Bir kısım meslektaşlarım ve tarımsal üretimle ilgilenenler tahıl üreticilerinin büyükçe bir kısmının hiç taban gübresi kullanmadan, bir kısmının ise sadece hayvan gübresi ile ekim yaptıklarını, henüz ekim yapmamış olanların da taban gübresi kullanmayacaklarını ifade etmekte olduklarını bildirdiler.
Ekim ayında yazdığım köşe yazımda: 'Bu yıl buğday ekecek çiftçilerin bir kısmının hiç gübre kullanmayacağı yolunda söylentiler var, bunlardan bir kaçıyla ben de görüştüm ve yağışın yaptığı yıkanma ve bu yıl kaldırılan ürünün alıp götürdüğü besin maddelerinden geriye kalan (eğer varsa) çok azalmış olabileceğini, özellikle organik maddesi düşük olup, ürünün büyük ölçüde sadece kimyasal gübrelere bağlı kaldığı kuru tarım alanlarında bunun ciddi bir hata olacağını söyledim. Önerim taban gübresinin miktarını bu yıl için bir ölçüde azaltmak ve gübre çeşidini doğru seçmektir. Sadece çiftlik gübresi veya tavuk gübresi atarak bu yılı geçireyim diye düşünenlere tavsiyem ise, bununla birlikte taban gübresinin hiç olmadı üçte birini de ilave olarak atsınlar ki kış öncesi çıkışlar iyi olsun' diye yazmıştım.
Bu görüşümü tekrarlıyorum. Taban gübresi ifadesi; ekim öncesi veya ekim sırasında verilen gübre için kullanılır. Bu gübreler esas olarak tek başına fosfor ya da fosforla birlikte bir miktar azot, bazen fosfor ve azotla birlikte potasyum ve diğer bazı mineral maddeler de ihtiva edebilirler. Geçmişte tabana triple süper fosfat ve amonyum sülfatın birlikte verildiği de olmaktaydı. Bazı yıllar, bazı üreticilerin taban gübresi olarak sadece amonyum sülfat vererek iyi sonuç aldıkları da görülmüştü. Ancak taban gübresinin fosfor ihtiva etmesi, bitkilerde kışa dayanma, iyi çiçek tutma ve başağı doldurma gibi verim için çok önemli olaylarda fayda sağladığı için, kışlık tahıl üreten alanlarda tabana fosforlu gübre verilmesi hep önerilmiştir. Tabi bunun miktarı mutlaka toprak analizine dayanmalıdır.
Tek başına amonyum sülfat vererek ekim yapanların çıkışları da iyi olabilecektir, toprakta alınabilir fosfordan da bir miktar varsa kışa dayanmada da pek bir sorun olmayacaktır. Tek başına hayvan gübresi uygulayanlar ise mutlaka biliyorlardır, bu gübreler toprağa organik madde sağlayan önemli kaynaklardan biridir, ancak aynı zamanda besin maddesi kaynağı da olan bu gübreler olgunlaşmamış ise fiziksel olarak fayda sağlasa da kimyasal olarak faydası büyük oranda bir sonraki ürüne kalacaktır. Hele bir de açıkta yığınlar halinde bırakıldı ise yağışlarla içindeki azot ve potasyum vb. mineraller önemli ölçüde yıkanıp gitmiş olacaktır ki bu durumda ümit edildiği kadar fayda sağlanamayacaktır.
Mineral gübrelerin fiyatlarının yüksek olması nedeniyle hiç gübre kullanamayan üreticilerimizin ilkbaharda üst gübresi seçiminde ve bu gübrenin verilme zamanı konusunda çok titiz olması gerekmektedir. Bu yıl karşılaşılan durum umarım dikkat çekici ve ders çıkartıcı olmuştur. Toprakların büyük bir kısmının organik madde içeriklerinin çok düşük olması, üretimin neredeyse tamamen mineral gübrelere bağımlı hale gelmesine neden olmuştur.
Diğer yandan sadece organik gübre kullanımında da, içeriklerindeki besin maddesi oranlarının değişken olabilmesi nedeniyle hedeflenen sonucun elde edilmesi çoğu zaman mümkün olamayacaktır. Bu durumda her iki tür gübrenin birbirini tamamlayıcı etkilerinden yararlanmak en doğrusudur. Böylece üretimi tamamen mineral gübrelere bağımlı olmaktan kurtarmak mümkün olacaktır. Bilindiği gibi mineral gübrelerin neredeyse tamamına yakınında ithalata bağlıyız. Buna karşılık organik gübre kaynaklarının tamamını ülkemizden sağlamak mümkündür ve bu öz kaynağımız hem topraklarımız hem de yetiştirmek istediğimiz ürünler için büyük bir olanaktır.