Hangi gündü? Perşembe günü mü?
Sabah sabah dışarı çıkasım tuttu.
Kahvaltı bile yapmadan, çıkıp biraz yürüyeyim; dolaşayım istedim.
Tilkinin dönüp dolaşıp gideceği yer kürkçü dükkanıdır.
Kitapçıya gittim ben de.
Edgar Allan Poe'nun 'Tüm Öyküleri'nin birinci cildini aldım.
Sonra kitaplara bakarken, kitapların orasından burasından okurken…
Hava birden karıştı. Hemen eve yöneldim ama…
Yarı yolda yağmur, fırtına… Yaz gününde…
Ne zamandır da ıslanmıyordum! Yağmurda ıslanmakla meşhurum ben. Ahmaklığımızdan işte!...
Yağmur şiddetli. Yürünecek gibi değil.
Yolumun üzerindeki bir AVM'den içeri attım kendimi. AVM'nin en yukarısında, büyük harflerle,
'Sosyal yaşam merkezi' yazıyor! Hakikaten öyle.
Ben dışarıda sırılsıklam oldum. 'Şıp şıp şıp' damlıyor yağmur suları üzerimden.
AVM'dekiler de o mağaza bu mağaza…
Daha çok gençler… Genç, güzel kızlar; genç kadınlar; delikanlılar…
Dışarıda yağmur, fırtına değil, kıyamet kopsa onları pek ırgalamıyor!
Zaten AVM de öyle planlanmış. İnsanların, yani müşterilerinin dışarıyla bütün bağlarını koparacak şekilde… Dışarı gözükmüyor AVM'den. Dışarıda savaş çıksa haberin olmaz, alışverişe devam edersin!
Böyle bir yerde…
Bu insanların arasında insan üzerinden damlayan yağmur sularından utanıyor biraz!
Elinde de tuğla kalınlığında Edgar Allan Poe! O da sırılsıklam olmuş.
Bana bir şey olmaz, eve varınca duş alıp kurulanırım da bu kitap ne olacak şimdi böyle?
***
Ama bu, bol ışıklı AVM'nin görünen yüzü!
'Sosyal yaşam merkezi!'
Yani?
Yani yiyip içip bol bol…
Yani manyak gibi alışveriş yapıp sosyalleşiyorsun!
Söylemeleri öyle!
'Sosyal yaşam merkezi!'
Bana da hep, bir tür köleleştirilmek gibi geliyor.
Sabah sekiz, akşam beş; özel sektördeyse on iki saate varan uzun çalışma süreleriyle; haftanın beş, altı günü köpek gibi çalış.
Sonra emeğin, kazandığın para el değiştirsin AVM'ler aracılığıyla.
Ve AVM'lerdeki pek çok marka uluslararası.
Dünyanın en zengin yüzde birlik kesimi küresel servetin yüzde sekseninden fazlasına sahip…
Halk yığınları çalışsın, sermaye sahipleri zenginleşsin...
Yani?
Yani, 'çalış Osman çiftlik senin!'
Sen çalış! Yedi yirmi dört.
Sonra buyur gel, varını yoğunu koy ortaya; şu üçe, bu beşe!
Bak senin için AVM…
'Sosyal yaşam merkezi' yaptırdılar.
Kışın sıcacık, yazın buz gibi serin!
Harıl harıl klima çalışıyor.
Evinde bile yok böylesi.
Boş ver ekonomiyi…
Küresel sermayeyi…
Milli serveti…
Milli gelirden kişi başına düşen payı…
Ülkenin kalkınmışlığını…
Fiyat artışlarını…
Türk parasının değer kaybetmesini…
Doların çıkmasını inmesini…
Benzinin kaç lira olduğunu boş ver.
Sen zaten her seferinde sadece elli liralık benzin alıyorsun arabana…
Boş ver, isterse on lira olsun benzin!
Boş ver her şeyi!
Sen çalış gece gündüz, üç kuruşa!
Asgari ücrete…
Gel sonra buraya işte.
Al sat, ye iç! Hayatını yaşa!