Geçen hafta dikkatlerinizden kaçmamıştır Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen, aralarında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata ve enerji içeceğinin yer aldığı 618 firmaya ait bin 211 parti ürünle ilgili bilgileri kamuoyuna açıkladı.
Daha önce bu köşede insan sağlığının ülkemizde nasıl riske atıldığını defalarca ifade etmeye çalıştım. Geçen hafta içerisinde Bakanlık açıklaması ile konunun medyada ciddi iddialar ile yer aldığını görünce tekrar ele alma gereği duydum. Kısa adı TÜDEF olan Tüketici Dernekleri Genel Başkan Vekili Sinan Vargı'nın açıklamaları ile başlarsak; Sinan Vargı, sıvı yağlarda, et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde hileli ürün üretimlerinde korkunç artışlar gördüklerini belirterek, 'Gıdada hile ve tağşiş yapan firmaların açıklanması ve ağır para cezaları verilmesi caydırıcı olmayabiliyor. Bu ürünleri üreten ve satanlara mutlaka hapis cezası verilmeli, konuyla ilgili son açıklamanın yapıldığı Mart 2018'den bu yana gıdada hile yapan firmaların ve hile yapılan ürünlerin sayısında büyük artışlar yaşandığını' da söyleyip daha önemli noktalara dikkat çekmiş; Vargı, 'Bakanlığın açıkladığı ürünlerin içeriğini incelediklerini, 24'ü alkolsüz içecek, 17'si kahve ve bitki çayı, 31'i çikolata, 7'si enerji içeceği, biri pekmez ve 57'si bitkisel karışımlı macun olmak üzere 137 üründe cinsel gücü arttıran ilaç içeriği tespit ettiklerini, cinsel gücü artıran sildenafil ve tadalafil gibi ilaçların çikolata, enerji içecekleri ve meyveli gazozlara da konulduğunu ifade eden Vargı, piyasada, içinde subitramin ile hem zayıflatan hem de cinsel gücü arttıran ilaç etken maddeleri olan sildenafil bulunan bitkisel karışımlar ve kapsüllerin bulunduğunu anlatıp özellikle çocukların ve gençlerin tehlike altında olduğunu belirtmiş, 'Bu ilaçlı çikolatayı, gazozu bilmeden tüketen çocukların kalp krizi geçirme riski var. Kuvvet macunu diye yaşlı insanlara bazı televizyon kanallarında pazarlanan bu ürünler yüzünden birkaç kaşık fazla tüketen yüzlerce yaşlı kalp çarpıntısı şikayetiyle acillere gidiyor. Bu yüzden tüketicilerin sağlığını hiçe sayan bu firmalara para cezası yerine hapis cezası verilmeli' diyerek noktayı koymuş.
Daha önce bu şekilde kamuoyuna isimleri açıklanan firmalar arasında
- Zeytinyağına ucuz kanola yağı katan, bala cinsel içerikli ilaçlar karıştırıp kuvvet macunu olarak satan, domuz etini normal ete karıştıran, margarinden peynir yapan, yoğurda jelatin katan, isot biberine boya kata, baharatta sucukta her türlü gıda maddesinde hile yapan firmalar. Son kullanma tarihi geçmiş tavuklar sirkeye yatırıp yeniden satan firmalar olduğunu ağzımız açık şahit olmuştuk.
Bunları bilip de dehşete düşmemek elde değil. Gerçekten de ülkemizde taklit ve tağşişlerin; genellikle et ve et ürünlerine tavuk eti, sakatat, baş eti, soya vb. katılması; süt ve süt ürünlerine bitkisel yağ, jelatin, nişasta vb. katılması; bitkisel yağlara tohum yağı ve kalitesiz yağ ilave edilmesi gibi yollarla yapıldığı görülmektedir. Taklit veya tağşiş yaptığı kesinleşen gıda işletmelerine idarî para cezası uygulanmakta ve ürünler piyasadan toplatılmaktadır. 'Bozulmuş ve değiştirilmiş gıdalar' ise; sildenafil, sibutramin, tadalafil gibi ürünün doğal yapısında bulunmayan ilaç etken maddelerinin, özellikle çikolata, enerji içeceği ve kahve gibi ürünlerin içerisine katılması suretiyle elde edilmekte, bu da kişilerin hayatını ve sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu bilgilerde birçok kez kamuoyuna sunulmuştu. Lütfen yukarıdaki açıklamaları ve bilgileri bir defa daha okuyun ve sonrasında dikkatlice düşünün. Bunları yapan insanlarla aynı ülkede yaşıyoruz. Bunları yapanlar aynı zamanda yanıltıcı reklam ve broşür gibi yollarla performans arttırıcı, zayıflatıcı, cinsel güç arttırıcı özellikleri vurgulanmak suretiyle çoğunlukla internet, doğrudan satış gibi farklı satış kanallarında piyasaya ürünler de arz etmektedirler. İnsana yönelik gıdaların içine, piyasada satılan cinsel gücü arttırıcı ilaçları havanda dövmek suretiyle macunların içine katarak insan sağlığı ile oynayan bu firmalar/kişiler, yüzlere insanın kalp krizi teşhisi hastanelere kaldırılmasına neden olmuşlar, belki de yüzlerce insanın da ölümüne neden olmuşlardır. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Tek kelime ile gıda terörüdür, bu suçun da terör suçları kapsamına alınması belki de en doğrudur. Firmalara verilen cezalar bin liralarla ifade edildiğinde aynı suçu 20 kez işleyen ve 21. kez yine yakalanan firmaların varlığı bu cezaların artık caydırıcı olmaktan çıktığının da bir göstergesidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın bu konuda çok hassas olduğu ortada ancak cezaların azlığı bu firmaların tekrar tekrar aynı suçu işlemelerine aynı terörü yapmalarına engel olmamaktadır. Bunları yapanlara verilen cezalar caydırıcı bir noktaya getirilmeli, gıda terörü bir an önce sonlandırılmalı, ve insanımızın sağlığı bu kadar ucuz olmamalıdır.