Kabak tadı vermek deyimi sık sık tekrarlanan bazı konuların insanları sıkması, bıktırması usandırması için kullanılır. Hatta hikayesi bile vardır.
Bir hikayeye göre;
Bekri Mustafa, bir gün Ahmet Ağa ismindeki bir arkadaşın evine misafirliğe gitmiş. Ev sahibi, cimri mi cimriymiş. Bekri'ye arkadaşı, her gün kabaktan yapılmış yemekler ikram etmiş. Sabrı tükenen Bekri Mustafa 'Bu iş kabak tadı verdi!' diyerek bir akşam, arkadaşının evinin yanında bulunan bir camiye gitmiş, minareye çıkarak şunları söylemiş:
Ahmet derler var bir kişi
Hayra yorar yoktur işi
Sabah akşam kabak aşı
Yenir mi ya Resul Allah!

***

Seçimlerin yaklaştığı şu günlerde parti ayırmaksızın birçok siyasiyi sokaklarda görüyorum.
Hepsinin ortak kaygısı oy.
Halkın içinden olmak, yılın her ayı halkın sorunlarına ortak olmak demektir.
Seçimden seçime aynı teranelerle halkın içine girmek demek değildir.
Kabağa biraz hakaret etmiş oluyor muyuz bilmem ama bu davranışlar insanları bıktırıyor.

***

Kabak tadı veren bir başka konu ise, farklıymış gibi hissettiren hikayeler çok az.
Sıradanlıklarıysa bıkkınlık vermeye başladı.
Seyirci dizinin yarısında, bu dizi kendini bozdu artık bakmıyorum diyebiliyor.
Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, aşık usandıran senaryolar.
Artık yönetmen kabak tadı verdi, bitse de gitsek diyor.