Şiire karşı en güzel sabahlara uyanan korkusuz yanlarımız bazen örselenebilir ve yarının rengi soluk bir vaziyette adımlarız çaresizliği; balıkçının ellerinde kimsenin umursamadığı solucan gibi bomboş bakabiliriz gökyüzüne. Murathan Mungan inatla o rengi uzatır günün aşk rengine ve İstanbul'a çağırır en güçsüz sabahlarımızda bizi. Özel bir entelektüel şair olan Mungan en parlak ışıklarda yürürken de sokak çocuklarının elleriyle yazmakta şiirlerini ve ceketinin cebinde çocukluk fotoğrafını taşır büyüklerden sakladığı soyadıyla - bir şiire tutunmuş halde. Yaşayan en özel kalemlerden olan Murathan Mungan'a Eskişehir'den sevgiler.

Murathan Mungan, 21 Nisan 1955'te Istanbul'da doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yılları, memleketi olan Mardin'de geçti. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde masterını tamamladı. Ankara'da Devlet Tiyatroları'nda ve İstanbul'da Şehir Tiyatroları'nda 'Dramaturg' olarak çalıştı. 1987'de günlük gazete olarak yayımlanan Söz gazetesinde, Kültür-Sanat Sayfası editörlüğü yaptı. 1988'ten beri serbest yazar olarak çalışmakta ve halen İstanbul'da yaşamaktadır. Mungan, çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler, öyküler, metinler, deneme, eleştiri ve incelemeler yayımlayarak adını duyurdu. İlk kitabı 1980'de yayımlandı. Aynı zamanda ilk oyunuydu bu: Mahmud ile Yezida. Şehir Tiyatroları'nda çalışırken, 'Gençlik Günleri' adını verdiği daha sonra her yıl tekrarlanacak olan kapsamlı bir şenliğin yöneticiliğini yaptı; programlar sundu, yönetti. Murathan Mungan'ın sahnelenen ilk oyunu, Orhan Veli'nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı Bir Garip Orhan Veli'dir. Mungan bir tanesi filme alınan üç tane de film senaryosu yazmıştır. Gazete ve dergilerde İlk yazıları 1975'de yayımlanan Mungan, yirmi yıllık yazı serüveninin çeşitli ürünlerinden yaptığı bir derlemeyi kırkıncı yaşı nedeniyle Murathan'95 adlı bir kitapta toplamıştır. Bu kitapla birlikte başlayan özel toplama kitapları, şiirlerinden kendinin yaptığı özel bir seçmeyi içeren numaralanmış tek baskı olarak yayımlanmış Doğduğum Yüzyıla Veda ile sürmüş, bunu, 13+1'de şiirlerini, 7 mühür'de kimi öykülerini bir kutu içinde bir araya getirdiği toplamlar ve Türk şiirinde şimdiden bir 'kült kitap' olmuş olan Yaz Geçer'in onuncu yılı nedeniyle yapılan büyük boy özel baskı izlemiştir. Ellinci yaşı için hazırladığı ve yalnızca 2005'te yayımlanıp baskısı bir kez daha tekrarlanmayacak Elli Parça kitabı da bu özel kitaplardandır.

………

BİR ŞAİR - SEZAİ SARIOĞLU

Sinemalarda İki Rüya Birden

bu gece sinemalarda iki rüya birden
hangi rüyayı oynatsa makinist
annemin gözleri şangır şungur
şark taşlık, garp aklı karışık
dağlara hangi dilden gidilir bu gece evlerde iki anne birden
hangi çocuğu oynatsa yazlık yağmur
devletbabalar sinemasız reisicumhur
anneler fasıl çocuklar dahilden gazel
annelere hangi çocuklardan gidilir bu gece camlarda iki perde birden
hangi perdeyi oynatsa kuklacı
elinin işaret parmağı kırgın
dallar yokuş, dağlar iniş
aynalara hangi yüzden gidilir bu gece rüyalarda iki film birden
hangi sevinci görse biletsiz çocuk
beş dakika ara ve gazoz ferahlığı
sokaklar tenha ocaklara dikilen incir
az'lara hangi acılardan gidilir bu gece Afrika'da iki zenci birden
hangi ormanı oynatsa hayali küçük ali
gülhane'de nazım açan ceviz ağacı
tangolar asi, tamtamlar blues
Afrika'ya hangi cazdan gidilir bu gece aşklarda iki aşık birden
hangi öpüşmeyi efsunlasa aşık
her alışkanlığın sonu ayrılık
aşklar kandırma kuvveti, aşıklar su
aşklara hangi aşıklardan gidilir bu gece matinelerde iki şiir birden
hangi şiiri seslendirse ekabir şair
şiirin ve mananın kalbi kırık
hayatlar imla hatası şairler yanlış
şairlere hangi şiirlerden gidilir Bu gece dağlarda iki ölüm birden
hangi ölümü başrol oynatsa cellatbaşı
tarihçi iki sözü sahte yeniçeri
ölüm leyli meccani hayat tesadüf
askerlere hangi annelerden gidilirbu gece devrimlerde iki devrimci birden
hangi devrimi ağlasa çok bilmiş devrimci
devrim ölür annemin şarkılarına gömülür
her aşk devrim her aşık devrimci
devrimlere hangi aşklardan gidilir

………

FELSEFE - ULUS BAKER

Vicdan: Romantizmin Ufku

Vicdan, ahlaktan farklı olarak bir 'güç' durumudur...
Bir başlangıç hali... Doğaya, tarihe, geçmişe ve geleceğe duyulan bir 'ilk sorumluluktur'
Voltaire'in Zadig'i, bir bakıma romantik bireyi imliyor, yaratıcı, tek başına, doğayla bütünleşmiş vesaire... Bu Zadig, naif ve kırılgandır aynı zamanda... Sonunda her şeyden kopup Fırat kıyısında marul yetiştiriyor. Günümüzün romantiği ise, meczuplar mı dersiniz...

Romantizmden önce bir tür romantizm öncesi duruma göz atmak gerek... Zadig henüz bir romantik birey değildi; bu tür bir bireyselliğin öncüsü ve en etkili kişiliği olan Rousseau'nun yaşamının bir parodisi, bir dostun güçlendirdiği bir parodi olduğu söylenebilir... Romantizmin iki anavatanı var: birisi Almanya, önce Sturm und Drang, ardından Goethe, Hölderlin ve Hegel'e varıncaya dek... Tümüyle 'ağır' edebiyat, şiir ve felsefe içinde serpilip gelişiyor... Dertleri ise, varoluşun bir tüm olarak kavranışı. Akıl ile duyguların çok sertçe karşı karşıya gelmeye başladığı bir dünyada bu ikisi arasında nasıl bir uzlaşma, nasıl bir 'birlik', nasıl bir bütünlük oluşturulabilir?

……….