Dokuz günlük bayram tatilinin de sonunu getirdik.
Bugün pazar.
İki, başındaki ve sonundaki, hafta sonuyla birleştirilen bayram tatilinin son günü bugün…
Ne çabuk geçip gitti dokuz gün?
Düşünecek olursak…
Dokuz gün dediğin nedir ki!
Bir ömür geçip gidiyor bir çırpıda.
Göz açıp kapayıncaya kadar…
'Geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir, şol göz açıp yummuş gibi,
İşbu söze Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi' mi demişti Yunus Emre?
1272'de doğup 1332'de 62 yaşındayken ölen 13. yüzyıl şairi Âşık Paşa da,
'Nazenin bu ömrümüz bir göz yumup açmış gibi
Geldi geçti duymadık bir kuş konup uçmuş gibi,' demişti.

***

Bayramda, her zamanki gibi mezara gittik önce.
Mezar başlarında, anlamını bilmeden, ezberden okunan dualar…
Böyle zamanlarda aklıma gelir, insanlar mezardaki için mi okur duayı, kendisi için mi?
Huzur bulmak…
Ve vicdanını rahatlatmak için mi?
Ve böyle zamanlarda, mezar ziyaretini, mezardakini hayattayken ziyaret etmemiş…
Arayıp sormamış…
Aklına bile getirmemiş olmanın suçluluğundan kurtulmak için mi yapar?
Bilinmez!
Anlamak zor!
İnsan zihni…
İnsanın iç dünyası…
Düşünce yapısı…
Yani insanın kafasının içi felaket bir şeydir!
Çözümlenmesi…
Anlaşılması zordur.
Kimi zaman aşılması, yıkılması imkansız beton bir duvar gibidir.

***

Ben de mezar ziyaretlerine gittiğimde şu mezar taşı okuma huyumdan bir türlü vazgeçemiyorum.
Neden böyle yaptığımı bilmiyorum. Kendi ölümümü; kaç yaşımda, nasıl öleceğimi merak ettiğim için mi? Kim bilir.
İnsanların doğum tarihleri, ölüm tarihleri…
Kimileri çocuk yaşta ölmüş. Neredeyse hiç yaşamadan.
Kimileri hayatının baharında…
Genç yaşında.
Kimileri seksenini, doksanını görmüş ama…
Ama işte!...
Yaşadı mı, yaşamadı mı?
Orasını Tanrı bilir.
Yaşamak yeryüzünde bulunmak…
Nefes alıp vermek değildir sonuçta.

***

Ve yarın pazartesi, bayram sonrasının ilk iş günü.
Yarın her şeye yeniden başlanacak.
Koşturmaca…
Bir şeylere yeniden başlama hırsı…
Öğrenciler geriye kalan bir haftalık okullarını tamamlayacaklar.
Dokuz günlük tatilin rehavetinde sonra canları ister de okula giderlerse tabi.
Biraz kuşkulu ama…
Sonraki hafta sonu da üniversite sınavları var çocukların.
İşte hayat böyle bir şey!
Bayram seyran dinlemeden sürüp gider, hayat mücadelesi…
Hayata tutunma…
Hayatta kalma…
Hayatta bir yer edinme…
Yani bir baltaya sap olma çabası.
Bütün bu karmaşanın ortasında insan, hayatı da biraz olsun yaşar mı yaşamaz mı?
Orası bilinmez işte.