23 Nisan İlkokulu yeni binası tamamlanıncaya kadar Süleyman Havva Kamışlı İlkokulu'nda eğitim görüyor. Süleyman Havva Kamışlı İlkokulu sabah ile öğle arasında eğitim veriyor. Öğle ve akşam arasında ise 23 Nisan İlkokulu eğitim veriyor. Okulda üç ve dördüncü sınıfların eğitim gördüğü bina ağır hasarlı olduğu için yıkılacak. Bundan dolayı 23 Nisan ve Süleyman Havva Kamışlı İlkokullarının 3 ve 4'ncü sınıfları birleştirilecek. Bu konuyla ilgili beni arayan veliler; '23 Nisan İlkokulu'nun ve Süleyman Havva Kamış İlkokulu'nun ikişer 3 ve dördünca sınıfları var. Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ek binaya 'yıkım kararı' çıktığı için dört şubeyi iki şubede birleştiriyor. Bundan dolayı okulumuzda 3 ve 4'ncü sınıflar 46-47 öğrenci olarak dersliklerde eğitim görmek zorunda kalacak. Bundan dolayı iki öğretmen 'norm fazlası' olarak okuldan gönderilecek. Okulumuzdaki 3-B Şubesi sadece birinci sınıfta üç öğretmen değiştirdi. Bu sınıfta okuyan veliler 3'ncü sınıfta dördüncü defa öğretmenlerinin değişmesini haklı olarak istemiyor. Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü sınıfları birleştirerek, sorunu çözdüğünü sanıyor. Oysa ki bu birleştirme yeni sorunları ortaya çıkaracaktır. Çocuklarımızı okuldan soğutarak, eğitim kalitesinin dibe vurmasına yol açacaktır' diye tepki gösterdiler. Ne diyeyim? Hani okullar eğitime hazırdı? 46-47 kişilik dersliklerde verilecek öğretimle mi yoksa Üçüncü sınıfa giden öğrencinin dört defa öğretmenini değiştirerek mi Eskişehir'deki eğitim kalitesi yukarılara taşınacak...

47 KİŞİLİK SINIFLARDA EĞİTİM OLUR MU?

Sıraevleri'nde bulunan Şehit Soner Özübek Ortaokulu Eskişehir'in en başarılı okullarının başında geliyor. Bundan dolayı bu okula büyük rağbet oluyor. Bu eğitim yılında 'Güçlü ve etkili' kişilerin baskısıyla okula kapasitesinden fazla öğrenci alındığı iddia ediliyor. Bu okulda 5'nci sınıflar bir derslikle 47 kişi olarak eğitim görmeye başladı. Çocuklarının 47 kişilik derslikte eğitim görmesini istemeyen veliler, Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürü Bülent Üzmez'e gitmişler. Bu konuda beni arayan veliler; 'Müdür Üzmez bizim haklı talebimizi dinleyip, çözmesi gerekirken bunu yapmadı. Bizleri terslemeyi tercih etti. Hani kayıtlar adrese dayalı sistemle yapılacaktı? Adresi tutmayan öğrenciler neden okulumuza kayıt ettirildi? Eskişehir gibi eğitimde marka olmuş bir ilde 47 kişilik sınıflar olur mu? Valilik okulumuzdaki kayıtlarla ilgili soruşturma açmalıdır. 'Başkasının evinde oturur gibi' gösterilerek, okulumuza kayıt yaptıranları ortaya çıkarmalıdır. E-okul sistemine aykırı şekilde yapılan kayıtlarla ilgili kusur, kasıt ve ihmali olanlarla ilgili işlem yapılmalıdır' diye konuştular...

TOPRAĞIN ÇOCUĞU NEŞET TINAZTEPE​

'Sürer Eker Biçeriz, Güvenip Ötesine/Milletin Her Kazancı Milletin Kesesine/Toplandık Baş Çiftçinin, Atatürk'ün Sesine/Toprakla Savaş İçin, Ziraat Cephesine'
sloganıyla 'Köye Doğan Güneş' olan Köy Enstitüleri Anadolu halkını aydınlattı.

SON RÖPORTAJ SONHABER'DE
Bu okuldan mezun olan toprağın çocukları köylerde cahillikle şavaşarak, çağdaş nesiller yetiştirdi. Bu efsane Toprağın Çocuklarından birisi olan Neşet Tınaztepe dün tedavi gördüğü Eskişehir Devlet Hastanesi'nde vefat etti. 'Bir eğitim çınarı' olan Tınaztepe son röportajını gazetemizin başarılı Muhabiri Meltem Karakaş ile yaptı. 'Irgatlık yaparken İsmet İnönü ve Hasan Ali Yücel sayesinde Köy Enstitüsü'ne giren Neşet Tınaztepe röportajda; 'Bana okullarda yardım eden de oldu, kovan da oldu Eskişehir'de. Köy Enstitüsü mezunu olunca sevmiyorlardı. Aleyhimizde bulunuyorlardı. Komünist diyorlardı Köy Enstitüsü mezunlarına. Halbuki biz köy çocuğuyduk' demişti.

'BU ÇOCUK ADAM OLACAK'
Yılmaz Büyükerşen ile bir hikayesini de anlatan Tınaztepe, 'Ben Sakarya Gazetesinde köşe yazardım 'Köyden Geliyorum' diye. O zamanlar Yılmaz Bey de tabi 18 – 19 yaşlarında Sakarya'da çalışıyor. Ben gittiğimde hep kalkar çay getirirdi. Ben de mahcup olurdum. 'Tamam, çocuğum kalkma' derdim. O da bana 'Olmaz hocam, siz öğretmensiniz; ben öğrenciyim. Tabi getireceğim' derdi. O zaman demiştim 'Bu çocuk adam olacak.' Doğru da bildim. Yılmaz Bey çok başarılı biri oldu' diye konuşmuştu. Son röportajında gençlere şu nasihatleri verdi: 'Çok okuyacaksın, Cumhuriyete ve devrimlerine sahip çıkacaksın, mücadeleci olacaksın.' Neşet Tınaztepe'yi muhabirliğe ilk başladığım yıllarda tanıdım. Gerçekten çok naif bir insandı. Gerçek bir Atatürkçü ve Cumhuriyet aşığıydı. Tatlı sohbetleriyle hep aydınlatıcıydı. Dev çınarı dün toprağa verdik. Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet olsun. Tınaztepe ailesine başsağlığı diliyorum. Acınızını paylaşıyorum... Tınaztepi'nin yayınlanan kitapları şöyle sıralanıyor; 'Işığa Doğru (Anı), Köye Doğru (Anı), Köyün Yası (Çocuk romanı), Garip Ali (Çocuk romanı), Annemin Dili (Çocuk romanı), Çürük Ayşe (Çocuk romanı), Mehmet Onbaşı (Çocuk romanı), Başak'ın Kırlangıçları (Çocuk öyküleri), Çalı Bülbülü /Aybüke Çocuk öyküleri), Cehalet Vadisi (Roman), Güllü Ana (Roman), Çile (Roman), Osman Ağa (Roman), Kader (Roman), Bizim Sokak (Roman)


MATBAACILIĞIN DUAYENLERİ

Eskişehir'in en köklü firmalarından olan Temiz-İş Ofset 60'ncı yılını personeliyle birlikte Çamur Şevket'te görkemli bir törenle kutladı. Ben de davetli olarak bu etkinliğe katılarak, onların 60'ncı yıl coşkusuna ortak oldum. Etkinliğe Eskişehir Matbaacılığının duayenleri Mehmet Gürses (Yeşil Nur Matbaası), Ahmet Gürses (Fazilet Matbaası) Naci Erdoğdu (Lale Matbaası), Nevzat Saygı (Ünal Matbaası), İsmail Kınalıbaş'ta (Eska Kauçuk) katıldı. Temiz-İş Ofset Genel Müdürü Ender Akman ile birlikte oturdular. Ben Meslek Lisesi'nde ve Yüksekokul'da Matbaacılık Bölümü mezunuyum. Yani okullu matbaacıyım. Ama bu mesleği sevemediğim için 1995 yılında matbaacılığı bıraktım. Eski okullu matbaacı olarak etkinlikte bu tarihi masayı fotoğraflayarak, alaylı duayen matbaacılarla sohbet edip, onlara sağlıklı uzun ömürler diledim. Mesleğe verdikleri katkılardan dolayı şükranlarımı sundum...

FOTO ŞAKA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Binali Bey, TEOG'un yerine ne koyacaksınız?
Başbakan Binali Yıldırım: TEOG yerine LEGO'yu getiririz. Böylece bozup yapması daha kolay olur.

FIKRA

SEKREKTER KAFAYI YESİN

Hayli yaşlı Mrs. Johnson, meşhur bir ressama portresini yaptırmağa karar vermiş.
'Portreme elmas küpeler, pırlanta kolye, yakut ve zümrüt karışımı şık bir broş ve ona uygun bir taç eklemenizi istiyorum..' demiş..
'Fakat..' demiş ressam, 'Sizin böyle bir takı setiniz yok ki..!'
'Biliyorum..' demiş Mrs. Johnson, 'Sağlığım iyi değil.. Kocam sekreteri ile kırıştırıyor, ben ölünce herhalde onunla evlenecek.. İsteğim o şırfıntının 'Bu takıları acaba evin neresinde saklamışlar?.' diye kafayı yemesi..!'