı yaptı. Necdet Menzir'de Ulaştırma Bakanlığı yaptı. Ancak Cindoruk'un partisi başarılı olamadı. Kısa süre içerisinde siyaset sahnesinden silindi.

ANAVATAN'A GEÇTİ
İbrahim Yaşar Dedelek 1995'te DYP'den bir kez daha milletvekili seçildi. DYP Genel Başkan Yardımcılığı ve Köy Hizmetlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı yaptı. 1997 yılında Anavatan Partisi'ne katıldı. 1999'da üçüncü defa Eskişehir Milletvekili seçildi. Dönemin YÖK Başkanı Mehmet Sağlam 1995'te DYP'den Kahramanmaraş milletvekili oldu. Uzun yıllar milletvekilliği ve kısa bir süre de Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. ESOGÜ'nün kurucu Rektörü Esat Erenoğlu'nun Eskişehir'e ve üniversiteye büyük katkıları oldu. Keşkeleri olmadan yaşayan büyük bilim insanı Erenoğlu 7 yıl önce 24 Nisan 2010'da vefat etti…

******

FOTO ŞAKA


AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü:
Nabi Hocam, Harun Bey Bakan olsun. Siz Büyükşehir, ben de Tepebaşı Belediye Başkan adayı olayım.
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: Dündarcığım beni güldürme. Ben Yılmaz Hoca, sen Ataç karşısında seçimi kaybedip siyaset sahnesinden silinelim mi istiyorsun?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan: Dündarcığım, ben Büyükşehir adayı olduktan sonra ilçe belediye adaylarını da belirlerim. Siz ikinizde uzun bir tatile çıkıp; metal yorgunluğunuzu atarsınız.

******

FIKRA

SAVAŞ KAYBETTİĞİMİ HİÇ KİMSE DUYMAZDI


Napolyon tekrar dünyaya gönderilmiş. Beyaz Saray'daki akşam yemeğinde Donald Trump'un kulağına eğilerek: 'Sizin elinizdeki silahlar bende olsaydı, Waterloo Savaşı'nı asla kaybetmezdim sayın Başkan!' demiş. Napolyon daha sonra Rusya'ya gitmiş. Kremlin Sarayı'ndaki yemekte de Putin'e Gizli Servis KGB'nin gücünü hatırlatarak, şunları söylemiş: 'Böyle bir gizli servis bende olsaydı, Waterloo'yu asla kaybetmezdim!' Napolyon nihayet Ankara'ya gelmiş. Yemekten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dönerek: 'Mösyö Tayyip doğrusu çok şanslısınız! Sizdeki mükemmel basın bende olsaydı, Waterloo Savaşı'nı kaybettiğimi hiç kimse duymazdı!'