Isırgan otu köküyle, yaprağıyla, tohumuyla şifa kaynağı olan bir bitkidir. Bünyesinde çok sayıda bileşiğe sahip olan ısırgan otu ilaç, kozmetik, boya, lif, gıda, gübre sanayinde kullanılmaktadır. Şifa verme özelliği bir yandan yetiştiği toprağa, iklim koşullarına, güneşten aldığı ışığa göre, diğer yandan yaprak, tohum, kök gibi organlarına göre değişen ısırgan otu, taze veya kurutulmuş yaprak, kapsül, tablet, kurutulmuş kök ve çay olarak kullanılmaktadır. Antik çağlardan beri tedavi edici bir bitki olarak kullanılan ısırgan, ödem atmada, kabızlığı gidermede, kanamayı kontrol etmede, burun kanamasını durdurmada, cilt döküntüleri ve egzamada, romatizma hastalıklarında, şeker hastalığı tedavisinde, idrar ve solunum hastalıklarında, prostat sorunlarını gidermede ve idrar söktürücü olarak kullanılmaktadır. Isırgan otu bütün tıbbi bitkilerde olduğu gibi dikkatle tüketilmesi gereken bir ottur. Püresi, lahmacunu, gözlemesi, böreği ve çorbasının tüketimi yaygındır. Isırgan otunun taze yaprakları hem besleyici hem de lezzetlidir. Yapraklarında bulunan maddeler çok az bitkide bulunmaktadır. Isırgan otunun yaprakları A, B, C vitaminleri, mineraller, aminoasitler, flavonoidler, taninler, seroller, bakımından zengindir. Isırgan otundaki ince tüyler, cilde temas edince formik asit, histamin, seratonin ve asetilkolin salgılanır. Yakıcı özelliğe sahip olan bu maddeler cildi tahriş ederler. Bu tahriş edici maddeler sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlar. Isırgan otunun dalama olarak isimlendirilen bu özelliği, pişirilirse veya kurutulursa kaybolmaktadır. Vücudumuzda alerjik bir madde ile temas edince salgılanan histamin bağışıklık sisteminin bir parçası olarak görev yapar, beyaz kan hücreleri ve proteinin iltihaplı bölgeye geçişini hızlandırır. Taze ısırgan bitkisi romatizmanın olduğu yerlere sürülürse kan akışını artırıp, rahatlama sağlamaktadır. Akut ve kronik eklem romatizmasında ağrıları ve eklem sertliğini giderdiği bildirilmektedir. Haftada iki veya üç kez, çiçek açmamış ısırganlarla yapılan lapa sıcak halde iken romatizma ağrısının olduğu bölgeye konularak on beş dakika bekletilirse ağrı kesici ve tedavi edici olmaktadır. Siyatik, lumbago ve bacaklardaki sinir iltihaplanmasında da dıştan kullanılması gereklidir. Taze yapraklar bu bölgeye sürülür. Sonbaharda Kasım- Aralık aylarında ısırgan otunun yaprak ve saplarında isolectin adı verilen kompleks bir karışım oluşmaktadır. Bu madde kan şekerini bağlayarak ve pankreası uyarıp insülin hormonu salgılattığı için kan şekerini dengelemekte ve böylece şeker hastaları için faydalıdır, ancak hipoglisemi hastası olanlar bu ürünü tüketmemelidir. İçinde bulunan demir tuzları hemoglobin yapımında rol oynadığı için kansızlığın giderilmesinde faydalıdır. Isırgan otu organizmayı uyarıcı, güçlendirici ve savunma sistemini destekleyici olduğu için hastalıklarla mücadele etmede ve kanserli hücreyi ortadan kaldırmada destek sağlar. Bunu içerdiği mineraller, vitaminler, proteinler, organik yağ asitleri ile yapar. Isırgandan yemekler, çorbalar yapılıp, tohumları bal ile ezilerek kanser tedavisinde kullanılmaktadır. Erkeklerde androjen döneminde artan iyi huylu prostat büyümesini önlemekte etkilidir. Ancak radyoterapi ve kemoterapi almış hastalar ısırgan kullanmamalıdır. Isırgan otunda bulunan likopen de kansere karşı önleyici, koruyucu ve tedavi edici etkiye sahiptir. Böbreklerdeki taştan, prostat büyümesinden, kalp yetersizliğinden, gut hastalığından dolayı atılamayan idrarın atılmasında bu bitki çok faydalıdır. Isırgan idrar yolu iltihabının giderilmesinde, mesane taşlarının düşürülmesinde, idrar asitliğinin dengelenmesinde etkilidir. Egzamalar genellikle dahili nedenlere dayandığından, bu rahatsızlık ısırgan otu gibi kan temizleyici bir bitki ile azaltılabilmektedir. Bitki çiçekli iken yaprakları ve çiçekleri toplanıp yapılan çayın içinde antihistaminik ve antiflamatuar maddeler olduğu için bahar alerjisini, saman nezlesini engeller, bronşit giderici ve göğüs açıcıdır. Isırganın taze yaprak ve dalları içerdikleri K vitamini nedeniyle kan durdurucu özelliğe sahiptir, ancak bitki kurutulursa bu özelliği bitmekte ve kan sulandırıcı etkiye sahip olmaktadır. Bu yüzden kan sulandırıcı kullananlar ve beyin embolisi geçirmiş olanlar kesinlikle ısırgan çorbası ve çayını tüketmemelidir. Menapoz dönemine girmekte veya girmiş olan kadınların östrojen hormonu üretimini yavaşlatıp, menapoz şikayetini artırdığı ve kemikten kalsiyumun atılımına neden olduğu için bu dönemi geçirmekte olanlar bu bitkinin kürlerini uygulamaktan uzak durmalıdır. Isırgan bitkisi saçlara canlılık ve parlaklık vermekte, kepeğe karşı koruyucu etki yapmaktadır. Isırgan yaprakları ve sapları 24 saat su içinde bekletilirse içerdiği formik asit yani karınca asidi suya geçmekte ve bu su yaprak bitlerine karşı doğal ilaç olarak kullanılabilmektedir.

Bu bitki açık yara olan yere uygulanmamalı, emzirme ve hamilelik döneminde yan etkileri bilinmediği için kullanılmamalıdır. Aspirin ve yüksek tansiyon ilaçları ile birlikte tüketilmemelidir. Ispanak veya ebegümeci ile karıştırılıp pişirildiğinde vücuda yarayışlılığı artabilmektedir.