Ne kar yağdı ama hafta sonu. Cumartesi günü kalktığımızda her yer bembeyazdı.
Kar temizliktir, havayı temizler derler ama…
Bilemiyorum havanın temizlenecek bir yanı kaldı mı?
Sonuna kadar pisliğe battık gibi geliyor bana.
Daha birkaç gün önce…
Çoğunuzun haberinin bile olmadığından eminim; çünkü öyle sıradanlaştı ki artık haber bile yapılmıyor.
Ya da televizyon haberlerinde üç beş saniye verilip geçiliyor.
Ankara'da…
Yani ülkenin başkentinde, halk otobüsünün şoförü, evli bir kadına halk otobüsünde tecavüz etti.
Ve bir de, birine söylersen seni bulup yine tecavüz ederim, diye tehdit etti.
Bu cesareti nerden alıyor acaba?
Tecavüzcüleri cezaevinden çıkarmaya çalışırken ne biçim bir pisliğin içine battığımızı görüyorsunuz işte.
Bu tecavüzleri, tacizleri, ölümleri kar ne kadar temizleyebilir ki?
***
Sabah sekiz buçuk dokuz sıraları dışarı çıktım.
Kar hala yağıyordu. Ben arabanın arka camını temizlerken ön camı yeniden kar kaplıyordu. Çok da soğuktu.
Sınırdaki, teröre karşı savaş veren askerlerimiz ne yapıyordu acaba? Kar, kış…
***
İki Eylül Caddesi'nden Odunpazarı'na doğru gittim arabayla.
Sağ olsunlar, belediye çalışanları sabahın o saatinde yolları çoktan tuzlamışlardı. Sorun yoktu.
Geçen hafta da dondurucu bir soğuk vardı.
Ve bu insanlar o soğukta, sabah sekiz sıralarında, Bağlar'da gördüm ben, sokaktaki çöpleri topluyorlardı.
Hiç değilse dondurucu soğuklarda, biraz daha geç çıkamazlar mı sokağa, işe?
Sokaktaki çöpler bir yere kaçmaz herhalde!
***
Caddeler tuzlanmıştı ama kar yağmaya devam ediyordu, yine de dikkatli olmak gerekiyordu.
Nerdeee!
Kar buz demeyip son hız gidenler...
Kimseye yol vermeyenler…
Makul hızda gidene selektör yapıp korna çalanlar…
***
Ne kadar da garip insanlarız.
Bir yerde kapıdan içeri girerken referans yaparak birbirimize yol veririz de trafikte…
Asla!
Bu yüzden, yol verip vermeme kavgası yüzünden ölenler öldürenler bile olur.
***
Bizim bir Ahmet Amca vardı.
Hulusi Kentmen'e benziyordu. Tıpkı onunki gibiydi bıyıkları. İri göbeğini de ekleyince…
Al sana Hulusi Kentmen.
***
Çok da kibar, babacan bir insandı Ahmet Amca.
Demirel'in şoförlüğünü yaptığını söylerdi sık sık.
'İhtilalde helikopterler, uçaklar üzerimizde uçuyordu; ben Demirel'i kaçırıyordum…' diye anlatırdı.
Ahmet Amcayı dinleyince su katılmamış bir Türk filmi izlemiş gibi olurduk.
***
Bir gün…
Ahmet Amcayla arabaya binip şöyle çarşıya doğru indik.
Gençliğini hatırlayıp direksiyona geçmişti Ahmet Amca.
Fakat o ne küfür, o ne küfür…
'Ulan sana o ehliyeti verenin!...'
Ana avrat düz gidiyordu.
Ahmet Amca yapma etme…Bak şimdi dövecekler bizi.
'İn ulan arabadan!'
'Niye?'
'Kimse dövemez beni! Beni dövecek adamın anasını avradını!...'
Haydaaa! Oldu mu şimdi. Nerden bindik şu arabaya.
Kar nasıl temizlesin bizim gibi insanları?