İnsanlar gibi şehirlerin de yaşamlarında çeşitli evreler vardır elbette…
İnsan hayatı gibi, göz kararı belirlenebilecek bir zaman dilimi söz konusu olmasa da, onların hayatlarında da, parladıkları, yükseldikleri ya da köreldikleri ve unutuldukları zamanlar vardır…
Bir şehrin gelişmesi ve büyümesi ne demektir?
Gelişmek, her anlamda ve her alanda olumlu tanımlamalara referans etse de,
Büyümek için aynı şeyi söylemek çok olanaklı değil…
Birçok olumlu yönü olsa da, büyümenin birçok olumsuzluğu da var…
Sanırım o yüzden de,
Bir şehir için 'gelişme ve büyümeyi' aynı ve tek kulvar içinde görmemek gerek…

***

Eskişehir'in çok değil, 100-120 yıllık şehircilik hikayesi bunun çarpıcı örnekleriyle dolu…
1890'lı yıllarda Hicaz Demiryolu'nun Eskişehir'den geçmesiyle başlayan bir hikaye…
İstanbul'dan Mekke'ye uzanacak tren yolu hattında çalışacaklar trenlerin bakım ve onarımları için, Almanlar tarafından kurulan Cer Atölyesi, Eskişehir'i küçük bir kasaba olmaktan çıkaracak ilk sanayi kuruluşuydu…
Ardından uzun süren savaş yılları…
Yunan işgali, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet…
İşte o demiryolu Eskişehir'i lojistik olarak çok önemli bir merkez yaparken, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren devlet eliyle kurulan sanayi tesis ve fabrikalarının da hızla çoğalmasına yol açıyordu…
Şeker Fabrikası, Tayyare Fabrikası, Cer Atölyesi'nin lokomotif fabrikasına dönüşmesi…
1923'ten 1950'li yılların başlarına kadar hızla büyüyen ve gelişen bir Eskişehir'den söz etmek mümkündü…
Şehrin nüfusu hızla artarken, hem ticaret ve sanayisi hem de nüfusa bağlı olarak yerleşim alanları hızla artıyordu…
Şehir hem büyüyor hem de gelişiyordu…

***

Sonra bir şey oldu…
Şehrin büyümesi de gelişmesi de, önce yavaşladı, sonra durdu…
Eskişehir adeta kaderine terk edildi…
Orta seviyede, bozkırın ortasında, kendi halinde bir şehir haline geldi…
Kırım, Kafkasya ve Balkanlardan gelen göçlerle zenginleşen sosyal hayat, yine de içine kapanık bir hal almıştı…
O dönemde kayda değer tek gelişme İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nin bir üniversiteye dönüşme süreciydi…
İşte o süreçte,
Eskişehir büyümüyor ama gelişiyordu…
Şehrin kendi içine kapanıklığı 1990'lı yılların sonuna kadar sürdü…
1999'dan itibaren şehir yeni bir döneme girdi…
19 yıldır da bu dönemi yaşıyor…

***

Bugün Eskişehir,
Türkiye'nin en büyük şehirlerinden biri değil…
Ne nüfus, ne istihdam, ne kurulu sanayi tesisi, ne de sanayi ve ticari büyüklüğü açısından…
Ama bugün Eskişehir,
Türkiye'nin en gelişmiş şehirlerinden biri…
Birçok parametre açısından birinci de…
Toplamda her zaman ilk 5'in içinde…
Sosyal yaşam, eğitim, sağlık, güvenlik, çağdaş yaşam koşulları, kültür ve sanat ortamları, tanınırlık ve bilinirlik…
Türkiye'de, biliyoruz ki ekonomik büyüklüğü, sanayisi, ticareti, nüfusu, yerleşim alanı Eskişehir'den büyük en az 25 şehir var…
Sözün kısası,
Eskişehir büyük değil ama gelişmiş bir şehir…

***

Peki siz neyi tercih ediyorsunuz?
Dört bir tarafı, beton yığınlarıyla, yollarla, fabrika bacalarıyla, sanayi alanlarıyla dolu bir Eskişehir'i mi,
Yoksa,
Yavaş ve dengeli büyüyen ama gelişimini hızla sürdüren çağdaş bir Eskişehir'i mi?