Sıkışıp kaldık buraya iyi mi?
Bu gazete köşesine!
Günübirlik yazılarla…
Her konuda ahkam kesmelerle, kendi uydurduğumuz bir masalda…
Bir hayal dünyasında yaşıyoruz.
Yazar mı?
Ne yazarı!
O kadar kolaydı sanki bu.
***
Üstat Önder Baloğlu çok yakınırdı bundan.
'Eskiden böyle miydi? Biz yıllarca gazetenin her alanında çalıştıktan sonra köşe yazarı olduk. Şimdi gençler gazetenin kapısından girince, köşem nerede, diye soruyor,' derdi.
Doğrusu bu ya…
Hep içimde bir kuşku.
Onlardan biri de ben miyim?
'Köşem nerede' diye soranlardan biri.
Onun için mi hiçbir şey istediğim gibi olmuyor.
Onun için mi istediğim gibi…
Yeterince iyi…
Şöyle davulla zurnayla…
Hatta zil çalararak neşeyle…
Dörtnala bir hızla yazamıyorum?
Saatlerimi…
Kafamı meşgul edişini de düşünürsek günlerimi alıyor bir yazıyı yazmak.
Oysa Bukowskı,
'Ben zevk almıyorsam yazdığım yazıdan, okur da zevk almaz,' diyordu.
Gerçi manyağın tekiydi Bukowskı!
Şanslı ayyaş!
İçe içe yazdı…
Söve saya meşhur oldu.
Öyle bizimki gibi şehrinin meşhuru falan değil, dünyanın sayılı yeraltı yazarlarından biri oldu.
Çirkin suratlı at yarışçısı!
At yarışlarında hep kaybetti ama yazarlıkta büyük bir şansı yakaladı.
Her neyse… Canı cehenneme!
Biz akıntıya karşı kürek çekmeye devam edelim.
Kürek çektiğimiz akıntı, ilerlememize engel olan akıntı kendimizden başka bir şey değil.
Aşamadığımız kenedimiziz. Kendimizi bir aşabilsek…
İleri atıldıkça duvara toslar gibi kendimize tosluyoruz.
'Kendi kendimizle yarıştayız gülüm,' demişti Nazım Hikmet.
Kendi kendimizle yarıştayız! Bir yenebilsek kendimizi…
***
Neşet Ertaş,
'Bir fakirlik bir de cahillik!' demişti.
Nasıl aşacaksın ki kendini? Nasıl ilerleyeceksin?
Ufkun bu kadar. Düşünüp edebildiğin…
Anadolu'nun bozkırından, fakirliğinden çıkıp gelmişsin.
Fakirlik; yüksek, kapkara duvarlarla, dikenli tel örgülerle çevrili bir mahpushane gibidir.
Hayatın boyunca devam eder bu mahpusluk!
Kişiliğine sinen yoksulluk, garibanlık, kimsesizlik, arkasızlık yani torpilsizlik adım adım izler seni bütün hayatın boyunca.
Giyiminde kuşamında, yaşayışında, hayata bakış açında…
Oturmanda kalmanda kendini gösterir.
Bütün yaşamın boyunca pis pis sırıtır içinde.
Bir adım ileri gidemezsin.
Çünkü tutup ayaklarından çeker sürekli seni.
***
Onun için…
Yazdığımız şu yazıların kendine bile bir faydası yok.
Bu günlerde ciddi anlamda düşünüyorum, bir daha yazı yazmamayı. Bütün bunlardan; okumaktan, yazmaktan; her şeyden uzaklaşmayı.
İntihar eder gibi.
***
Farkındayım.
'Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.'