İktidar olmanın, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğündeki karşılığı şöyle;
'Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi…'
AKP'yi, pek çok açıdan eleştirebilir, hatta suçlayabilirsiniz…
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da buna sonuna kadar hakkımız var…
Ancak,
Haklarının yenilemeyeceği noktalardan biri, iktidar olmanın gücünü çok iyi kullanmasıdır…
2002'den bu tarafa,
Yaptıkları birçok hata ve yanlışa karşın,
Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisini, 'çok doğru' demiyorum ama çok iyi bir şekilde kullandılar…
İşin hakkını verdiler bir anlamda…
Elbette yerel bir gazeteci ve köşe yazarı olarak, konuyu Eskişehir'e getireceğim…
Eskişehir, yerel de olmasa da genel seçimlerde 7 Haziran 2015 seçimi haricinde AKP'yi hep birinci yaptı, en çok milletvekilini kazanmasını sağladı…
Bu seçim sonuçları aslında farklı bir noktayı işaret ediyordu bize…
Eskişehirliler,
Genel seçimde hangi yetkiler ve görevler,
Yerel seçimlerde hangi yetkiler ve görevler için oy verdiğini biliyordu…
Ve gözünü kırpmadan,
Şehri için olması gerektiğine inandığı şekilde oy veriyordu…
Buraya kadar sorun yok…
öööööö öööööö
Bu gerçeklik 2002 genel seçiminden beri Eskişehir'deki en önemli iki siyasi tutumdan birini doğurdu…
Bu iki siyasi tutumdan birincisi,
İktidar partisinin, Eskişehir için sürekli gündemde tuttuğu;
'Yerel seçimlerde de birinci parti olmazsam olmaz' anlayışıydı…
AKP,
Milletvekilleri, yerel yöneticileri, bugün artık aktif siyasetin dışında kalmış isimleri hep,
Devlet gücünü, yerel seçimleri de kazanmak üzerine kurguladı…
Yerel seçimi kazanamadığı (özellikle Büyükşehir Belediye Başkanlığını…)
Şehre kızdı, şehri anlamadığını beyan etti ve şehre küstü…
Bu iki siyasi tutumdan ikincisi ise şuydu;
Yerel seçimlerde kazanarak başarılı olan ve şehri 1999'dan beri yöneten siyasi tutum…
Bu siyasi tavır,
Genel seçimlerde birinci olmamayı,
En çok milletvekili çıkarmamayı asla kendisine karşı bir tutummuş gibi algılamadı…
Dediğimiz gibi, 7 Haziran 2015 seçimleri dışında hiç birinci parti olamama bile, bunu iktidar partisi yerel yöneticilerinin yaptığı gibi, kendine karşı bir tavır olarak almadı ve Eskişehir için her şeyin en iyisini yapmaya çalıştı…
Birinci de küsmek,
İkincide hoşgörü, anlayış ve saygıyla karşılamak vardı…
öööööö öööööö
Bu, Yılmaz Büyükerşen'in şehre karşı takındığı siyasi tavrın en belirleyici özelliklerinden biriydi…
Hala da öyle…
Ve bu gerçekliği, eminim ileriki yıllarda Eskişehir'in bugünlerini değerlendirenler dikkate alacaklardır…
AKP ise tam tersini yaptı…
2004-2009-2014-2019 yerel seçimlerinde, ivmesini giderek artan bir şekilde kaybetmelerine karşın, bu huylarından hiç vazgeçmediler…
Coğrafi zorunluluk yüzenden Eskişehir'e kazandırdıkları (ya da kazandırmak zorunda kaldıkları) yüksek hızlı tren (YHT) projesi dışında, Eskişehirlilerin 'bize özel' diye baktıkları hiçbir projeyi hayata geçirmediler…
Örnek mi?
Eminim birçok kişinin, ısıtıp ısıtıp bunu söylüyorsunuz diyeceği, yol meselesi…
Çevre yolu…
Şehrin önemli ilçeleriyle olan yol bağlantıları…
Bir Seyitgazi-Kırka-Afyon (Afyon il sınırına kadar) yolunun yapılmaması,
Alpu-Mihalıççık yolu…
Sarıcakaya-Mihalgazi yolu…
İktidar partisinin, şu anda her ne kadar artık parası pulu bitmiş gibi görünse de, 2002-2019 arasındaki 17 yıl içinde biri ya da ikisi yapılamaz mıydı?
Yapılmadı, yapılmayacak da…
Neden?
'Yerel seçimde bize oy vermiyorsunuz…
Biz de, o yolları yapmak yerine size termik santral, sondaj, yeni maden arama alanları yaratacağız…'
Söylenen şey apaçık bu…
Şehir Hastanesi mi?
Birkaç yıl içinde Şehir Hastanelerine aktarılan söz verilmiş paralar yüzünden, Van'daki, Muş'taki ebenin maaşını bile ödeyemez hale gelecek bu iktidar…
Yunus Emre Devlet Hastanesi önünde yaşanan bir trafik kazasında yaralananlar, oradan alınıp 30 kilometre ötedeki Şehir Hastanesi'ne götürülüyorsa, işin vahametini varın siz düşünün…
öööööö öööööö
Nihayetinde,
2019 yerel seçiminde alınan sonuçlardan sonra iktidar partisinin yerel temsilcileri 'galiba' şöyle bir gerçeği fark ettiler ve kabullendiler…
'Yerelde sürdürdüğümüz muhalefet politikasından vazgeçmeliyiz…'
İlk 8 aylık gelişmeler gösteriyor ki,
İktidar partisi yerelde eskisi gibi, engelleyici, yıpratmaya ve iş yapmamaya yönelik muhalefet anlayışından kısmen de olsa vazgeçmişe benziyor…
Ancak bu sefer de,
Devletin kasasında para kalmadı…
17 yılın sonunda, tabiri caizse, 'deniz bitti…'
Ve biz Eskişehirliler,
İktidar ve devlet yatırımları açısından,
Yine ayazda kaldık…
öööööö öööööö
Ne diyelim,
Sağlık olsun diyelim…
Bundan sonraki dileğimiz şu;
Başta Büyükşehir Belediye ve diğer belediyelerin, gerek devletten aldıkları ödenekler, gerekse kendi gelir kaynakları ve kendilerinin yarattıkları yeni gelir kapıları ile Eskişehir'e hizmet etmelerine engel olmasınlar…
Ha,
Unutmadan şunu da eklemek istiyorum…
Gerek Büyükşehir gerekse diğer belediye meclislerinde 'destek veriyor' imajı yaratırken,
Sanki bize, 'Akdağ'dan kar bağışlıyorlarmış gibi' bir imaj yaratma hevesinden uzak dursunlar…
Zire öyle bir noktaya geldik ki ülke olarak,
Eskişehir'e milyonlar, milyarlar akıtacak olsanız da,
Biliyoruz ki, 'deniz bitti…'
Bilmem anlatabildim mi?