'Uzun yıllar kesintisiz akademisyenlik yaptım. Siyaseti hiç sevmediğim halde kesintisiz beş dönemdir belediye başkanlığı yapıyorum. Halk beni bir başkan değil bir hoca olarak görüyor. Benim şansım hizmet sürelerimin uzun sürmesi ki Türkiye'de bu şartlarda zor. Kimse beni bu işleri yaparken görevden almadı. Başladığım projeyi tamamlamadan görevden alınmadım. Üstelik yeni projelere başladım. Türkiye'de hiçbir bürokrat projesini bitirmeden görevini tamamlayamıyor.' Yukarıdaki bu sözler Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ait. Yılmaz Hoca CNN Türk'te Hafta Sonu programında Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. 'Siyaseti hiç sevmediği halde beş dönem üst üste seçilmek', Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmak 'gerçekten sıra dışı' bir olaydır. Ancak bunu Yılmaz Hoca gibi siyaset üstü bir insan başarabilir. Eskişehirliler, Büyükerşen'i sadece bir başkan olarak görmedi. Onların gözünde o hep 'Yılmaz Hoca'ydı. Belediye çalışanlarından, akademisyenlere, işadamından küçük esnafına, memurundan işçisine, köylüsünden emeklisine herkes onunla karşılaştığında hep 'Hocam', 'Yılmaz Hocam' diye hitap etti. Çünkü o 'Eski şehri yepyeni şehir yapan adam' Eskişehir'in Eskişehirlilerin Hocasıydı. Eskişehir'de makam ve mevki sahipleri 'kişisel kıskançlıklar, kısır çekişmeler veya iktidar korkusu' nedeniyle Yılmaz Hoca'ya yıllardır büyük vefasızlık yapıyor. Kadirşinas (değerbilir) Eskişehirliler, kendisini kente adamış Büyükerşen'e her zaman 'ahde vefa' gösterdi. Onu 'beş dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanı seçerek' hakkını hep teslim etti...
--------------------------------------------------
FUTBOLCULAR YÖNETİME ÇALIŞTI

Yönetimin 'beceriksizliği yüzünden puan silme cezaları ve sportif başarısızlıkla boğuşan' Eskişehirspor 'aylar sonra nihayet üç puana' ulaştı. Futbolcular kendi sahalarında ağırladıkları Menemenspor'u '3 golle geçerken', Teknik Direktör Coşkun Demirbakan 'ES ES'teki görevine galibiyetle' başladı. Futbolcular bu galibiyetle bir bakıma yönetime çalışmış oldu. Yönetimin becerikisizliği yüzünden '-9 puanla yarışmak zorunda kalan' futbolcular '3-0'lık galibiyetle bunun üç puanını telafi' etti. Başkan Osman Taş ve yönetimin 'olağanüstü kongre kararı alması da galibiyette önemli rol' oynadı. Eskişehirspor olağanüstü kongresinin '6 Ekim Pazar günü saat 16.00'da yapılacağı açıklandı. Yeterli çoğunluk sağlanamadığı takdirde kongre bir hafta sonra aynı saat ve aynı yerde yapılacak. Umarım ilk toplantıda çoğunluk sağlanır. Eskişehirspor 'bu işi bilen, kentin ve taraftarın güvenebileceği güçlü bir yönetime' kavuşur. Başkan Osman Taş ve yönetimi 19 Eylül'de yapılması planlanan olağanüstü kongre kararını iptal ederek, Eskişehirspor'a 'büyük bir kötülük' yapmıştı. 6 Ekim'de 'kongre kararı alarak giderayak iyilik yapmış' oldular. Kentin kanaat önderleri, eski kulüp başkanları bir araya gelerek, ES ES'i bu 'ekonomik çıkmazdan kurtaracak güçlü bir yönetimin oluşmasını' sağlamalıdır.

--------------------------------------------------------
EVLATLARIMIZ SOKAKLARDA
GÜVENLE OYNAMAK İSTİYOR


Bizler yaş itibariyle çocukluk yıllarımızda çok şanşlıydık. Sokaklarımız güvenliydi. Oyun 'oynacağımız boş arsalar' çoktu. Sokaklarımızda trafik yoktu. Sabah çıkıp, 'akşam geç saatlere kadar' sokaktaydık. Annelerimiz bizleri sokaktan eve sokmak için uğraşırdı. Şimdiki anne ve babalar çocuklarını evden sokağa çıkaramıyoruz. Zaten çıkarsak da onların güvenliği için parklara götürüp, başlarında bekliyoruz. Hep gözetimizde oyun oynuyorlar. Eskiden biz sokakta oynadığımızda anne ve babalarımız bizi takip etmezdi. Çünkü sokaklarımız güvenliydi. Evler tek katlıydı. Herkes birbirini tanırdı. Annemiz çarşıya gittiğinde bizi komşulara emanet ederdi. Her evden 'salçalı ekmek geldiği için' hiç aç kalmazdık. Anne ve babalarımız yine de 'tanımadığımız kişilerle konuşmamamız ve onların bize verdiği hiçbir yiyeceği yemememiz' konusunda bizi sık sık tembihlerlerdi. Sokağa bir yabancı gelse hemen fark edilirdi. Sokaklarımızın 'ağır abileri gelen yabancı kişileri sen kimsin, necisin' diye sorgulardı. Şer insanlar 'sokağımızda elini kolunu sallayarak' geçemezdi. Şimdi öyle mi? Oturduğumuz apartmanlarda oturan insanların çoğunluğunu tanımıyoruz. Sadece asansörlerde selamlaşıyoruz. Çocuklarımızı bayramda değil sokakta oturduğumuz apartmanda bile şeker toplamasına müsaade etmiyoruz. Artık çocuklarımızda tıpkı bizler gibi sokakta güvenle oynamak istiyor. Ülkeyi yönetenler 'betonlaşma kültürüne bir an önce' son vererek; 'çocuklara güvenle oynayacakları alanlar' oluşturmalıdır.
------------------------------------------------
MÜDÜR CIRIT ÇOCUKLAR GİBİ ŞENDİ

İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt, okul ve kurum ziyaretleri kapsamında Meserret İnel İlkokulunu ziyaret etti. Okulun fiziki ve akademik durumu hakkında bilgi alarak, öğretmenler ile görüşen Cırıt, öğrencilerle birlikte derslere de katıldı. Cırıt okul bahçesinde çocuklarla da yakan top oynadı. Öğrenciler İl Milli Eğitim Müdürüyle yakan top oynamanın mutluluğunu yaşarken, Cırıt'te o gün çocuklar gibi şendi. Mütevazi tavrıyla eğitim camiasının takdirini kazanan Cırıt, çocuklarla da çok güzel iletişim kuruyor. Onlarla sohbet edip, oyun oynuyor. Cırıt'ın özellikle çocuklarla kurduğu bu iletişim umarım, bazı okul müdürlerine de örnek olur. Anne ve babalar tarafından kendilerine emanet edilen çocukların özgüvenlerine zarar verecek hareketlerden kaçınırlar...
-----------------------------------------------
FOTO ŞAKA

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen:
Siz birilerinin lafına bakmayın. CHP'de demokrasi vardır. Var olmaya da devam edecektir.
CHP İl Başkanı Abdülkadir Adar: Yılmaz Hocam birileri derken, bana mı taş attı? 'CHP'de zaten demokrasi yok ki' diye espri yaparsam, kafama da böyle taşlar atılır
--------------------------------------------------------
FIKRA
BİR DAHA DENE EVLADIM

Kızının hamile olduğunu öğrenen anne haykırır;
-Kimden peydahladın söyle!
Kız bir telefon açar, bir süre sonra evin kapısına bir Ferrari yanaşır. İçinden yakışıklı, uzun boylu bir delikanlı iner ve durumu anlatır; -Efendim, ben konumum gereği kızınızla evlenemem ama çocuk kız doğarsa, 1 milyon dolarlık hesap ve triblex villa. Erkek doğarsa 10 milyon dolarlık hesap, 1 fabrika, birde villa. Ama düşük yaparsa...
Tam o sırada kızın babası lafa girer,
-Düşük yaparsa bir daha dene evladım.