9 Ekim'den bu tarafa,
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yaptığı askeri harekatı izliyoruz, okuyoruz, dinliyoruz…
İster istemez, insanın beyni, kafası, algısı ve değerlendirmeleri hep o tarafa kayıyor…
Bu tarafta da hayat devam ediyor haliyle…
Öyle de olması gerekli…
Yerelde, dikkate şayan ne var derseniz, o açıdan da gündem pek bereketli değil…
Eskişehirspor…
CHP'nin kongre halleri…
Ha bir de, Yılmaz Büyükerşen'in Belarus seyahati…
Daha doğrusu Sanayi ve Ticaret Odası yöneticileri ve üyelerinden oluşan bir grupla yaptığı yurt dışı gezisi…
Bir şehrin işadamlarıyla birlikte Büyükşehir Belediye Başkanının da geziye katılması elbette önemli…
Hem siyaseten, hem sanayi ve ticari ilişkiler açısından…
İşte o noktada,
Yılmaz Büyükerşen'in ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ile birlikte yurt dışına gitmesi farklı şekillerde yorumlanıyor…
Ancak bu niyetin ardını anlamak çok zor değil…
Değerlendirmeler, var olan objektif bir noktaya işaret etmiyor, yalnızca bir takım sübjektif değerlendirmelere dayanıyor…
4 buçuk yıl sonra doğacak çocuğa bugünden don biçilmeye çalışılıyor…
Bu da,
Bir takım şeyleri basitleştirmek, sıradanlaştırmak, bir yerden alıp başka bir yere koymaya çalışmak demek…
Yılmaz Büyükerşen'in, ima edilmeye çalışılan gibi bir niyeti olsa, kimse merak etmesin, kimselerin ruhu bile duymadan hallolur o işler…
O nedenle bu beis,
Bir, abesle iştigaldir,
İki, öküz altında buzağı aramaktır…

***

Son gündemden başladık, şimdi diğerlerine geçelim…
Eskişehirspor olağanüstü kongresini yaptı, Osman Taş yeniden başkan oldu…
Oldu da ne oldu?
Ne değişti?
Üzerinden 5 gün geçti, biz bir değişiklik görmüyoruz…
Pazartesi günü ödenecek paralar ne oldu?
Futbolcuların ve çalışanların alacakları ne oldu?
Yeni ve parlak bir müjde var mı?
Gördüğümüz kadarıyla sıfıra sıfır elde var yine sıfır…
Burada bir şeyi gayet net ve açık bir şekilde ifade etmek istiyorum…
Bundan kim ne anlayacaksa da anlasın…
Var olan mevcut koşullar içinde,
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in, profesyonel bir futbol kulübü olan Eskişehirspor'a verebileceği bir katkı yoktur…
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, her türlü yetki ve sorumluluğu yasalardan alır…
Yasaların düzenlediği ve emrettiği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür…
Aynı şekilde,
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin Başkanı Yılmaz Büyükerşen de…
O nedenle hiç kimse,
Büyükşehir Belediyesi sırtından kurban kesmeye kalkmamalı…
Sözü edilen rakamlar 3-5 bin lira falan değil…
Yüz seksen küsur milyon lira…
Hiç kimsenin, şehirdeki 850 bin kişinin hakkı olan paraya, (Büyükşehir Belediyesi bütçesinden söz ediyorum) böyle bir gözle bakmaya hakkı olabilir mi?
Belediyenin, 850 bin kişinin hakkının olduğu paranın bir kuruşunu bile,
20-25 kişilik futbol takımı için kullanmak gibi bir düşüncesinin olacağını hiç ama hiç zannetmiyorum…
Eskişehirspor gündemini de böyle değerlendirdikten sonra geçelim CHP'ye…

***

Cumhuriyet Halk Partisi'nde garip şeyler olmaya devam ediyor…
Dünkü Sözcü gazetesinden bir haber…
'CHP Genel Merkezi Sivas il ve ilçe başkanlarını görevden aldı…
Yerlerine kayyum atadı…'
Kayyum derken, yeni atanan il ve merkez ilçe başkanları da ismen zikrediliyor…
Bu arkadaşlar ismen il başkanı ve ilçe başkanı olarak atandılarsa, bunlara 'kayyum' demek ne kadar doğru?
İkincisi,
Gazetenin haberi verdiği şekliyle yazıyorum,
Bu kişiler Sivas olağanüstü il ve ilçe kongrelerini yapacak…
Olağan değil, olağanüstü…
Bu, gazetecinin ve gazetenin yanlış anlamasından kaynaklanan bir şey midir?
Yoksa
CHP Genel Merkezi, olağan kongreler takvimini açıkladıktan sonra, olağanüstü kongre yapması için Sivas'a gerçekten kayyum atamış mıdır?
Bunların yanıtlarını bulmak gerekiyor…
Zira buradaki durum, Eskişehir'deki duruma da açıklık getirecek…
CHP Genel Merkezi, Sivas'a olağanüstü kongreyi yapın diyorsa,
Eskişehir'de olağanüstü kongre istenmesini yeni ve farklı bir mecrada değerlendirmek gerekmez mi?

***

Bu arada,
CHP İl Başkanı Abdülkadir Adar, hala mahkeme kararına uymamakla itham ediliyor…
Her şey hukuken apaçık ortadayken,
Herkesin görevi, hukukun gereklerini yapmak, beklemek ve onlara uymak iken,
Adar'ı hala,
Mahkeme kararına uyup, görevini devretmemekle itham etmek, olacak şey mi?
Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin verdiği karar ortada,
Gerekçeli kararı ortada…
Kayyum Heyetinin olağanüstü il kongresini yapma talebine İlçe Seçim Kurulu'nun cevabı ortada…
Aynı talebe, İl Seçim Kurulu'nun verdiği cevap ortada…
Tüm bunlar açık seçik orta yerde dururken,
CHP İl Başkanını 'hukuka uymamak' ya da 'mahkeme kararını tanımamakla' suçlamaya kalkmanın, akıl, mantık ve gerçeklikle nasıl bir bağı olabilir, bilmiyorum…
Hukuk ne diyor,
'Eyleme geçmek için İstinaf'ı bekleyeceksin…' diyor…
Bu cümle Türkçe bir cümle değil mi?
Bunu, anlaşılabilmesi için, İngilizce ya da Japonca ya da gündem ya, Arapça mı söylemek ve yazmak gerekiyor?
Bilemedim ki…