Son günlerde Zülfü Livaneli' nin 'Ey Özgürlük' şarkısının sözlerini mırıldanmaya başladım nedense. Zülfi Livaneli şarkısında 'Okulda defterime, sırama, ağaçlara, yazarım adını' diyor.
Bizim nesil yazdı, bizler yazdık özgürlüğü okul defterimize, sıramıza, ağaçlara, duvarlara ve yüreğimize.
Özgürlük için haykırdık 'Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, Amerika defol' diye bundan tam 40-50 yıl önce. Yıllardır dinledik özgürlük şarkılarını, türkülerini. Haykırdık özgürlük bizim karakterimizdir diye. Sanki bugünlerde sadece bizlerin değil herkesin özgürlük türkülerini haykırma zamanı.
Özgürlük deyince biraz sohbet etmek istedim arkadaşlarımla, dostlarla ve tanıdıklarımla.
Sordum sizce özgürlük nedir? Diye.
Bir arkadaşım 'kimseden korkmadan çekinmeden düşüncelerini söyleyebilmek. Baskı altında olmadan yaşamak' dedi. İnsan gelişiminin ve sağlığının en önemli özelliğini özgürlük olarak tanımladı. Belki de özgürlüğün ilk adımını, düşünmeyi ve düşünebilmeyi özgürlük olarak gördü. Düşündüğü ve düşüncelerini söylediği için sürgünlere giden, zindanlarda yatan birçok insanı gözünün önüne getirerek.
Bir arkadaşım 'Sevdiklerinle birlikte olmaktır özgürlük' diyerek en sevdiği arkadaşı ile birlikte çekilmiş fotoğrafını gönderdi, bak işte biz özgürüz diye. Tam tersi bir tanım getirdi bir arkadaşım 'Benim için özgürlük kendimle baş başa kaldığım andır' diyerek.
'Özgürlük ruhunun huzurlu olmasıdır bence' dedi bir başka arkadaşım. Bir an düşündüm ruh bedenin içinde nasıl özgür olabilir diye. Acaba kastettiği ruhun bedeni terk ederek özgürleşmesi mi diye merak ettim.
Bir arkadaşım ise 'Başkalarına zarar vermeden ve zarar görmeden hayallerine koşabilmektir' dedi. Sanki özgürlükten korkar gibiydi. Rutin, sıradan, risksiz bir hayatı tanımladı gibi geldi.
'Hak ve adaletin olduğu yerde sonuçlarına katlanabileceğin, içinden geldiği gibi yaşama şeklidir' diyerek bir hukuk dersi verdi başka bir arkadaşım.
'Özgürlük hissetmektir, hissettiğin kadar özgürsün. Sınırlar ve takıntıların özgürlüğün önündeki engeller olduğunu' söyledi. Yani özgürlüğün anahtarının insanın kendisinde olduğunu hatırlattı bir başka arkadaşım.
'Kimseye bağımlı olmamak, para, sevgi, sınırsız güç' dedi bir arkadaşım özgürlük için. Gücün sınırsızlığı tabi ki beni biraz ürküttü, dünyanın bugünkü haline bakarak.
'Özgürlük duyguların mantık tarafından baskı altına alınmamasıdır' dedi bir arkadaşım. Özünde duygular özgürdür, onu hapseden mantıktır, çevre ve mahalle baskıdır diyerek duyguların özgürlüğüne vurgu yapmış oldu.
'Sınırlandırılmadan, doğru bildiğimiz ve doğruluğuna inandığımız konularda konuşmaktır. Otoritenin susturduğu yer zindan, konuşturduğu yer özgürlüktür' dedi bir arkadaşım. Düşünmenin ötesine geçerek bir adım daha ileriye götürdü özgürlüğün tanımını.
'Herkesin kendini güvende hissetmesidir' dedi bir arkadaşım. Dünyanın içinde bulunduğu ölüm ve savaş tehlikelerini düşünerek. Benzer bir özgürlük tanımı daha geldi 'Bir başkasının bakımına muhtaç olmadan yaşamaktır' diye.
Genç bir arkadaşım 'Özgürlük keyif aldığın her şeyi kısıtlamadan yapabilmektir. Sinir stres ve kimsenin baskısı ve gelecek kaygısı yaşamadan, yaşadığın andır. Bazen bir ormanda temiz havayı içine çekerek yürümek, bazen de kimseye sormadan alıp başını gitmek ve kafanı dinlemektir' dedi. Sanki içinde her şey olan bir tanım yaptı özgürlük için.
Çok değişik özgürlük tanımları da geldi.
'Karar verebilmektir hiçbir zorlama ve kısıtlama olmadan' diye tanımladı bir arkadaşım. Karar vermenin insan ve yaşam için önemini vurgulayarak. Zorlamasız, kısıtlamasız karar verebilmeyi de özgürlüğe atılacak ilk adım olarak gördü. Düşüncenin eyleme dönüşmesi gerektiğine inanarak. Karara ve eyleme geçmeyen düşüncenin beyindeki zindanda esir edildiğini haykırmış oldu.
'Özgürlük üretmektir, yüreğindeki coşkuyu üretime dönüştürmektir, bazen bir besteye, bazen bir şiire, bazen de bir masala' diyen de oldu. 'Özgürlük duygu, düşünce ve eylemlerimizi kendi ideallerimiz ve isteklerimiz doğrultusunda gerçekleştirmektir' diyen de.
Bir tanım da yazıyı yazarken geldi 'Kendini gerçekleştirme ve ben olma fırsatını kullanabilme' şeklinde. Benim de biraz üzerinde durduğum gibi.
Bir arkadaşım ise çok farklı bir tanım getirdi 'Özgürlük istemediğin bir şeyi yapmama lüksüne sahip olmaktır' diyerek.
Arkadaşlarımdan bazıları da kendilerince özgürlüğü tanımak yerine 'Sizce nedir'? diye bana sordu.
Bu kadar güzel özgürlük tanımı ve anlayışı üzerine belki birkaç şey söylenebilir.
Özgürlük kendin olabilmektir. Bir yazımda 'Kendimiz olmak istiyoruz, çünkü mutlu olmak, yaratıcı olmak, özgür olmak istiyoruz' diye yazmıştım.
Özgürlük üzerimizdeki çelik zırhları çıkarabilmektir. Coşkuyla, inançla evet ya da hayır diyebilmektir, kimi zamanda şımarabilmektir. Bazen deriz ya hani birisine 'ben senin yanında şımarıyorum' işte o an özgür olduğumuz andır. Şu an anladım ki bir hafta daha 'özgürlük' üzerine yazmak gerekiyor. Haftaya görüşmek üzere özgür kalın.