Bildiğimiz gibi Eskişehir spor olarak hasta adam görünümünde şifacı peşinden koşan bir pozisyondayız. Taraftar ve Şehir olarak takımımız için kurtuluş mücadelesi verirken küme düşmeyi aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Peki biz bütün bu mücadele için savaşırken yönetim ne yaptı? İlk yarı aldığı futbolculardan 11 ini yolladı. Peki bu onbir ilk yarı ne yaptı. Üç galibiyet bir beraberlikle on puan ile ilk yarıyı kapattı. Şimdide yeni alınan 13 transfer ile ikinci yarıya başlayan Eskişehir spor İlk yarıda olduğu gibi Fenerbahçe ye yenildi Sivas ı yendi, Rize ile ise berabere kaldı. Temennimiz bundan sonrası ilk yarı gibi olmaz. Ümit ederim gelenler bu sefer bir fark yaratır. Oynadığımız üç maçta da topla oynama yüzdemiz %30 larda buda nasıl bir futbol oynadığımızın göstergesidir. Ortada oynanan bir futbol yok ama futbol şansı yanımızda. Kuyunun dibindeki kurbağa gibi bir oya bir buya sıçrayarak kuyudan çıkmaya çalışıyoruz. Gelelim Antalya maçına. Yenilmeyecek bir takım değil. Ama yenecek oyuncu kadrosu ve Antalya'yı iyi okuyan bir antrenör lazım. Antalya bilindiği gibi hızlı pas yapan ve gol yollarında çabuk çoğalan bir takım. Teknik hızlı ve iyi gol ayakları var. Eskişehir spor un Antalya maçına bana göre yapacağımız ataklarda dört, dört, iki ile başlayıp, Antalya'nın hücumlarında dört, beş, bire dönerek orta sahayı güçlü tutup, hızlı pas trafiğini kesmelidir. Seyircinin baskısı ile Antalya'yı kendi bölgesine hapsedersek onların hücumlarını orta sahada kesersek, hücumda da çabuk çoğalırsak galip geliriz. Tabii ki sahaya çıkacak ilk onbir de çok önemli. İşte bu maçta göreceğiz gidenlerle gelenlerin arasındaki farkı. Gidenlerden umudumuzu kestiğimiz için yollamıştık. İnşallah gelenler bize umut olurlar da yüzümüzü güldürürler. Böylece Kümede kalmak için biz kazanırken rakiplerimiz inde kaybetmesini bekleyerek bu zorlu direniş davamızda hedefimize ulaşalım.