Demokrat Parti ve Saadet Partisi'nin Pazar toplantılarını kaçırmadan katılmaya dikkat ediyorum. Her iki parti de Siyasi Partiler Kanunu gereği hazineden pay alamayan partiler. Ancak birçok muhalefet partisinden daha etkin siyaset yaptıklarını belirtmek istiyorum. En azından Eskişehir'de bu böyle…
Demokrat Partili eski il başkanı ve milletvekillerinden Fevzi Yalçın, Eskişehir siyasetinin de en önemli ve tecrübeli isimlerinden biri… Deneyimi uzun yıllara dayanan Yalçın son toplantıda partililere seslendi, basın mensuplarına istirham etti. Gündeminde anayasa değişikliği ve referandum vardı.
Fevzi Yalçın özellikle 'hayır' cephesine yöneltilen ithamlara tepkilerini gösterdi. Dinleyince 'kendisine hak vermemek mümkün değil' diye düşündüm. Özetle aktarayım…
Yalçın, referandumda hayır oyu kullanacak kesimin Fethullahçı Terör Örgütü ile ya da PKK ile ilişkilendirilmesini yakın tarihten örnekler vererek cevapladı. Neydi onlar?
Evet çıkarsa 'terör bitecek' diyorsunuz. Bitmiş bir terörü siz hortlattınız. Hendekler sizin zamanınızda kazıldı. Suriye politikanız iflas etti. Şimdi hayır oyu verenleri çukurda bir şey aramakla itham ettiğiniz bir zaman da, hain ilan edildiği bir zaman da şunu sormak isterim. Habur sınır kapısında PKK'lılarla bizim zamanımızda el sıkışılmadı. Eğer bir şey aranacaksa aynaya bakmaları gerekiyor. Fethullahçı Terör Örgütü sızdı dediniz. Hayır, efendim Fethullahçı Terör Örgütü sızmadı, bu terör örgütüne bağlı kişiler yerleştirildi. İşte böyle şeylerin olduğu bir ülkede tek kişiye bu kadar yetki verdiğinizde bir sabah nelerle karşılaşarak uyanacağınızı anlayamayabilirsiniz

  • Fevzi Yalçın, 'Hayır oyu verecekleri terörist ilan ettikleri bir zamanda sormak, hatırlatmak isterim… Nevruz'da okunmak istenen o mektup, Demokrat Parti iktidarında ya da muhalefet partilerin iktidarında okunmadı' dedi.

21 Mart 2013'te bebek katili ve terörist elebaşı abdullah öcalanın gönderdiği mektubun, Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında BDP'li Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder tarafından okunması…

  • Yalçın, 'Habur Sınır Kapısı'ndan PKK'lı teröristlerin girdiği gün, ayaklarına hakim ve savcılar bizim tarafımızdan gönderilmedi. Önce aynaya bakmaları gerekiyor' dedi.

Ekim 2014'te abdullah öcalan'ın çağrısı üzerine Kandil Dağı ve Mahmur Kampı'dan gelen 34 terörist, Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaptı.

  • Yalçın, 'Fethullahçı Terör Örgütü sızdı… Hayır arkadaşlar, FETÖ sızmadı! Fethullahçı Terör Örgütü'nün mensupları yerleştirildi. Yerleştirildi! Sızma dediğiniz şey; gözünüzden kaçmış, kendisini iyi saklamış, öyle bir noktaya gelmiş ki köstebek sızmış demektir. Böyle bir şey yok!

(Bu olayı hatırlatmaya, nasıl olduğunu özetlemeye gerek duymuyorum. FETÖ unsurlarının devlet kadrolarının her kademesine alenen yerleştirilmesi, yuvalanması ve itibar görmesi durumu diyelim)
Yalçın eleştirilere bu hatırlatmalarla cevap verirken, referandumda neden 'hayır' denilmesi gerektiğine de değindi: Bir tek kişinin böylesine yetkilere sahip olması halinde, Türkiye'nin bundan sonraki zaman diliminde bir sabah neyle karşılaşacağımızı anlayamayabiliriz. İşte bu yüzden, parlamenter rejim Yürütme'nin denetimini sağlayan en önemli mekanizmalardan biridir. Bir yanlışlık durumunda milletin bilgi sahibi olmasını sağlayan yegane yapıdır. 'Terör bitecek' diyorsunuz. Bitmiş bir terörü siz hortlattınız. Hendekler sizin zamanınızda kazıldı. Suriye politikanız iflas etti.
GÜLDÜRÜR MÜ, DÜŞÜNDÜRÜR MÜ?
Eski tüfeklerden Fevzi Yalçın'ın açıklamaları böyleyken, Dündar Ünlü'nün sosyal medyadan yaptığı çıkış aklıma geldi. Ne demişti Ünlü?
'Merkez sağın önde gelenleri hayır için toplandı. Böyle bir söylem ile güldürmeyin şehri kendinize' demişti. Aralarında Yalçın'ın da bulunduğu ve merkez sağdan döneminin etkili siyasetçilerinin oluşturduğu kitleyi hedef almıştı.
Yalçın'ın açıklamalarının bu kadar yakın tarihten ve hepimizin iyi hatırladığı olaylarken… Güldürür mü yoksa düşündürür mü bilemiyorum… Keşke çocukluğumdan hayal meyal hatırladığım farklı siyasi parti mensuplarının aynı stüdyoda, TV programlarında enine boyuna tartışabildiği günler bu kadar uzak olmasaydı. Yalçın ve Ünlü bunları halkın huzurunda tartışsa hem televizyonculuk hem de siyaset adına daha güzel olmaz mıydı?