MÜHÜRSÜZ
'cumhuriyet çiçekleri solmamıştı daha'
'umut kaf dağı'na tünememişti'
Son günlerin dumanlı coğrafyasında savaş çığırtkanlarının sesini duydukça, mısralarını alıntıladığım Şair Mehmet Binboğa'dan dilime takılan şiir şöyle devam ediyor:
'kandilleri kutladılar,
susmadı kan dilleri
mühürsüzdüler…'
Yaşanan sisli günlerin karmaşık gündeminde, sadece arada muhalif bir parmağın 'dürt'tüğü 'mühürsüz referandum'u unuttuk gitti.
Kabullendik şairin deyişiyle:
've bir gün geldiler,
Bir daha gitmediler…'
***
GÜNDEM
Gündem, sitemkar cılız sesle Rakka operasyonu,
Biraz Trump delişmenliği, biraz zeytin ağaçları, ille de Katar…
Suudi Arabistan ve Katar,
AKP Türkiye'sinin yakın dostları…
Birinin merhum kralına üç gün yas ilan edecek kadar,
Diğerinin sıcak sermayesine kaymaklı şirketleri, doğal zenginlikleri peşkeş çekecek kadar,
Yakın dostlar..!
Hayali BOP resmi çizerken el ele tutuşulan dostlar, şimdi birbirine düşman.
***
Kılıç dansının kıvılcımlarıyla tutuşunca dostluk,
Kendi stratejik derinliğinde boğulma riskine karşı bir o sahile, bir bu sahile kulaç atarken;
Tek kişinin, yarar-zarar mizanına koyulup koyulmadığı belirsiz kararıyla seçilen sahile doğru sırtüstü yüzmeye, diğer sahildekilere barış sözcükleri göndermekteler.
***
HEGEMONİK FANTEZİLER
Oysa yola çıkarken (birbirlerinden saklamaya çalıştığı farklı derinlikte, farklı hegemonya hayalleri, fantezileri olsa da) üç yakın dosttular.
Türkiye, Osmanlı mirasının şemsiyesi altında Sünni Müslüman dünyanın lideri, 900 bin mazlum Müslüman'ı temsil edecek 'dünya gücü' olacaktı.
Suudi Arabistan, elinde sıkıca tuttuğu İslam'ın Vahhabi yorumlarıyla, ABD/İngiltere dostluğuna sırtını verip bölgenin dünyada sözü geçen 'zengin ağabey'i olacaktı.
Katar, bölgede/bölge dışında yaptığı yatırımların ve akıttığı sıcak paranın güvenli sularında kendini korumaya alacak, küçük ama petrol ve para zengini 'bölgesel güç' olacaktı.
Ta başından beri, aynı yolda yürüyüp dayanışma mesajları verilirken;
Kişisel fantezileri saklamış, diğer ikisinden bir adım önde olmayı hayal etmişlerdi hep.
Bir gün yaşamsal görülen çıkarların duvara çarpmaması mümkün değildi.
Galiba gün o gün!
***
FİLM GİBİ
Ayan beyan ortaya çıkan iç okumalara ve son günlerdeki gelişmelere bakınca,
Clint Eastwood, Lee Van Cleef, Eli Wallach'ın oynadığı, unutulmaz 'İyi, Kötü, Çirkin' adlı western film geldi aklıma.
Müziği beyne kazınmış, ıslığa pelesenk olmuştu.
Üç ülkenin durumunu, ortak bir hedefe birlikte giderken, hiç ayrılmayan, birbiri için savaşabilen; aslında birbirine hiç güvenmeyen, sürekli birbirini kollayarak dostluklarının sonuna gelen üç silahşora benzetiyorum.
Şu anda yorumlamak zor; galiba filmin son sahnesine benzer günler yaşayacağız.
Nedense filmin müziği dudaklarıma takılıverdi birden.
Islıkla lütfen:
Dını dını dıııın,
La la laaaa!