Bugün Ramazan Bayramı. Hepimizin bayramı kutlu olsun; neşe, sevinç, mutluluk ve umut dolu geçsin.
Sevgili Dostum Dr. Ahmet Şahin çok güzel bir konuda çok güzel bir kitap yazmış. Yönetsel ve Eğitsel Araç Olarak EĞİTİM KURULARINDA MİZAH. Türkiye'de yönetici ve siyasetçilerde olmayan bir özellik mizah.
Ramazan, arınma, durulma, kin ve nefretin yok edildiği; dostluğun, hoşgörünün, paylaşmanın en üst seviyelere çıktığı bir ay olması gerekirken maalesef olmadı. İftar sofralarında kin ve nefret tohumları atıldı.
Ramazan boyunca siyasetin dilinde nefret vardı. Öfke vardı. Haddini bildirmek, sen kimsin kafa tutmaları vardı. Türk tolumu artık siyasetin bu dilinden bıktı, usandı.
Toplumun bir kesimi bir siyasi partiyi, diğer kesimi de başka siyasi partileri destekliyorsa ve bu hiç değişmiyorsa bu toplum düşünme ve karar becerilerini kaybetmiş demektir. İnsan bir şeye karar verdiği an düşünme durur.
Karar verme deyince ben seçime bir hafta kala hala kararsız olanları takdir ediyorum. Şu anda herkesten farklı olanlar kararsızlardır. Kararsızlar düşünmeye devam ediyor. Kimin Türkiye'yi yöneteceğine de onlar karar verecek.
Evet bugün bayram. Bir aylık Ramazan boyunca birleştirici olamayan, kucaklayıcı olamayan, ülkeyi bir bütün olarak göremeyen siyasetçilerin bayramda değişeceği konusunda bir umudumuz yok. Çünkü siyasetin bu dili ve anlayışı siyasetçilerin kişiliği haline gelmiş. Bugünün siyasetçileri mizahı yönetsel ve eğitsel bir araç olarak kullanmaktan yoksun, yani mizahtan yoksun, gülmekten ve güldürmekten uzak.
Tam da böylesi bir anda değerli dostum, arkadaşım Dr. Ahmet Şahin Yönetsel ve Eğitsel Araç Olarak EĞİTİM KURULARINDA MİZAH kitabını imzaladı.
Kitabın giriş bölümünün hemen başında 'Gülmek lazım, geleceğe umutla bakabilmek için. Güldürmek lazım, mutlu nesiller yetiştirebilmek için' diyar Dr. Ahmet Şahin. Evet geleceğe umutla bakabilmek için gülmek istiyoruz; kin, nefret, öfke ve hiddetten uzak kalarak.
Yönetsel ve Eğitsel Araç Olarak EĞİTİM KURULARINDA MİZAH kitabını keyifle okuyorum. Okurken notlar alıyorum.
Ahmet Hoca 'Ben öyle bir okul hayal ediyorum ki sabah işe gelirken öğretmenlerimizin ayakları geri geri gitmesin. İşe gitmeye can atatacakları bir çalışma ortamı olsun … Ben öyle bir okul hayal ediyorum ki öğrenciler okula gitmek için can atsınlar. Gülerek eğlenerek zevk alarak öğrensinler. Maksimum neşe ve mutluluk hakim olsun. Bu okulda öğrenci mutlu öğretmen mutlu toplum mutlu olsun'
Ne güzel bir istek. Bizler de hep istedik. Ama maalesef öğrenciler ve öğretmenler okula giderken değil okuldan ayrılırken Ahmet Hoca'nın arzu ettiği duyguları yaşıyorlar.
Öğretmenleri ve öğrencileri mutlu eden okul değil, tatil. Okula gitmek değil tatile çıkmak coşku yaratıyor. Mizahtan yoksun bir eğitimden, yönetimden ve siyasetten daha ne beklenir ki.
Siyasetçileri dinledikçe düşünen ve aklını kullanan insanların tüyleri diken oluyor. Umudunu kaybediyor, üzerinde kara bulutlar geziyor.
Teşekkürler Ahmet Hocam. Biraz da olsa tebessüm ettirdin kitabın Gülmece bölümleri ile.
Artık geleceğe umutla bakmak istiyoruz. Ayrışmak yerine birleşmek, uzaklaşmak yerine kucaklaşmak istiyoruz. Artık gülmek istiyoruz. Bayramınız iyi ve güzel geçsin.