Mutlaka seyredenleriniz vardır. Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz'ın başrollerini paylaştığı 'Organize işler' filmini hatırlıyorsunuzdur. O filmin meşhur sahnelerinden 'dayak nedir ve neden atılır' diye bir repliği vardır. Bizim gol atma ve yeme hikayemiz de aynı bu filmdeki sahne gibi 'gol nedir, nasıl yenilir.' İşin özeti budur.
Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Tüm dünya liglerinde atılan gollerin % 93'ü, 7 saniye içerisinde gerçekleşen gollerdir diyordum. İstatistikler bunu söylüyor. O nedenle kapılan ve kaptırılan toplar son derece önemli. Bu topları iyi kullanan, hızlı ve çabuk oynayan takımlar her zaman daha avantajlı takımdır diye bahsetmiştim. Bizim gol atamakla ilgili sıkıntımız yoktu. Ligin en fazla gol atan takımıyız. İşte bizi Play Off oynamaya iten, kilometrelerce yol kat etmemize sebep olan, herkesin tatile çıktığı sezonda, hala süper lige çıkmayı bekleyen takım biz isek, bunun sebebi attığımız değil, yediğimiz gollerdir. Bu sene yüreğimizi ağzımıza getiren, yan toplardan korkmamıza sebep olan en büyük zafiyetimizden söz ediyorum.
Bunu hiç kimseyi küçümsemek ve eleştirmek için söylemiyorum. Ama 1.bölgemize baktığımız da kalemizde sadece TFF 1.liginin değil, Süper liginde sayılı kalecilerinden olan Ruud Boffin, sağ kanadımız transferin öne çıkan isimlerinden süper lig tecrübesi olan Kamil Ahmet Çörekçi, sol bek savunucularımızdan Galatasaray'dan kiralık Tarık Çamdal, Stoper bölgesinde Süper lig ekiplerinden Fenerbahçe'den kiralık Hakan Cinemre, diğer stoperlerimizden birisi olan süper ligden deneyimli, Gana Milli takım oyuncusu Jerry Akaminko, yılların deneyimlisi Uğur İnceman, Trabzonspor'un umut beklediği Aykut Akgün, geçen yıl bir çok süper lig takımının transfer etmek istediği Kaan Kanak, yine süper lig futbolcusu Bilal Aziz, gibi futbolcular elimizde iken, yediğimiz gol sayısına bakınca, inanın şaka gibi geliyor. Bir sezon boyunca yaptığımız hatalar aynen devam ediyor. İnanılır gibi değil.
Karşılaştığımız herkes veya telefon eden herkes bana 'çıkar mıyız?' diye soruyor. Bu yediğimiz gol sorununu çözebilseydik zaten bu satırları yazmadık. Şimdi gene söylüyorum. 3-3'lük skor kimseyi yanıltmasın. Biz bir çuval golü kendi sahamızda yedik. Ve yine söylüyorum muhtemelen son 180 dakikamız kaldı. Hiç olmazsa bu maçlarda daha dikkatli olalım.
Son sözüm ise taraftarımıza; son deplasmanda karşılaştığınız muameleden dolayı sinirleriniz gergin, yerden göğe kadar da haklısınız. Şimdi bunları unutup, son 180 dakikaya odaklanalım. Şampiyonluktan falan bahsedip, tezahüratını da yapmayalım. Çünkü bizim çocuklar şampiyon tezahüratlarını duydukça, kendilerini bıraktılar. Şampiyon olmak isteyen varsa, herkes 180 dakikanın son düdüğü beklesin. Kısacası biraz sabredip, dişini sıksın. Artık kaybedeceğimiz sadece 3 puan değil, bir şehrin geleceğidir.