Sıkıntılı ve sancılı başladığımız yeni sezonda eksikliklerimiz hemen göze çarpıyor. Öncelikle en bariz sıkıntımız takımın kondisyonun hiç iyi olmadığını görüyoruz. Elbette bunun için bir sürü haklı mazeretlerimiz var. Takım geç toplandı. Hocamız takımın başına geç geldi. Hazırlık kampı geçiremedik. Bunların sebeplerini zaten hepimiz biliyoruz.
Eksikliğimiz kondisyon olunca takım oyunu hakkında da konuşmanın hiç bir mantığı yok. Doğru oynasanız da, beyninizde yapmak istedikleriniz futbolun tam doğruları olsa da, sahada gücünüz yoksa bunları uygulamak çok mümkün olmaz. O nedenle ben futbolcu arkadaşlarıma da herhangi bir eleştiri de bulunamıyorum. Teknik direktörümüz ise zaten verdiği demeçte takımın hazır olmadığını, ancak 3-4 maç sonra lige hazır olacağımızı söyleyerek doğru teşhisi de koymuş oldu. Geçen yıldan beri olan kondisyon eksikliğimiz hala giderilemiyor. Bunun için geçen yıldan beri söylediğim en doğru adres Anadolu Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi akademisyenlerinden oluşan performans analiz uzmanları olan doğru kişilerle işbirliği yapmaktır. O nedenle milli maç arasına kadar en az hasarla devam etmek tek dileğimizdir.
Rakiplerimize gelecek olursak,seyrettiğim maçlara göre şu an için lige hazır görüntüde olan tek takım Çaykur Rizespor olarak gözüme çarptı.Öyle abartılacak ligi açık ara götürecek bir rakipte henüz yok. Fakat sezon başı olduğu için transfer yapan takımların, uyumu yakalaması biraz zaman alır. Bu süreçte camia olarak paniğe düşmeyen takımlar ligin sonuna kadar yarışta kalır. Bunu ileri ki haftalar da bekleyip göreceğiz.
Takımdaki diğer aksayan yönlere gelince, geçen sene olan eksikliklerimiz aynı şekilde devam ediyor. Takımın stoper eksikliğinin yanında, oyuna yön verecek, hızlı ve çabuk oynatacak oyuncu eksikliğimiz hala duruyor. Kendisinden çok şey beklediğimiz Uğur İnceman geçen yıldan beri bu yaramıza merhem olmadı. Sergen Hoca'da yavaş yavaş aldığı süreyi kısaltarak oraya başka bir ismi monte etmeye çalışacaktır diye düşünüyorum.
Kalecimiz Kayacan kalesinde güven vermekle beraber ona söyleyeceğim iki şey var. Topu oyuna sokmada daha dikkatli ol, diğeri de kaleci kazağını fosforlu ve canlı renklerden seçme derim. Çünkü bilimsel verilere göre dünyanın sayılı kalecileri genelde çimen rengine yakın, genellikle yeşil kazak veya koyu renk kazak tercih ederler. Bunun sebebi ise rakiplerin kendilerini geç görmesini sağlamaktır. Canlı renkler çabuk fark edildiği için rakip oyuncuların görüş alanına daha çabuk girmesi ve kalecinin tuttuğu alanı daha çabuk göstererek, isabetli vuruşlar yapmasına neden olduğu için pek tercih edilmiyor.
Sonuç olarakbu sene çok fazla hayal kurmadan, umudumuzu da yitirmeden zamana bırakarak yolumuza devam edeceğiz. Güzel günler ise Eylül ayının ortalarından önce başlamaz diye düşünüyorum. Bu süreçte yapabileceğimiz en büyük kötülük takımı ve yönetimi yalnız bırakmak olur. Eskişehirspor taraftarının da bunu yapacağını zannetmiyorum.