Güncel yaşamımızın sıradan konularının bile soruna dönüştüğü ülkemizde, bir köşe yazarı için irdelenecek konu bulmak çok zor değil…
Zor olan, haftalık bir köşede konular sıcaklığını yitirmeden okurlarla paylaşabilmek. Çünkü son yıllarda ülkemizde her şey çok çabuk eskiyor ve unutuluyor...
Bu duruma bir de işin arkasındaki 'Fincancı katırlarını ürkütmemek…' endişeleri eklenince, iş daha da zorlaşıyor.
Güzel ülkem o hale geldi ki, 'Saldırganlar ve tacizciler dışarıda dolaşırken, onlar için haber ve yorum yapan gazeteciler içeri tıkılıyor...'
Nasreddin Hoca'nın dediğince sanki 'Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar…'
Böylesine karmaşık bir ortamda, bilinçlerimizin karmaşıklaşmaması için bilgilerimizi tazelemek ve paylaşmak gerekiyor...
Lütfen az yazdıklarımı çok görün; çokları ve geç kalanları da hoşgörün…
*****
KEMAL KILIÇDAROĞLU'NA YAPILAN LİNÇ GİRİŞİMİ
Günlerdir kamuoyunda tartışılan bu konuda en sağlıklı değerlendirmelerden birisini yapan Ankara Barosu'nun basın açıklamasında:
  • 'Olay, şehit cenazesi üzerinden yapılan kirli bir propaganda ve linç çağrısıdır. Anlık bir olay ya da tesadüf değildir, planlıdır. Yaşananlar, insanlığa karşı suç teşkil etmektedir…'
  • 'Sorumluların kanun ve kamuoyu önünde hesap vermesi için, Türk Ceza Kanunu'nun 77'nci maddesi çerçevesinde insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirilmesi gereken linç girişimi ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunulmuştur…' denildi.
Olayın bu aşamasından sonra, 'Başta CHP'liler olmak üzere duyarlı yurttaşlar tarafından':
  • Hukuksal süreç titizlikle izlenmelidir.
  • Bu konunun, YSK'nın seçim iptali ve ülkemizin ekonomik kriz sorunlarını gölgeleme tuzağına dönüşmesine fırsat verilmemelidir…
  • Her şeye karşın, ısrarla 'barış ve sevgi dili' kullanılmalıdır…
  • Demokrasi mücadelesi (Hak, Hukuk, Adalet mücadelesi); daha azimli, daha kararlı ve daha güçlü birlikteliklerle sürdürülmelidir…
ÇOCUK TACİZLERİ…
Bu tür kirli konuları bir türlü içime ve dolayısıyla köşeme sığdıramıyorum…
Çünkü böylesi kirlilikleri duydukça ve gördükçe insanlığımdan utanıyorum: Üzgünüm… Öfkeliyim…
Yaşadığım toplumda böylesi kirli olayların sıkça olması ve bu toplumda bu tür kirliliklere duyarsız kalan insancıkların çokça olması; üzüntümü ve öfkemi daha da artırıyor…
Bu konuda, başta başımızdaki dindar ve kindar tek adam savunmacıları olmak üzere, herkes özeleştiri yapmalıdır…
Çünkü 'Masum değiliz, hiç birimiz…'
*****
ESKİŞEHİR CHP'DE 'OLAĞAN OLMAYAN' DURUMLAR
Görünen o ki, 31 Mart Yerel Seçimlerinde sağlanan başarı, 'CHP'de iç yarış iştahlarını kabarttı…'
Ortada elbette ki bir başarı var. Ama bu başarının daha çok 'Türkiye'nin, CHP'nin ve Eskişehir'in genel konjonktürel durumundan kaynaklandığı…' unutulmamalıdır;
Henüz seçim tutanaklarının ıslak imzaları bile kurumadan, 'CHP'de Olağanüstü İl Kongresi tartışmaları başlatmak; bazı horozların kendileri öttüğü için güneşin erken doğduğunu sanmalarıyla eş anlamlıdır…'
Üstelik olağan koşullarda zaten Haziran ayında Kongreler Süreci başlayacak.
Olağan olmayan bugünkü tantanayı başlatanların ve sürdürenlerin isimleri önemli değil…
Çünkü 'Tutumlar ve taktikler çok tanıdık…'
Yani 'Taktikler bireysel/ grupsal durumlara göre belirleniyor ve dün öyle diyenler, bugün böyle diyorlar…'
Üstelik hepsinin dayanakları da 'CHP Tüzüğü…'
Oysa 'Ülkemizin antidemokratik yasalarına dayalı olan CHP Tüzüğü'nde sağa/ sola çekiştirilecek o kadar antidemokratik hüküm var ki…'
Sorun, öncelikle 'o tüzüğü' demokratikleştirmekte…
Söz konusu parti içi demokratikleşme süreci için:
  • Parti içinde aday belirlemelerinin tüm aşamalarında 'önseçim' yapılmalıdır…
  • Parti organları seçimlerinin tüm kademelerinde 'çarşaf liste' yöntemi uygulanmalıdır…
  • İl ve İlçe organlarına seçilenler için; 'Yapılacak ilk genel ve yerel seçimde istifa ederek aday olamaz kuralı' getirilmelidir…
  • Parti içinde yapılacak tüm seçimlerde aday adayı olabilmek için: 'Parti içi eğitimden geçme ve ödentilerini düzenli ödeme…' kuralı konulmalıdır.
Elbette ki daha öncelikli sorun, 'Başta aktif politika yapanlar olmak üzere, parti üyelerinin bilinçlerini ve davranışlarını demokratlaştırmakta…'
Türkiye'nin olağan olmayan varyasyonlara değil, böylesine olağan bir CHP'ye ihtiyacı var…
*****
CEM S. TÜRKDÖNMEZ VE 'MÜREKKEBİ BEN DÖKMEDİM'
'Cem S. TÜRK DÖNMEZ', çiçeği burnunda bir öykü yazarı…
Geçenlerde eşimle birlikte Ankara'ya gittiğimizde, bu genç yazarın annesi, dostumuz Perihan TÜRKDÖNMEZ elimize imzalı bir kitap tutuşturdu.
'Mürekkebi Ben Dökmedim' isimli o öykü kitabını, eşim ve ben birer solukta okuduk.
Ben kitabı okudukça, Cem'in babası, rahmetli dostum Ali Rıza TÜRKDÖNMEZ canlandı gözümde...
Özellikle, 'Uyku Ölümün Küçük Kardeşi' adlı öykü, sanki Ali Rıza kardeşimizin son günlerini anlatıyor…
4 Şubat 2009 tarihinde yitirdiğimiz Ali Rıza TÜRKDÖNMEZ, 2004 yılından ölümüne kadar 'EĞİT- DER Genel Başkanlığı' yapan bir arkadaşımızdı.
Ali Rıza için ölümünden sonra yazdığım ve 2016 yılında basılan 'KESİT- Eskişehir Yazıları' isimli kitabımın 'Portreler' bölümünde yer alan 'Geç Bulup Çabuk Kaybettiğim Dostum…' başlıklı yazımı bir kez daha okuyarak anılarımı tazeledim.
Cem'in kitabını benden önce okuyan eşim Emine Güler GEREDE, değerlendirmesini şöyle yaptı:
'Öyküleri zevkle okudum ve çok beğendim. Anlatımı ve Türkçeyi iyi kullanması beni çok etkiledi. Kendisini kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum...'
Hayal Yayınları tarafından basılmış olan 'Mürekkebi Ben Dökmedim' isimli kitapta, birbirinden güzel on tane öykü yer alıyor.
Sevgili oğlumuz Cem S. TÜRKDÖNMEZ'in yeni kitaplarının ve okurlarının çok olmasını diliyorum.
*****
HAYDİ, 1 MAYIS'A!
Emekçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, tüm yurtta olduğu gibi Eskişehir'de de coşkuyla kutlanacak.
Eskişehir'deki 1 Mayıs Buluşması saat 10.00'da Atatürk Bulvarı Migros önünde başlayarak, Odunpazarı Meydanı'nda sürecek.
Demokratik Türkiye için Haydi, 1 Mayıs'a!
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…