Son günlerde şehir dışına giden Eskişehirliler gittikleri her yerde ortak bir tepki (!) ile karşılaşıyorlar. Eskişehirli olduğumuzu öğrenenler hemen bir kişiden söz ederek 'ne kadar şanslı' olduğumuzu vurguluyorlar. Üstelik övgüler yağdırdıkları kişiyi hangi 'makama' uygun gördüklerini de ilave ediyorlar.
Tahmin ettiğiniz gibi bu kişi Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr.Yılmaz Büyükerşen.

'OLUR MU OLUR, HATTA OLMALI..(!)'
Geçen gün TBMM'ne giden Yılmaz BÜYÜKERŞEN, CHP grubunda alkışlarla karşılandı ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile baş başa özel bir görüşme gerçekleşti.
Bu gelişmeler üzerine, bir süre önce Cumhuriyet'te Sayın BÜYÜKERŞEN ile yapılan bir söyleşide (K. Köktaş) söylenenleri anımsadım.
Adalet Kurultayı, delege seçimleri derken Hoca'nın söyledikleri gözden kaçtı gibi geldi.
Yılmaz Hoca söyleşide, güncel konuları anlatırken sözü Anayasa değişikliklerine getiriyor ve bu değişikliklerin büyük bir hata olduğunu, kesinlikle değiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak ulusal sorunlara ilişkin görüşlerini açıklamaya başlıyor;
  • 'Seçim barajı kaldırılmalıdır.'
Hoca'nın bu önerisine en çok önümüzdeki seçimlerde baraj sorunu yaşama olasılığı olan partiler sevinir.
Seçim barajı TBMM'de muhalefeti zayıflatırken AKP'yi tek başına iktidar yapıyor, bağımsız adayların seçilmesini de engelliyor. Büyükerşen'in bu önerisi kamuoyundan destek alacaktır.
  • '2-3 dönem seçim kaybeden parti yönetimlerinin yeniden seçilmesi önlenmelidir.'
Bu işin ucu kime dokunur bilmem(!) ama Kılıçdaroğlu'nun bu öneriden pek hoşlanacağını sanmıyorum.
  • 'Yeni Cumhurbaşkanı adayı önce demokratik parlamenter rejime dönüleceğini vaat etmek durumundadır.
Seçildikten sonra bu kanunlar değişmeli ve yeniden seçime gidilerek toplumun bütün kesimlerini temsil eden bir tür 'Kurucu Meclis' oluşturulmalıdır.'
Büyükerşen; açık bir şekilde yeni Cumhurbaşkanı adayından neler beklediğini vurguluyor. Adeta 2019 seçimlerinin yol haritasını çiziyor. Bu söyledikleri ile halkın en az yarısının beklentisine 'tercüman' oluyor.
  • 'Kürt Sorunu 'yerel yönetimlerde' değişikliğe gidilerek çözümlenebilir.
Yerel yönetimlerde 'Avrupa Birliği'nin ve Avrupa Konseyi'nin Yerel Yönetim Şartları'nı da gözetecek bir modeli ortaya çıkarabilmeliyiz.'
Açıklamaların en önemli noktası burası; Büyükerşen, bu güne kadar hiçbir siyasi liderden duymadığımız kadar açık bir şekilde 'Kürt Sorunu'na somut bir yaklaşımda bulunuyor.
Büyükerşen'in söz ettiği 'Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı', Avrupa Konseyi tarafından hazırlanmış bir taahhütnamedir. Türkiye 1988'de 'bazı çekincelerle' söz konusu belgeyi imzalamış ve 1993'te yürürlüğe koymuştur.
'Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı' belediyelerin merkeze karşı idari ve mali özerkliğinin genişletilmesi üzerine hazırlanmış bir belgedir.
'Şahinler, Kargalar' Özerklik Şartı'na farklı anlamlar yüklememelidir.
Yerel yönetimler konusunda ulusal ve uluslararası büyük bir birikimi olan Prof. Dr.Yılmaz Büyükerşen başkanlığında bir CHP komisyonu seçimlerden önce konu ile ilgili somut ve uygulanabilir bir proje hazırlamalıdır.
Bu proje toplumsal barışa giden yollardan biri olabilir.

'ARİF OLAN ANLAR' DA..(!)
2014 seçimlerinde Büyükerşen seçilemezse istifa etmiş olduğu için 'Eskişehir
Belediye Başkanlığı'nı da kaybedecekti.' diyenlere Hoca'nın verdiği cevap çok açık;
'Türkiye'nin menfaati söz konusu olunca benim Eskişehir Belediye
Başkanlığı'mın hiçbir kıymeti olamaz.'
Yılmaz Hoca'nın bir makama kendiliğinden talip olmayacağını herkes bilir.
Ancak; 'Arif olan anlar' özdeyişini de unutmayalım.

Umarım bu defa Sayın Kılıçdaroğlu'da anlar…