Sevgili okurlar;
Bugün sizlerle sohbetimiz son zamanlardaki duruma bakarak karaborsacılık (ihtikar) hakkında olacaktır. İşte İslam'a göre karaborsacılık (ihtikar) yapanların akıbeti ve düştükleri durumu Kur'an'ın ve sünnetin kendisinden öğrenelim.
İhtikarın lügat anlamı azalsın ve kıymetlensin diye bir malı saklamaktır. Sini deyimde ise insanların ve evcil hayvanların yiyecek ve içecekleri olan maddeleri ucuz yerden alıp, kıymetleri yükselsin diye bayağı bir zaman bekletmektir. Böyle yapan kimseye muhtekir denir. Karaborsacılığın sınırı her ne kadar 40 gün ise de bir gün bile ihtikarcılık dinen haramdır ve kabir azabına düçar kılar. Bir şehre dışarıdan gelecek malları şehir dışında karşılayarak alıp onları stok etmek bir nevi ihtikardır ve ahiret azabına hak kazanır. Toplumun zararına olan bir ihtikar tahrimen (haram) mekruhtur. İhtikarın sonu iflastır. İhtikarı yapan kendi adi çıkarı içindir. Toplumu zarar ve sıkıntıya sokar.
Bunu sonucu olarak da toplumun hayatına kast etmiş oluyor. Bunun için o dönemin idarecisi, eşyaya kıymet koyabilir. Şöyle ki idareci veya yetkili kıldığı kimse bir zaruret görülmedikçe ticaret mallarına kıymet koyamaz. Buy durumda mallara fiyat koymak mekruhtur. Çünkü ticaretin gelişmesine engel olabilir. Ama toplumun hayatına kast ettiği için ihtikarcının mallarına el koyarak onları piyasa değerinden satmakta dinen hiçbir sakınca yoktur.
Bir hadisi şerifte; gerçek kıymet takdir. Buyuran yüce Allah'tır. Daraltan, genişleten ve rızık veren de yüce Allah'tır. Fakat bu malların sahipleri aşırı giderlerse ve böylece en az iki kat fiyatla satmaya başlarlarsa idareci veya yetkili kıldığı kimse bu konuda bilgi sahiplerinin fikirlerini alarak mallara fiyat koyabilirler. Bunda bir sakınca yoktur. Hatta İmamı Malik'e göre kıtlık yıllarında fiyatları belirlemek Vali bulunan zat üzerine vaciptir, isterse fiyatlarda bir aşırılık bulunmasın.
Netice itibariyle ihtikarda hayır yoktur. Bu şefkat ve merhamet duygularına aykırıdır. İnsanlık ve hayırseverlik duygularına karşı olduğundan bundan kaçınmalıdır. Bir hadisi şerifle; satılık bir şeyi kırk gün saklayıp satmayan kimse Allah'tan Allah da ondan uzaktır. Hangi dünya menfaati düşünülür ki Allah'tan uzak kalmanın karşılığı olabilir.
Başka bir hadiste; satılık bir şey kırk gün saklayan kimse o malın tamamını sadaka verse sadakası günahının kefaretine kafi gelmez.
Vatanımızın şu meşgaleli günlerinde böyle şeylere yeltenenler kendilerine şimdiden nari cahimde (cehennemde) yer hazırlasınlar.