'Söyle bakayım evladım, Türkçe'de kaç zaman vardır?'
'Beş zaman öğretmenim.'
'Şimdiki, geçmiş, gelecek, geniş zamanları biliyoruz da, bu beşinci zaman neyin nesi?'
'İşime geldiği zaman öğretmenim.'
***
Hep beşinci zaman kullanıldı.
Bazen ülkenin tamamı Müslüman oldu, bazen bazıları sayı dışı bırakıldı.
Bazen Atatürk ve cumhuriyet değerlerine sövüldü, bazen sahiplenildi.
Çözüm sürecinde yan yana poz verilenlerin, terörist olduğu anlaşıldı.
'Dost Esat', sonradan 'katil Esed' oldu.
Rus uçağını düşürünce yapılan dayılanma, özür dilemeyle sonlandı.
'Muhterem hoca efendi'ydi, kandırdığı söylendi, 'darbeci-terörist' olduğu ortaya çıktı.
Yetmedi, yapılan yanlışlar ilgisi olmayanların boynuna gerdan yapılmaya kalkışıldı.
İşine geldiği zaman, işine geldiği gibi…!
***
'Ben çok demokratım dersem, bu cümle hangi zaman olur?'
'Geçmiş zaman olur öğretmenim.'
***
Referandumu OHAL döneminde yaptık. Yasaları meclis yerine, KHK ile hallediyoruz. Hem meydanlarda idam diye bağırıyor, hem FETÖ'cüleri iade etmiyorlar diye sızlanıyoruz.
Üstüne 'demokrasi de demokrasi' diyoruz.
Atatürk ve Cumhuriyet değerleriyle büyüyen nesil, bildiği demokrasinin geçmişte kaldığını anlıyor, yeni tanımın (!) tezahürünü şaşkınlıkla izliyor.
Sonra soruyor kendi kendine:
'Demokrasi ne demek?'
***
Yeni bir döneme geçme arzusu görünür oldu artık.
'Yeni Türkiye' lafzıyla başladı.
Simge gerekti, bulundu: Rabia…
İhvan'dan alıntıydı, sıkıntı olunca özgünleşti. (!)
'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet'in sembolü dediler.
Başlangıç hikayesi ve kahraman gerekliydi. FETÖ darbe girişiminde direnen kahramanlar ve yaşanan hikayeler sahiplenildi. Böylece yeni bir siyasi kitle kimliği için, yeni bir felsefenin başlangıç tarihi de bulundu.
15 Temmuz!
***
80 milyonun çoğu yok sayıldı, 50 milyonluk milletten bahsedildi. Daha dün milletin tamamı denilirken, birden kesirlere bölündük. Milli irade, bir partinin seçmenlerinin iradesiyle sınırlandırıldı.
TBMM'de darbe esnasında birlikte direnmelerine rağmen, sadece bir partinin milletvekillerinin fotoğrafları albüme kondu. Davetiyeler üç kere değişti, muhalif liderlerin konuşmaları kaldırıldı.
Darbeyi FETÖ değil de, asker yapmış imajı veren, aciz asker fotoğraflarıyla afişler hazırlandı, TSK küçük düşürülmeye çalışıldı.
15 Temmuz, adalet yürüyüşüne tepki koyarak seçmenini konsolide etmeye çalışan bir partinin egemenliğine geçti. 15 Temmuz'da sokakta direnen 'ötekiler'i istemediler.
Oysa 15 Temmuz, milletin darbecilere topyekûn direnişiydi.
***
Temel ile Dursun'un yaşadığı köyde, köylü arasındaki husumet nedeniyle iki cami varmış. Ezan sesini duyan Temel sormuş:
'Ula Dursun, bu ezan hangi camiden okunayı?'
'Bizim camiden.'
'Oyleyse, Aziz Allah!'
***
Adaletin de, demokrasinin de tarafı millettir ve herkese gereklidir.
Sözü Ziya Paşa ile bağlayalım:
'En ummadığın keşfeder esrar-ı derûnun,
Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın.'