Köşe yazısı mı yazıyorsun, sık sık kendini test etmelisin!
Neyi mi test edeceksin?
Dayanma gücünü.
Eleştiriye ne kadar dayanabiliyorsun? Ara sıra test etmelisin bunu.
Kırılmalar mı var hoşgörü, sabır ve anlayışında? Okurun eleştirilerine içerliyor musun? Ağır mı geliyor artık eleştiriler sana?
O zaman yazmaya daha fazla devam etmemelisin!

***

Şimdi bir de internet icat oldu ya...
Herkes her yazara kolaylıkla ulaşabiliyor.
Yazarın o günkü yazısının ucu hafifçe dokundu mu sana?
Yahut da...
Hani sana dokunan bir şey yok da sadece hoşuna mı gitmedi yazı?
Yazıyı okurken keyif mi almadın?
Yazı zevk mi vermedi sana?
Aradığını bulamadın mı yazıda?
Al eline cep telefonunu... Başparmağına kuvvet!
Veryansın et!
Ahkam keserek...
Değme eleştirmenlere taş çıkartarak, aklına ne gelirse yazıp gönder yazarın e-mail adresine. Yahut da sosyal medya hesaplarına.
Sadece eleştiri olsa... Hakaret, küfür!...

***

Bakar mı? Okur mu gelen her e-maili yazar?
Bunu dert etme kendine, okur elbette.

***

Şimdi biraz soluklanalım, at terli! Okuru da fazla yormayalım.
Araya bir parça atmakta fayda var.
Ormanlar kralı aslan izine çıkmış. İzine ayrılmadan önce de yerine tavşanı kral olarak atamış. Tavşanda bir heyecan bir heyecan. Bir heves bir heves.
Ürkekliğiyle alay edilirken kral olmak az şey değil tabi!
Hemen ertesi gün sabah erkenden kalkmış tavşan.
Önce, orman halkına bir e-mail göndermiş:
'Kralımız aslan izine ayrılırken yerine kral olarak bendenizi tayin etmiş bulunmaktadır. Bana yapılacak itaatsizliğin kralımız aslana yapılmış olacağı herkesçe biline.'
Sonra da teftişe çıkmış halkını.
Önce tilkiyi ziyaret etmiş.
Mailini önceden okuyan tilki, yarı yolda karşılamış kral tavşanı.
Tavşan artık kral ya!
Zamanında pek çok kez yüreğini ağzına getiren, korkaklığıyla alay eden orman halkına canı ne isterse onu yapabileceğini düşünmüş.
Kendisini çalgı çengiyle karşılayan tilkiye bir parmak atmış.
'Ne haber lan tilki?' demiş. 'Aferin hep böyle saygılı ol kralına karşı!'
Sonra kurdu ziyaret etmiş. Kurda da aynı muameleyi çekmiş.
Oradan da ayrılıp ayının inine gitmiş.
Ayı, komşu köyden aşırdığı bal kovanını parçalamaya uğraşıyormuş. Tavşan yanına yaklaşıp ensesine iyi bir tokat patlatmış.
'Destur! Kralın geldi!' diye bağırmış avazı çıktığı kadar.
Ayı, bal kovanından başını kaldırıp pat küt girişmiş tavşana.
Tavşan var gücüyle kaçıp uzaklaşırken ayının yanından, bir taraftan da;
'Belli ki haberi yok kral olduğumdan. Ayı işte, ne bilsin e-mail okumayı!' diyormuş.

***

Yani?
Yani yazarlar ayı değil, her e-maile yanıt veremeseler de, gelen e-mailleri okurlar..
Zannetmeyin ki hakaretlerinizden, küfürlerinizden, haksız eleştirilerinizden haberdar değillerdir.
Zannetmeyin ki umursamazlar bunları.

***

Bir okurumuz da bize saydırmış:
'Yazılarınızda, birkaç şeyden başka söylediğiniz hiçbir şey yok! Onları söylemek de marifet değil. Boşuna vaktimizi almayın Adem Eryürük!'
Ne diyeceksin.
Okur kutsaldır, okura bir şey denmez!