Beş Haziran'da İnönü ilçesinde üreticilere son yıllarda geliştirilen ekmeklik buğday çeşitlerini tanıtmak için 'tarla günü' yapıldı. Daha önceki yıllarda da aynı amaçla yapılan tarla günleri gibi bu da başarıyla gerçekleştirildi. Hem kuru hem de sulanır koşullar için iki ayrı yörede hazırlanmış olan demonstrasyonlara ilgi büyüktü. İnönü İlçe Gıda Tarım Hayvancılık Müdürlüğünün örnek alınması gereken bu etkinliğine katılan çiftçiler, geleneksel hale gelen bu çalışmanın kendilerine çeşit seçimi için önemli fikirler verdiğini, yeni çeşitlerin performanslarını gözleriyle görüp, hem ilçe müdürlüğü elemanlarından hem de tarla gününe gelen uzman konuklardan bu çeşitlerin özellikleri hakkında yerinde bilgi alma imkanı bulduklarını belirterek, emeği geçen, destek veren resmi ve özel kuruluşlara, kişilere özellikle de çalışmanın sorumluluğunu taşıyan Rüstem Metine teşekkürlerini sundular. Tarımsal araştırma enstitülerinin ve özel tohumculuk şirketlerinin sağladığı buğday çeşitlerinin her birinin büyük parseller halinde yan yana ekilmesiyle hazırlanan bu demonstrasyonlar, İnönü üreticileri ve İnönü'de görevli teknik elemanlar için olduğu kadar, çeşitleri bu demonstrasyonlarda yer alan resmi ve özel kuruluşlara da kendi çeşitlerinin performansını, rakip kuruluşların çeşitleri ile kıyaslayarak görme fırsatı vermektedir. Bu etkinlikte dikkati en çok çeken, memnuniyet verici bir diğer husus, ilçe müdürlüğü ile bir çok resmi ve özel kuruluş arasındaki olumlu ilişki ve daha da önemlisi ilçe müdürlüğü ile üreticiler arasındaki sıkı, güvene dayanan verimli ilişkidir. İlçeye bağlı Erenköy de kuru koşullar için 11 çeşit, Yenice mahallesinde sulu koşullar için 7 çeşit buğdayla yapılan demonstrasyon için arazilerinden yer veren Erenköy'den Mustafa Ceyhan'a ve Yenice mahallesinden Hasan Hüseyin Ulusoy'a, tarım camiası olarak bizler de teşekkür ederiz. Ekeceği çeşidin seçimi konusunda sadece gördüğüne, tohum satıcılarına hatta konu-komşunun tavsiyesine inanmak yerine bilgiye ve tekniğe daha çok güvenerek tarla günlerine, toplantılara, seminerlere katılarak gözüyle gördüğüne teknik elemanların ve uzmanların bilgilerini de ekleyerek karar veren üreticiler 'devesini sağlam kazığa bağlamaktadır'. Eskişehir genelinde iklimde son dönemde hemen her yıl yaşamakta olduğumuz değişkenlikler bazen sağladığı faydalar kadar bazen de önemli zararlara neden olmakta, ilimiz tarımının temel direği ve ekonomisinin büyük bir itici gücü olan tahıl üretimi de bu değişkenliklerden göz ardı edilemeyecek ölçüde etkilenmektedir. Küresel ısınma sonucu dünyanın dengesinde ortaya çıkan bozulmaların atmosfer hareketlerine de yansımasının sonucu olan iklim değişiklikleri, yaşamın her alanında, alışkanlıkların, uygulamaların, hedeflerin, öngörülerin ve tedbirlerin değişmesine yol açmaktadır. Bu tarımda da böyledir. Daha önceki çeşitli yazılarımda iklim değişikliklerinin önüne geçmenin olanakları yoksa bu değişikliklere uyum sağlayacak üretim yöntemlerini belirlemek ve yetiştirme uygulamalarını buna göre yapmak gerektiğini belirtmiştim. Koşullar değişmeye, kurak periyotlar daha çok kış ve ilkbaharda görülmeye, ilkbahar yağışları geç dönemde gelmeye ve yaz aylarına doğru kaymaya başlamıştır. Bu durumda tahıl bitkilerinin büyümek, gelişmek ve ürün vermek için suya çok ihtiyaç duyduğu sapa (kamışa) kalkma dönemi ile başaklanma dönemi arasında düşecek yağışlardan daha çok miktarda ve daha uzun süre yararlanabilecek olan orta geççi çeşitlerin üretimde yer alması verimin, dolayısıyla rekoltenin yükselmesine, kazancın artmasına önemli oranda katkı sağlayacaktır. Yalnız üreticilerin bir anda bütün ekilişlerini bu özellikteki çeşitlerden yapması doğru olmaz. Küçük bir ölçekte başlayarak ve uzmanlara sorarak, danışarak yapması gerekir. İklim değişikliği çeşit değişikliği yanında (birazda buna bağlı olarak) gübreleme zamanında, gübre çeşidi tercihinde, ot, hastalık, zararlı mücadelesinde ve hasat zamanında da farklılıklar meydana getireceği için buna göre hazırlık yapmak gerektiği de unutulmamalıdır.
Koşullara uygun uyarlamalar ne kadar gecikirse, potansiyel üretimden o kadar daha azı alınacak böylece önemli bir ekonomik kazanç heba edilmiş olacaktır. Aynı işlemler yapılarak daha az kazanç sağlama meselesinin yanında ; ülkemizin en önemli dar boğazı olan enerjinin boşuna kullanılması, tarım kesiminde henüz önemi tam anlamıyla kavranamamış olan 'zamanın boşa kullanılması', daha az ürün için aynı miktarda kullanılan girdilerin nispi (görece) olarak çevreye daha fazla zarar verecek olması vb. çeşitli faktörler de yer alacaktır.