Geçtiğimiz yıl Türkiye'nin en gözde Anadolu liseleri bir gecede niteliksiz okul yapılmıştı. TEOG Sınavı'nın yerine uygulanan sistem yüzünden kentimizin en gözde eğitim kurumları Fatih, Kılıçoğlu, Muzaffer Çil, Ahmet Kanatlı, Salih Zeki, 19 Mayıs ve Orhan Oğuz Anadolu Liseleri niteliksiz okul olmuştu.

ÖNCE ÇEMBERDİ
Öğrencilerin yüzde 90'ının niteliksiz okula gideceği açıklanmıştı. İlimizde ve Türkiye'de tam anlamıyla 'Yüzde 10 kaosu' yaşanmıştı. Eskişehir'de nitelikli okullara yerleşecek 'öğrenci sayısı oranı yüzde 14' olmuştu. Eskişehir'de Milli Eğitim Bakanlığı daha önce niteliksiz ilan ettiği liselere 'çember sistemi ve beş zorunlu tercih' ile yerleştirme yapılacağını duyurmuştu. Bakanlık bu sistem daha yürürlüğe girmeden değişiklik yaptı. Çember sistemi gitti, kayıt alanı geldi. İlimizde '15 eğitim kurumu nitelikli ilan' edildi. Bu '15 okul merkezi yerleştirme sınavı ile toplam 1470 öğrenci' aldı. Niteliksiz okul ilan edilen 30 Anadolu Lisesinde bu yerleştirme için '4236 kontenjan' ayrıldı. Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine 4404, İmam-Hatip Liselerine 1940 kontenjan verildi. İmam-Hatip ve Meslek Liselerinde kontenjan konusunda sıkıntı yaşanmadı. Hatta İmam-Hatiplerin büyük çoğunluğu tercih edilmedikleri için boş kaldı. Ancak Anadolu Liselerinde büyük sıkıntı yaşandı. Yerel yerleştirmede şu kıstaslar dikkate alındı; 'Öğrencilerin tercih edecekleri okulların kayıt alanında oturmaları, kayıt alanındaki ortaokullarda bulunduğu süre, tercih öncelikleri, okul başarı puanları, devam-devamsız durumları ve yaş.' Okul Başarı puanlarında 80-100 arası puan alanların tam sayılması 'büyük haksızlıklara' neden oldu.

16'YA ÇIKTI
Tercihlerde 'Başarı puanı 100 olan öğrenci ile 80 olan öğrenci aynı' sayıldı. Devamsızlığı '0-5 günü geçmeyenler tam' sayılacağı açıklandı. Milli Eğitim Bakanı bu sistemi kucağında buldu. Bakanlıkta birileri bu 'sistemi sabote' etti. 'Yaş ve puan kıstasları' uygulanmayarak, Eskişehir'in en gözde Anadolu Liselerine meslek lisesi ayarındaki öğrenciler yerleştirildi. Çok sayıda öğrenci açıkta kaldı. Bakanlık bunun üzerine Anadolu Liselerinin kontenjanlarını arttırarak sorunu çözmek zorunda kaldı. Gözde okulların olduğu semtlerde oturmayan ekonomik durumu iyi öğrenciler özel okullara gitmeyi tercih etti. Geçtiğimiz yıl bu konuda bir kaos yaşanmıştı. Bu yıl da bu sisteme devam edildi. Eskişehir'de Merkezî Sınavla Öğrenci Alacak Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin Anadolu Teknik Programları ve Özel Program ve Proje Uygulayan Ortaöğretim Kurumları güncellendi. İlimizdeki nitelikli lise sayısı 15'ten 16'ya çıktı. Listeye Eskişehir'in 'en köklü eğitim kurumu olan Atatürk Lisesi (Anadolu)' eklendi.

YÜZDE 90 HEDEFİ FOS ÇIKTI
Sınavla 'alınacak öğrenci sayısı 1470'den 1590'a'çıktı. 16 nitelikli okul ve alacakları öğrenci sayıları şöyle oldu; 'Fatih Fen Lisesi (120), Şehit Mehmet Şengül Fen Lisesi (120), Eskişehir Anadolu Lisesi (150), Eskişehir Atatürk Anadolu Lisesi (120), ETİ Sosyal Bilimler Lisesi (120), Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi (120), Beylikova Fen Lisesi (90), Sivrihisar Fahri Keskin Fen Lisesi (90), Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (120), Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (90), Mustafa Kemal Atatürk Mesleki ve Tek. Anadolu Lisesi (30), Türk Telekom Mesleki ve Tek. Anadolu Lisesi (60), Ş. Murat Tuzsuz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (60), Cevat Ülger Uluslararası Anadolu İmam Hatip Lisesi (90), Çamlıca Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi (90)' Sınavla bu okullara yerleşemeyen öğrenciler adrese dayalı kayıt sistemi ile daha önce niteliksiz ilan edilen Anadolu Liselerine, meslek ve imam-hatiplere yerleştirildi. Bu sistemde amaç öğrencilerin %90'nın adresine en yakın okula kayıt olmasıydı. Nüfus Müdürlüklerinden adres taşıma olayları nedeniyle öğrencilerin büyük çoğunluğu adresine en yakın okula kayıt yaptıramadı. Başka mahallelerde oturan ve başarı puanı yüksek öğrenciler istedikleri okullara yerleşti. Yüzde 90 hedefi fos çıktı.

SİSTEM YİNE ÇÖKTÜ
Fatih, Kılıçoğlu, Muzaffer Çil, Salih Zeki, Ahmet Kanatlı, Orhan Oğuz Anadolu Liseleri gibi başarılı eğitim kurumlarına 90 puanın altında öğrenci kayıt olamadı. Fatih, Kılıçoğlu ve Muzaffer Çil'de 94 puanın altındaki öğrenciler sıralamaya giremedi. Bu okulların kayıt bölgesindeki 90 puan alan öğrenciler, dışarıdan adres taşıma olayları yüzünden evlerine en yakın Anadolu Liselerine kayıt olamadı. TEOG'un yerine getirilen bu sistem geçen yıl olduğu gibi bu sene de çöktü. İlimizde 200 civarında öğrenci istedikleri okula yerleşemedi. Onlar oluşturulacak komisyonlar tarafından kontenjanları boş olan okulllara gönderilecek. Okullaşma oranı iyi olduğu için Eskişehir'de dışarıda kalan öğrenci sayısı diğer illere göre az oldu. Ancak Türkiye'nin birçok ilinde çok sayıda öğrenci dışarıda kaldığı için Anadolu Liseleri çiftli eğitime geçti. Önümüzdeki yıl yeni Anadolu Liseleri açılmazsa veya tercih edilmediği için boş olan birkaç İmam-Hatip lisesi Anadolu Lisesine çevrilmezse Eskişehir'de de çok sayıda Anadolu Lisesi çiftli eğitime geçmek zorunda kalacak. İl Milli Eğitim Müdürlüğü bunun önlemini şimdiden almak zorunda.
------------------------------------------------------------
BİR KÜFÜR EN BÜYÜK İLTİFAT OLABİLİR

Yıl, 1879... Gazetecinin biri, Victor Hugo'ya soruyor: 'Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?' Hugo başlıyor anlatmaya: 'Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!' Defalarca haykırmama karşın İgor'un beni duyduğu yoktu. Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle 'Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu! O işediğin, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun duvarıdır!' dedi. 'İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.'
--------------------------------------
NOSTALJİ
REKTÖR BÜYÜKERŞEN'E LİYAKAT NİŞANI

Tarih: 20 Eylül 1991. 28 yıl önce Avusturya Ankara Büyükelçisi Dr. Friedrich Zanetti Avusturya Hükümetinin 'Bilim Kültür ve Sanatta Birinci Derece Liyakat Nişanı'nı Dönemin Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen'e takdim ediyor. Zanetti törende yaptığı konuşmada Avusturya Nişanının Rektör Büyükerşen'e verilmesine, onun hem uluslararası akademik ve bilimsel alanlardaki başarısının, hem de televizyondaki Almanca kursunun oluşması ve yürürlüğe konulmasındaki büyük emek ve desteğin neden olduğunu söyledi. O yıllarda Anadolu Üniversitesi Rektörü Yılmaz Büyükerşen'in önderliğinde TRT'nin Açık Öğretim programı çerçevesinde yayınlanmak üzere bir Almanca televizyon dil kursu oluşturulmuştu. 20 bölümden oluşan bu dil kursunun en önemli özelliklerinden biri Türklerin Almanca öğrenmesinde karşılaşılan zorlukları göz önüne alarak hazırlanmış olmasıydı. Büyükerşen Liyakat Nişanı takdim töreninde yaptığı konuşmada, Avusturya makamlarına ve bu anıyı yazana teşekkür ederek, kendisine layık görülen Nişanı üniversitenin ve özellikle bilimsel işbirliğinin sonucunda ortaya çıkan televizyon kursuna emeği geçen tüm kuruluş ve personel adına aldığını belirtmişti…
----------------------------------------------------
FOTO ŞAKA

AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı:
Yılmaz Hocam, Cumhurbaşkanımız Eskişehir'e o kadar yatırım getirdi ama sizi bir türlü yenemedik.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen: Nabiciğim senin Cumhurbaşkanın o yatırımları eşinin bileziklerini bozdurarak mı yaptı?
---------------------------------------------------
FIKRA
BİR TANIK GÖTÜRMELİYİM

Vinç operatörünün yanlış bir hareketi yüzünden vinç zincirlerine bağlı bulunan kocaman, köklerinden sökülmüş bir ağaç birden kayar ve yol üzerinde harekete hazır bekleyen otomobilin kenarına çarpar.
Otomobildeki sarışın hışımla dışarı fırlar ve bağırır :
- Benimle birlikte gelin ve bu olayı kocama anlatın!
Sarışın yatıştırılmaya ve vinç sahibi şirketin gerekli sigorta ödemesini yapmaya hazır olduğu anlatılmaya çalışılır ama sarışın ısrar eder :
- Olmaz.. Her şeyden önce, kocamın karşısına bu kez benim bir ağaca değil, ağacın bana çarptığını doğrulayacak bir tanık götürmeliyim.