Seçim atmosferine giren Türkiye'de yasalarda yapılan bazı önemli değişiklikler maalesef kamuoyunda yeterince tartışılmadan yürürlüğe girdi! Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi 'Kamu kurum ve kuruluşlarına sürekli işçi alımına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılması' idi. Resmi Gazete'de 9 Kasım 2018 tarihinde yayınlanan 322 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile kamu kurumlarına işçi alım yönetmeliği değiştirildi. Ve neredeyse kimsenin yeterince haberi olmadı!
Yapılan değişikliğe göre; daha önce ilköğretim ve daha alt düzeydeki işçiler kura ile; ortaöğretim ve daha yüksek eğitim düzeyindeki işçiler ise KPSS puanıyla alınırken artık önlisans ve lisans mezunu işçiler KPSS puanı ile, ortaöğretim ve altı eğitimdeki işçiler ise noter huzurunda çekilecek kura ile işe alınabilecek! Dolayısıyla; ortaöğretim (lise ve dengi okullar) mezunlarının işçi olarak istihdamında da KPSS şartı kaldırılmış oldu! Bundan sonra KPSS şartı sadece önlisans ve lisans mezunları için geçerli olacak. Yine aynı yönetmelikte işçi alımına ilişkin duyuru esasları da değişti; daha önce; sınav gün, saat ve yerinin kamu kurum ve kuruluşlarınca, başvuru sahiplerine, sınav gününden en az 5 gün önce ulaşacak şekilde iadeli taahhütlü posta ile gönderilmesi zorunluydu. Bu zorunluluk kaldırıldı. Artık sınav gün, saat ve yeri ile sınava katılmaya hak kazanan adaylar, kamu kurumlarının internet sitelerinde yayınlanacak. Ayrıca tebligat da bulunulmayacak. Yönetmelikteki 'Kamu kurum ve kuruluşları sürekli işçi taleplerini ulusal düzeyde verir.' düzenlemesi de 'Kariyer meslek işçi talepleri ulusal düzeyde verilir. Diğer işçi taleplerinin hangi düzeyde karşılanacağı kamu kurum ve kuruluşlarınca belirlenir.' şeklinde değiştirildi. Böylece kamu kurumlarına işçi alımında, ilanların ulusal düzeyde yayımlanma zorunluluğu kaldırıldı. Kariyer meslekleri dışındaki işçi alınmalarının yerel düzeyde karşılanabilmesi konusunda kamu kurumlarına yetki tanındı. İşçi alımına ilişkin sınav usullerinde de değişiklik yapıldı.
Buna göre; kamu kuram ve kuruluşları işe yerleştirilecek kişileri, kuram tarafından gönderilen listelerdeki adaylar arasında yapacağı sınav ile belirlenip; yazılı veya sözlü yöntemlerden biri veya ikisi kullanılarak, mesleki bilgi ve becerilere ilişkin konulardan yapılacak. İşe alım sürecinin; kamu kuram ve kuruluşlarınca, Kurum tarafından gönderilen listelerin ulaşmasını müteakip yirmi gün içinde tamamlanması esas olacak. Sınavların gerçekleştirilmesi ile işe alım sürecinde uygulanacak diğer usul ve esaslar yönetmeliğin genel çerçevesine aykırı olmamak kaydıyla kamu kurum ve kuruluşlarınca belirlenecek.
Bu durumu Bahadır Şahin'in makalesi ile özetlemek gerekirse 'Bürokraside görev alacak personelin seçiminde uygulanacak yöntemler devlet mekanizmasının kimlerden oluşacağını belirlemesi açısından önemlidir. Soyut devlet aygıtının somut kısmının yükselme ve seçilme usulleri gelişmiş ülkelerde göreceli olarak daha bilimsel metotlara dayanmasına rağmen sosyal hareketlerin tesiriyle verimliliğe zıt bir biçimde evirilmiştir. Ülkemizde henüz ilkel denebilecek şekilde uygulanan ve yorumlanan liyakat politikalarının gelecekte benzer sorunlarla karşılaşacağı varsayılırsa literatürde bu yeni kavramların bilinirliğinin artırılmasını hedefleyen çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkelerin kamu düzenleri ve bürokrasileri, öz sosyal doku ve tarihsel gelişimle yoğun etkileşim içindedir. Kamu hizmetinde görev yapacak kişilerin seçimlerinde takip edilecek usuller devlet aygıtına kimin sahip olacağını belirler. Başka bir deyişle liyakat veya nepotizm adı altında yapılan tartışmalar aslında egemen sınıfın özelliklerini tanımlama çalışmalarıdır. Bu kritik prosedür gelişmekte olan ülkeler sınıfındaki ülkemizde olduğu kadar araştırmada konu edilen gelişmiş ülkelerde de problemlidir. Sorunun çözümüne dair yapılanlar da ülkelerin sosyo-ekonomik karakteristikleriyle sıkı sıkıya bağımlıdır. Gelişmiş ülkeler liyakati sağlama adına objektif kıstasları çok daha uzun yıllar önce uygulamaya koymuşken meritokrasinin sonradan ortaya çıkardığı başka problemlerle karşı karşıya kalmışlardır. '
Yapılan bu değişiklik ile Türkiye'de tamamen tartışmalı olan 'Kamu Personel Sisteminde işe girme ve yükselmede' yeni bir tartışmaya yol açılmış ve sistem darbe almıştır.