Çok yakında dünyaya egemen olan kapitalizmin yüksekten uçuşunu göreceğiz. Kozmopolit bir lirik ifadeden oluşan görseller, efsunlu kıyafetler, parıltılar, konfetilerle anlam arayışları… Kapitalist dehaların ortaya koyduğu müthiş tüketim düzeni… Bunların yanına modernleşme dinamiğini de eklersek işte; hoş geldin 2020…
Tüketim kültürü bağlamında Noel Baba'nın toplumun her kesimine el atmasıyla oluşan gönüllü katılım yani hediyeleşme geleneği ile birlikte pek çok sermayeler evrensel pazarlara sunuluyor. En iyi yemekler, arabalar, pırlantalar, beş yıldızlı oteller ve birçok masal dünyası ürünler gönülleri kazanmaya hazırlanıyor. Kentli hayatın toplumsal etkinlikleri olarak görülen yeni yıl hazırlıkları, özellikle kent kültürü içinde yalnızlaşan insanlar için kaynaşma, görüşme, hediyeleşme aracı olmaktadır. Haberlerin, reklamların, gazetelerin ana başlıkları ise şöyledir; 'En kral yılbaşı; akşamdan kalma olma', 'Kendi sepetini kendin yarat', 'Happy new year! Bazen Audi bile evde bırakılmalıdır', 'Çocuklara özel yılbaşı partisi', 'Kuruyemiş bombası; fındık, fıstık, lokum', 'Yeni bir yıla yeni bir sen, ertesi gün iyi olursun', 'Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Bir bilet al ki milyon kazanasın (1962)', 'Arpacık kumrusu gibi düşünmekte fayda yok, bir yılbaşı bileti al feraha kavuş (1959)'… Tüketim amaçlı olarak icat edilen bu ritüellerin arka planında metaya ve imaja dönüşen sermaye vardır. Bu nedenle dünya genelinde yılbaşı kutlamalarının olmazsa olmazları (eğleneyim, delireyim diye para harcamak) ile mutlak kazanç sağlayan pazar ürünleri arasında sıkı bir bağ kurulmuştur.
Bunun sonucu olarak da tüketim yaşamımızın her alanına sızmış, inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Yıldan yıla gelişen kapitalizm, süslü çam ağaçlarıyla, kilise çanlarıyla geleneksel kültürümüzün mozaik taşlarını yavaş yavaş kazıyarak bir çığ gibi büyümektedir. Öyle ya… Kültürümüzde yoksa hayatımızdaki önemi nedir?