Akademisyen unvanlı zat ekranda yapılan evet-hayır tartışmasında:
'Ülkede bürokratik vesayet var, referandumdan evet çıkarsa vesayet sona erecek' dedi.
İnsanın 'Yuh artık!' diyesi geliyor.
15 yıldır değiştirilmeyen, yandaş kimlikler tarafından doldurulmayan bir tek makam kaldı mı ki?
28 Şubat'tan 20 yıl sonra yine aynı 'mağduriyet' arama teranesi.
Son günlerde bilerek ve isteyerek üstüne gidilen, AKP'nin Almanya ve Hollanda'da yapmak istediği mitingler nedeniyle yaşadığımız krizler de bu amaç için kullanılmakta. Tüm partiler hükümetin yanında olduklarını açıkladıkları halde, bu ülkeler (mümkün olsa tüm dünya) hayırcı ilan edilecek.
***
Vesayet eşittir vasilik.
TDK'ya göre vasi, 'bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kimse.'
Siyasi anlamı ise 'seçimin, devlet kurumlarının ve yasaların var olduğu, görünürde demokratik, asıl yönetimin belli güç odaklarında toplandığı rejim' olarak tanımlanabilir.
En çok da geri kalmış Afrika, Uzakdoğu ve İslam coğrafyasında görülür.
Vasiler yaptıkları her şeyin 'ülke menfaati için' olduğunu söylemeyi, kendilerini de 'ülkenin gerçek sahibi' görmeyi alışkanlık edinmişlerdir.
Onlara göre 'aksini söyleyen ya teröristtir, ya da vatan haini.'
***
Yönetim biliminin neresinden bakarsanız bakın,
Devleti kuruluş ideolojisi doğrultusunda korumayı içselleştiren; gücünü anayasadan, yasalardan, evrensel temel hak ve hukuk kurallarından alan kurumlar vardır. Ülke yönetimindeki keyfi uygulamalara karşı süspansiyon görevi görürler.
Kuruluş ideolojisinden sapan iktidarlar, ilerleme-gelişme motivasyonuyla öncelikle bürokratik yapıyı ele geçirir,
Adalet, güvenlik, ekonomi, dış politika, eğitim, sağlık gibi alanlarda kuruluş ideolojisinin belirlediği yola ve evrensel normlara soğuk bakar,
Kurumları yasa ve kurallarla değil, makamlara getirdiği yandaşlara verilen keyfi emirlerle yönetmeye eğilim gösterir.
Kendi vesayetleri oluşturulur, lider vasi ilan edilir ve sabah kalkınca liderin gördüğü rüyaya göre kararlar alınır.
Artık bürokrasi siyasetin emrine girmiştir ki, bunun adı 'siyasi vesayet'tir.
***
15 yıldır silahlı kuvvetlerden emniyete, bilim kurumlarından medyaya, genel müdürden valiye tamamı iktidar yandaşları tarafından doldurulan 'siyasi bürokrasi' için,
'Referandumdan evet çıkınca bürokratik vesayet bitecek' diyen akademisyenin söylediklerinin kaynağını,
'Hangi bürokratik vesayet'ten bahsettiğini anlayan var mı?
Vesayetten şikayet ederek kendi vesayetini kuranları fark etmemek mümkün mü?
Mecburen bize vesayetin tanımını düzeltmek düşüyor:
'Kişiliği ve liyakati zayıf birini yönetip yönlendirme işine vesayet denir.'
Anlayan anlar onu..!
***
Genç akademisyen toplantıda konuşma yapacaktır. Öğrendiklerini anlatma heyecanıyla kürsüye geçer, yanına hocası oturur. Hoca eline aldığı ipin bir ucunu genç akademisyenin serçe parmağına bağlar.
'Gençsin, toysun, yanlış bir şey söylersen ipi çekerim, sen sözünü düzeltirsin' der.
Genç akademisyen konuşmasına başlar.
'Özgürlük…' der, ip çekilir.
'Hukuk…' der, ip çekilir.
'Bilim…' der, ip çekilir.
Hocasının bildiklerini anlatmasına izin vermeyeceğini anlayan genç akademisyen, derin bir 'of' çekip,
Başlar ipin ucundaki hocasının engin bilgisine methiyeler düzmeye; ip hiç çekilmez.
***
Ekrandaki akademisyenler de bizim bilim insanlarımız.(!) İstediklerini anlatsınlar ama parmaklarını kameranın görüş açısından uzak tutmalarını tavsiye ediyorum.
Serçe parmaklarına takılan ipin ucu o kadar belli oluyor ki..!